Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Dijital çağa 'Sözcükler'iyle direnen dergi

Dijital çağa 'Sözcükler'iyle direnen dergi

Dijital çağa 'Sözcükler'iyle direnen dergi 22 Ocak 2018 - 03:01
Günümüzde halen eski formunu ve üslubunu yitirmeden 12 yıldır yayın hayatına devam eden bir dergi var; Sözcükler.

UĞUR UGAN - SEYHAN AKINCI

 

2 ayda bir yayımladığı dosyalarla, metinlerle edebiyat dünyasında etki yaratan dergi yıllar içinde kendine has bir okur kitlesi edindi.  Edebiyatın güçlü kalemlerinin yanı sıra genç yazarlara da yer veren dergi her sayısında daha önce yayımlanmamış metinler ya da arşivlik görsellerle adından söz ettiriyor.

Sözcükler dergisinin editörü Burcu Yılmaz ile dijital çağda dergi çıkarmanın misyonunu ve zorluklarını ve yeni jenarasyon okurlara yansımalarını konuştuk.  

 

Uğur Ugan: Neşriyat kültürü zayıflayıp her şey dijitale mahkum olduğundan beri Sözcükler dergisi bundan nasıl etkilendi?

 

Burcu Yılmaz: Galiba Türkiye’de sandığımız kadar tutmadı dijitalleşme. Yayınevleri kitaplarını e-book’a çevirdi ama çok da rağbet görmüyor. Sanırım insanlar halen basılı olana rağbet ediyorlar. Öte yandan edebiyat dergilerinin satışlarını düşüren şeylerden biri de benim “magazinel olanın ötesine geçemeyen, hap bilgilerle/metinlerle dolu” diye tanımlayacağım, kimliksiz dergilerin çoğalması oldu. Güvenlik kaygısıyla insanların dışarı çıkmadığı, kitapçılara gitmediği dönem de satışları etkiledi. Tabii buna rant nedeniyle kapatılan, taşınmak zorunda bırakılan kitapçıları da ekleyebiliriz. Fakat şimdi şimdi bir toparlanma var gibi.

 

 

U.U: Yalnızca kitapçılar üzerinden mi dağıtım sağlanıyor? Abonelikler var mı?

 

B.Y: Abonelikler var fakat çok fazla değil.

 

U.U: Sosyal medya dili insanlarda çok fazla aforizmal şeyleri tüketmeye yol açtı. Teenage’lerin, bugün 20’li yaşlarda olan üniversitelilerin genel kültürü şekillendirdiğini düşünürsek sizin derginizin yıllar içinde aldığı edebi form buna göre nasıl değişti?

 

B.Y: Aslında Sözcükler’de hiçbir değişime neden olmadı. Direniyoruz inatla çünkü biz sosyal medya hesapları bile açmadık. Bir işe yarayacağını düşünmüyorduk. Geçtiğimiz Temmuz ayında yazarlarımız açın diye istekte bulununca Twitter hesabı açtık. Onu da çok sık kullandığımızı söyleyemem.

 

U.U: Mesela bugün 17 yaşında olan bir genç gelip size; “Ben Sözcükler’i severek okuyorum, keşke bir Instagram hesabınız olsa” dese ona ne dersiniz…

 

B.Y: Neden bir Instagram hesabımızın olması gerektiğini sorardım. İnstagram hesabı olsa oraya Sözcükler’in manzaraya karşı çekilmiş fotoğrafını mı koyacağız? Bu tür şeylerin okunurluğu artırdığından ya da sağlam bir okur kitlesi yarattığından emin değilim. Bence şöyle bir tembellik de yaratıyor; herkes beğenip geçiyor ve okumuş gibi hissediyorlar kendini. Ya da okumuş görünmek hoşlarına gidiyor sadece.

 

 

 

U.U: Çok hızlı yaşanıp tüketilen bir çağdayız. 5 yıl sonra bu derginin aynı formda devam etme ihtimalini nasıl görüyorsunuz?

 

B.Y: Ben umutluyum. Sözcükler 12 yıldır aynı biçimde varlığını koruyabildiğine göre önümüzdeki dönemde de bunun sürmesini bekleyebiliriz.

 

 

U.U: Tarzını hiç değiştirmeden koruyan dergilerde siz ve Varlık dergisini sayabiliriz aynı kategori olarak. Fakat git gide azalmaya başladı. Yıllar içinde tarz ve üslupta değişikliğe gidelim diye aranızda konuştuğunuz oldu mu?

 

B.Y: Zaman zaman kapak tasarımında değişikliğe gitsek mi diye konuştuğumuz oldu fakat bundan vazgeçtik. Şimdilik sadece özel sayılarda kapakta görsel kullanıyoruz. İlerde ne yaparız bilmiyorum tabii.

 

 

U.U: Şu an piyasada yer alan ve kendine yeni tip bir okur kitlesi yaratan Ot, Kafa, Bavul gibi edebi olduğu iddiası taşıyan dergilerin, dergicilik kültürüne ve edebiyata yarattığı etki tam olarak ne oldu?

 

B.Y: Ben tek kelime ile yozlaşma derdim. Edebiyata bir katkılarının olduğunu hiç sanmıyorum. Kimileri bu dergilerin, hiç okumayan ya da az okuyan insanları okumaya teşvik ettiğini söylüyor. Bana pek ikna edici gelmiyor bu sav. Nasıl bir okumadan söz ediyoruz ya da? Derdiniz nitelikse iyi şeyler okumadan okuma zevki edinemezsiniz ya da güzel metinler yazamazsınız. İşte sosyal medyadan bahsederken her şeyin çok hızlı olduğunu söylediniz. Sanırım bu dergiler de onun bir yansıması.

 

U.U: Günümüz insanın buna ihtiyacı olabilir mi peki?

 

B.Y: Buna ihtiyaçları mı var yoksa ihtiyaçları varmış gibi mi.

 

UU: Örneğin; sabah sekiz akşam yedi çalışan biri oturup böyle çok ağırbaşlı bir şeyi uzun uzun okumak yerine bir cümleyi günümüz tabiriyle ‘layklayıp’ kendince o tatmini yaşıyor olabilir mi? 

 

B.Y: Evet ama yalnızca tatmin olur dediğiniz gibi. Edebi ve estetik beğeni kazanmak anlamında bir şey yapmış olmaz. Edebiyatı sevenler nitelikli şeyler okumaya bir biçimde zaman ayırıyorlar

 

 

 

U.U: Nasıl bir okur kitleniz var peki. Size geri dönüşleri nasıl oluyor? Aldığınız okur refklesleri nasıl ve size hangi kanallar aracılığıyla ulaşıyorlar?

 

B.Y: Mail atıyorlar, telefon ediyorlar, twitter üzerinden yazıyorlar. Sanırım okur kitlemiz gitgide gençleşiyor. Gelen bütün yazıları okuyoruz ve yeni yazarlara yer vermek için büyük bir istek duyuyoruz.

 

 

Seyhan Akıncı: Son sayınızdaki Oğuz Atay’ın nikah fotoğrafı çok ilgi çekti. Sözcükler böyle hiç yayınlanmamış fotoğraflar, hiç yayınlanmamış yazılarla karşımıza çıkıyor. Bunlara nasıl ulaşıyorsunuz?

 

B.Y: Sözcükler’in çevresinde her kuşaktan iki yüzden fazla yazar var. Bu kişilerin arasında Turgut Çeviker gibi araştırmacılar, Piraye arşivini yöneten Yeşim Bengü, edebiyat tarihimizin görsel belleği İsa Çelik, Moskova ve Paris’te bulunan yazar ve çevirmen arkadaşlarımız gibi çok sayıda destekçi var.

 

U.U: Bugünkü dijital çağda dergi çıkarmanın misyonu nedir. Dergi çıkarırken yapmayı istediğiniz ve hayal ettiğiniz şey ne?

 

B.Y: Biz hala matbu olana, mürekkebe inanıyoruz  Öte yandan ilk sayımızda neden çıktığımızı anlatan bir yazıya vermiştik. Bu metni internet sitemiz üzerinden okuyabilirsiniz. Ben oradan alıntılar yapayım: Yaşanan kaos ortamının oluşturduğu değerler aşımına karşı edebiyatın değerlerini öne çıkarmak, yüceltmek istiyoruz. Saf, som bir edebiyatın soluklanma alanı olacağız. 

 
 

 

U.U: Sözcükler dergisinin edebiyata kazandırdığı yazarlar oldu mu? İlk dergide yazarak başlayıp sonra kitabı çıkan şairler, yazarlar oldu mu?

 

B.Y:  Sayacağım isimlerin hepsi İlk Sözcükler’de mi yazmaya başladılar emin olamıyorum ama dergimizde düzenli aralıklarla yer verdiğimiz Fadime Uslu, İrem Karabaş, Ayça Erkol, Eylem Ata Güleç, Ozan Çınar, Ayşen Melik, Özgür Çırak, Emin Kaya, Akın Çokuğurluel, Mehmet Arif B.aklıma ilk gelenler.

 

S.A: 60-70’li yıllara baktığımız zaman belli fikirler çerçevesinde toplanıp bir dergi çıkaran insanlar görüyoruz. O yıllarda edebi akımlar dergiler sayesinde ortaya çıkıyordu. Günümüzde dergiler bir edebi akım oluşturmuyor mu artık?

 

B.Y:  Akımların ortaya çıkması yeni düşüncelerin ortaya çıkmasıyla olur. Belki de edebiyat bir tıkanma hali içinde artık ve bu uğraşın amacı yaratıcı sanatsal etkinlikten çok ticari etkinliği esas almaya başladı. Bu da dergilerin kan kaybetmesine neden oldu.

 
Etiketler: sözcükler