Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Basın dünyası tarihini kaybetti

Basın dünyası tarihini kaybetti

Basın dünyası tarihini kaybetti16 Nisan 2014 - 11:04
Kendisini 'Aziz Nesin ekolünden bir gazeteci' olarak tanımlayan, edebiyatçıların yaşamlarından şiir seçkilerine kadar pekçok konuda kaynaklık edebilecek araştırmalara imza atmış gazeteci yazar Alpay Kabacalı dün vefat etti
Basın tarihinin dikat çekici yönlerinden, yakın tarihin önemli olaylarına; edebiyatçıların yaşamlarından, şiir seçkilerine kadar pek çok konuda kaynaklık edebilecek araştırma ve eserlere imza atmış bir isim olan gazeteci yazar Alpay Kabacalı dün vefat etti. Bugüne dek 20'yi aşkın kitaba imza atan ve araştırmalarındaki titizliğiyle tanınan Kabacalı, PEN Yazarlar Derneği'nin de eski başkanıydı. Kendisini 'Aziz Nesin Ekolü'nden bir gazeteci' olarak tanımlayan Kabacalı, 1942 yılında Antalya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. İlk yazısı Varlık dergisinde, 1959’da yayımlandı. 1966-1968 yılları arasında Gerçek Postası adıyla bir siyaset-edebiyat gazetesi çıkardı. Gazetecilik, yayınevlerinde redaktörlük yaptı. 1968 ’den 1969’a kadar Ant dergisinde yazı işleri müdürlüğü yaptı; bu dergide yayımlanan bir yazısından dolayı 12 Mart döneminde 11 ay cezaevinde kaldı (1972-73). 1976-1989 arasında Türkiye Yazarlar Sendikası ’nın yönetim kurulunda görev yapan Alpay Kabacalı, 1997 -2001 arasında PEN Yazarlar Derneği ’nin başkanlığında bulundu. 1999 ’dan bu yana  Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği ’nin (BESAM) başkanıydı. Gazete ve dergilerde siyasal yazılar, kültür sorunları, yayın dünyasını konu alan deneme, eleştiri ve incelemeleri yayımlandı. Yapıtları arasında 'Türkçenin Sesi Fazıl Hüsnü Dağlarca', 'Sekseninci Yaşında Nadir Nadi', 'Fıkralar Seçkisi', 'Türk Kitap Tarihi', 'Aşk Şiirleri Antolojisi', 'Bütün Yönleriyle Nasreddin Hoca', 'Çok Katmanlı Duyarlıklar Yazarı Peride Celal', 'A'dan Z'ye Yaşar Kemal' gibi önemli edebiyat incelemelerine imza attı. Bunlarla beraber, 'Türkiye'de Basın Sansürü', 'Türkiye'de Gençlik Hareketleri', 'Türkiye'de Siyasal Cinayetler', 'Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Matbaa ve Basın Sanayii', 'Türk Basınında Demokrasi', 'Bir İhtilâlin Serüvenleri' gibi yakın dönem toplumsal tarihe tanıklık edecek eselere imza attı. Kabacalı, Yaşar Kemal'in kendisine 1992'de hediye ettiği içinde koşma, türkü, ağıt, maniler bulunan defterleri kitap haline getirmişti. 
 
"Alpay sağolsun"
 
Yaşar Kemal, "Sarı Defterdekiler" adlı derlemesinde Alpay Kabacalı ile ilişkisini şu şekilde anlatıyordu: "Gençliğimin sekiz dokuz yılı folklor derlemeleriyle geçti.(...) Yıllar sonra, anam öldüğünde kasabaya gittim, sandığında sarı defterlerin olduğunu söylediler. Baktım bir kısım derlemelerimdi bu sarı defterdekiler. Nasılsa candarmanın hışmından kurtulmuş, bir sandık köşesinde kalmışlardı. Aldım İstanbul’a getirdim. Temize çekmeye hiçbir zaman vaktim olmadı. Aklıma geldi, Alpay tekerlemeleri, ağıtları okumuştu. Alpay’la bir iki deneme yaptık, Alpay benim el yazımı benden iyi çözüyordu. Bundan sonra sarı defterleri tümüyle Alpay arkadaşıma armağan eyledim. 'Bu defterler her yönüyle senin,' dedim. 'İster sende olduğu gibi kalsın, ister çöz kitap yap, ne yaparsan yap. ' Aradan çok geçmedi, Alpay sarı defterdekileri daktiloya çekmiş, bana getirdi. üstünde biraz çalıştık. Benim için bir mutluluk oldu. Hiç olmazsa bunlar kurtulmuştu, zalim yağının elinden. Alpay sağolsun."
 
Osman Şahin ise Aydınlık'taki bir yazısında "Alpay Kabacalı bir koşucudur. 56 yıldan beri koşan bir kültür sanat koşucusu. Kütüphanelerde, tozlu raflarda, kitaplar arasında, yayınevlerinde, dergi yöneticiliğinde, TYS ile Türk Pen yönetiminde durmaksızın koşturan, seçkin bir kültür-sanat koşucusudur. 12 Mart'ta, sıkıyönetim mahkemelerinde "11 ay" hapislere atıldığında, 12 Eylül'de Aziz Nesin'le birlikte TYS davasında 15 yıl hapis istemiyle yargılandığında da koşularını kesmemiştir. Derviş sabrıyla çalışmalarını sürdürmüş, birbirinden değerli otuzdan fazla kaynak kitapla, başvuru kitabına imza atmıştır," diye belirtmişti.
 
Kabacalı'nın naaşı bugün Üsküdar Doğancılar Camii'nde kılınacak ikindi namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecek.