SELAY SARI

 

Keman sanatçısı Hande Küden, bugünlerde klasik müzik icra eden milyonlarca müzisyenin hayalini gerçekleştiriyor. Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda başarılı öğretmen Daniya Kaynova ile eğitimini tamamladıktan sonra Berlin'deki Hans Eisler Akademisi'nde burslu olarak master programına kabul edilen Küden, bu süre zarfında dünyanın en prestijli orkestralarından Berlin Filarmoni Orkestrası'nda çalma hakkı da elde etti. Türkiye'de olduğu dönemde Sabancı Vakfı'nın desteklediği Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın (TUGFO) üyelerinden olan, 5 Kasım'da da İş Sanat'ın Açılış Konseri'nde solist olarak yer alacak isimlerden Küden ile Berlin Filarmoni deneyimini ve hem solist hem orkestra üyesi olarak başarının sırlarını konuştuk.

 

 

Öncelikle bunun gözlemlenmesi beni çok mutlu etti. On dört senedir hayatımda çok büyük bir önemi olan Daniya Kaynova olmasaydı Berlin Filarmoni, Alman Senfoni Orkestrası gibi uluslararası düzeyde son derece önemli olan orkestralarda çalmayı hayal bile edemezdim. Hocam Kaynova, başarının getirdiği mutluluğu sindirip daha da iyisini yapabilmek için çabalamayı ve her zaman iyinin sonu olmadığını anlamamı sağlayarak seviyemi daha da yükseltmemi sağladı. Benim için hocam Kaynova’yı özel yapan her zaman daha iyisi için çabalamayı bir disiplin haline getirip öğrencilerine bunu aşılayabilmesidir.

 

 

Orkestra üyeleri beni çok sıcak karşıladılar. İlk birkaç aydan sonra daha çok kişi çalışım hakkında güzel yorumlarda bulunmaya başladı. Sanki onlar da bana alışmışlar gibiydi. Sonuç olarak yeni gelen kişiye her zaman daha temkinli davranılır diye düşünüyorum. Ama zamanla onların güvenini de kazandığıma inanıyorum.

 

 

Öyle bir ayrımcılık yapıldığını düşünmüyorum. Ben orkestrada kadınlardan çok erkeklerle konuşuyor ve bilgi alışverişinde bulunuyorum. Bu durum onların da beni ne kadar sıcak karşıladıklarına bir örnektir.

 

 

İlk notayı çaldığım andan itibaren oraya tekrar gitmek isteyeceğimi biliyordum. Ve takip eden yıllarda da gitmeyi sürdürerek Konzertmeister (birinci keman) ve solist olarak çalma fırsatı yakaladım. Yaptığımız turneleri edindiğimizi deneyimleri bir başka şekilde ulaşmanın yolunu düşünemiyorum. TUGFO benim için oda müziği, orkestracılık ve solist olarak inanılmaz bir deneyim oldu.

 

 

Günümüzde solist kavramı bazen farklı algılanıyor. Sadece orkestranın takip etmesi gereken başına buyruk çalıcı gibi algılanıyor. Ben buna katılmıyorum. İyi bir solist iyi bir orkestracı gibi çok dinleyip orkestrayla beraber çalmalı, orkestranın kendisini takip etmesini bekleyip istediği gibi çalmamalı. İyi orkestracılığın püf noktası da solistlik gibi aynı anda çalan diğer enstrümanları dinleyebilmektir. Sizden başka doksan dokuz kişinin daha çaldığını düşünecek olursanız şefe bakmanız bazı durumda yeterli olmaz. Filarmonide de öğrendiğim en önemli şeylerden biri kendi kısmımın yanı sıra hem şefe bakıp hem de diğer orkestra üyelerini dinleyebilmek oldu.

 

 

Şu ana kadar hiç albüm hazırlığım olmadı. Yaptığım birkaç özel kayıt oldu. Ancak öyle bir teklif gelirse değerlendirmeyi isterim.