“Hayat boyu müzik yapmak için hazırlanıyoruz”
26 Ağustos 2016 - 10:08Klasik müzik dünyasının tecrübeli ve sevilen ismi Vladimir Ashkenazy, 12. Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali'ndeydi
DİCLE DENİZ BULUT
Önümüzdeki sene 80. yaşını kutlayacak olan Rus asıllı İzlanda vatandaşı piyanist ve şef Vladimir Ashkenazy, klasik müzik dünyasının tecrübesiyle orantılı olarak en sevilen isimlerinden biri. 6 yaşında piyano çalmaya başlayan, kariyeri boyunca özellikle Rahmaninov, Şostakoviç, Chopin ve Beethoven kayıtlarıyla adından söz ettiren Ashkenazy, şefliğe adım attığı andan itibaren orkestra üyeleriyle kurduğu iyi ilişkilerle dünya çapında aranılan bir isim oldu. 12. Uluslararası D-Marin Klasik Müzik Festivali kapsamında geçtiğimiz hafta D-Marin Turgutreis'te genç yetenekler, piyanist Daniel Kharitonov ve trompetçi Lucienne Renaudin-Vary'nin solist olarak yer aldığı konserde başkanı olduğu Londra Oda Orkestrası'nı yöneten usta müzisyenle konser öncesi konuştuk.
Bir konsere hazırlanırken sizin için önemli olan şey nedir?
Konserden önce yaptığım şey aslında tam olarak 'hazırlanmak' değil. Hayat boyu müzik yapmak için hazırlanıyoruz zaten. Bu kadar profesyonel bir orkestrayla çalışacağım zaman, hazırlandığımız eserlere ne kadar hakim olduklarını bilmem gerekiyor ve tabii onlarla birlikte yeteri kadar prova zamanına ihtiyacım var. Ben de benim nasıl çalıştığımı anlamaları için elimden geleni yapıyorum bu arada. Londra Oda Orkestrası'yla hiçbir sorun yaşamıyorum çünkü oldukça profesyoneller. Burada onlarla beraber sahne almak benim için gerçekten büyük bir şeref.
Orkestraya ek olarak bu kez bir de Daniel Kharitonov ve Lucienne Renaudin-Vary'nin aralarında olduğu çok genç iki sanatçıyla çalışıyorsunuz. Bu kadar genç sanatçılarla çalışmakla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Asıl önemli olan yaşları değil, ne kadar iyi oldukları ve gerçekten çok iyiler. Dolayısıyla hiçbir problem yaşamıyoruz.
Kariyerinize siz de çok erken başladınız. Beraber çalıştığınız genç sanatçılara tavsiyelerde bulunuyor musunuz?
Fikrimi sordukları sürece elbette; ama kendi kendime müdahalede bulunmuyorum.
"Türk dinleyicisi müziği biliyor ve seviyor"
Dünya üzerinde neredeyse her yere gittiniz. Henüz görmediğiniz, gitmek ve sahne almak istediğiniz özel bir yer var mı?
Müziğin önem taşıdığı hemen hemen her yerde bulundum. Amerika, tabii ki Avrupa'nın tamamı, Japonya, oldukça farklı müzik yaptıkları için Güney Amerika’nın büyük bölümünde ve Afrika'nın belirli bölgelerine gittim. Ve tabii ki İngiliz kültüründen gelen Avustralya ve Yeni Zelanda'ya da seyahat ettim, onların da gerçekten ilginç bir müzik anlayışı var. Anlaşılacağı üzere müziğe karşı yoğun bir tutumun ve ilginin olduğu her yerde bulunmak istiyorum.
Daha önce Türkiye'de pek çok kez konser verdiniz ancak ilk kez Bodrum’dasınız. Böyle bir atmosferde önceden tanışmış olduğunuz dinleyici kitlesiyle buluşmak size nasıl hissettiriyor?
Türkiye'yi her seferinde çok evrensel buluyorum. Dinleyiciler müziği biliyor ve seviyor. Burada bulunmak benim için her zaman büyük bir zevk.