Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Meğer Tanpınar da 'Garipçi'ymiş

Meğer Tanpınar da 'Garipçi'ymiş

Meğer Tanpınar da 'Garipçi'ymiş06 Mart 2014 - 11:03
Yapı Kredi Yayınları'nın iki ayda bir çıkan edebiyat dergisi Kitap-lık'ın Mart-Nisan sayısı, roman ustası Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Garip şiir akımı ile ilişkisini gün yüzüne çıkarıyor
FİSUN YALÇINKAYA 
 
Yapı Kredi Yayınları nisan ayında Galatasaray'da bulunan Yapı Kredi Kültür Merkezi'nde Orhan Veli hakkında bir sergi açmaya hazırlanıyor. Bu sebeple Orhan Veli arşivini incelemeye alan yayınevi ilginç bilgilere de ulaşıyor. Onlardan ilki de Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yazdığı Garip akımı şiirleri... Şiirler Yapı Kredi Yayınları’nın iki aylık edebiyat dergisi Kitap-lık’ın Mart- Nisan sayısında yayımlandı. Kitap-lık'ın editörü Murat Yalçın'dan aldığımız bilgiye göre, yayınevi araştırmalar sırasında Mîna Urgan'ın Orhan Veli'ye yazdığı bir mektupta Tanpınar'ın sekiz kısa şiirine rastladı. Urgan, Orhan Veli'ye mektupta Tanpınar'ın ders verdiği sırada eğlence amacıyla Garip akımı şiirlerine benzer şiirler karaladığını yazıyor ve Tanpınar'ın el yazısından şiirleri de ekliyor. Yalçın, Tanpınar hakkında kitabı bulunan Turan Alptekin'e de danıştıklarını, kendisinin el yazısını doğruladığını belirtiyor. Murat Yalçın, Tanpınar'ın mizahi yönüne işaret etmesi bakımından şiirlerin önemli olduğunu vurguluyor. Yücel Demirel’in çeviri yazısıyla latin harflerine aktarılan şiirlerde Tanpınar’ın İkinci Dünya Savaşı ortamında güncel olaylara ve hayata bakışı, Ali Nihad Tarlan ile ilişkisi de dikkat çekiyor. Dergide şiirlerin sunuşunda şöyle deniyor: “İÜ Edebiyat Fakültesi, Lâleli’deki Zeynep Hanım Konağı’nda henüz (1942’de yandı). Ahmet Hamdi Tanpınar, asistanı Mehmet Kaplan ve Halide Edip’in asistanı Mîna Urgan ile birlikte sınav gözetmeni. 
 
Cigaranın Dumanı
 
Mîna cigara içiyor
Kaplan esniyor
Ben düşünüyorum.
Çayımız gelince hepimiz birden sevineceğiz.
Kim demiş ki hayat kötüdür
 
şiirine bakılırsa Tanpınar, can sıkıntısından kendine bir eğlence bulmuş: Garip’e nazire sayılabilecek yergili, nükteli, şakacı şiirler karalamakta.
 
Mîna Urgan işte bu şiir müsveddeleriyle dolu kâğıdı Ankara’ya, Orhan Veli’ye göndermiş. Hocasının maharetini görsün istemiş. Ama kâğıdın arkasına bir not yazarak uyarmaktan da kendini alamamış: Orhan Veli’nin bir muziplik yapabileceğini, bu şiirleri yayımlatarak kendisini zor durumda bırakabileceğini gözardı etmemiş besbelli.”