Roman içinde roman İmparatorluğun Kızı
25 Temmuz 2018 - 11:07Gazeteci-Yazar-Kurumsal İletişimci Esra Aysan’ın ilk romanı olan “İmparatorluğun Kızı”, kariyer sahibi çağdaş bir kadının son 10 yılda hayatının erkek şiddetiyle nasıl değiştiğini anlatıyor. Hikayesi gerçeklere dayanan İmparatorluğun Kızı’nda 80’li yıllarda “Kadının Adı Yok” kitabının toplumda yarattığı etki, kadın erkek ilişkisine yansımaları roman kahramanı üstünden aktarılırken aynı zamanda bir yol hikayesiyle Duygu Asena’nın kişiliği ve değeri vurgulanıyor.
Baştan sona, edebiyattan müziğe sanatın her koluna dokunan ve sanata bir güzelleme olarak kabul edilebilecek “İmparatorluğun Kızı”, aynı zamanda roman içinde roman. 5 perdelik bir opera eseri gibi bölümlendirilen “İmparatorluğun Kızı”nda kadının aşk takıntısı, hüznü ve hayal kırıklıkları lirik bir dilde ifade edilirken, mizah da elden bırakılmıyor. Üstelik, bir çağdaş roman olarak ülkenin sosyolojik seyrine ayna tutuyor. İmparatorluğun Kızı’nda Leyla Gencer, Erol Büyükburç gibi tanınmış isimlere ilişkin ilgi çekici aktarımlar da bulunuyor.
"Eğitimli, çağdaş, kariyer sahibi kadındı. İmparatorluk heveslerinin dillendirildiği ülkede son on yılda hayatı tepetaklak oldu. İşinden edildi, kocasından şiddet gördü, çocuklarına umut verebilmek adına yalan söyledi. Değişmeyense sevdiği adama karşı hisleri ve bekleyişiydi. Roman içinde roman ancak hikayesi gerçeklere dayanan İmparatorluğun Kızı, hüznü ve hayal kırıklıklarını sarsıcı dille anlatırken, mizahı da elden bırakmıyor. Mutlu son bekleyenlere ise sürpriz teklifte bulunuyor."