Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » Ankara’nın grafik romanı

Ankara’nın grafik romanı

Ankara’nın grafik romanı30 Ocak 2018 - 10:01
Levent Cantek’in yazdığı, Sefa Sofuoğlu’nun çizdiği İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘1951’, Ankara’ya kardeşinin intiharı üzerine gelen bir İstanbullunun hikâyesini anlatıyor

FİSUN YALÇINKAYA

 

İletişim Yayınları, tarafından bu ay, Levent Cantek’in kaleme aldığı, Sefa Sofuoğlu’nun çizdiği ‘1951’ başlıklı grafik roman yayımlandı. Daha önce 2013 yılında yine İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Dumankara, Hayat Bir Yangındı’ kitabında ve popüler edebiyat dergilerinde yer alan ‘İrem’i Beklerken’, ‘Alayına İsyan’ isimli çizgi roman dizilerinde birlikte çalışan Levent Cantek ve Sefa Sofuoğlu bu kitabı yaklaşık üç yıllık bir zamanda hazırlamışlar.
 
Grafik roman, okurları, savaş sonrasına, ikinci Menderes Hükümeti’nin kurulduğu ve Nâzım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkartıldığı yıl olan 1951’e davet ediyor. Hikâyesinden önce ismiyle tarihsel akışa çağıran kitap, tüm bu siyasi atmosferin arka planı ve görünen hâliyle hem ilgileniyor hem de ondan bağımsız bir anlatıyı paralel olarak ilerletiyor.
 
 
Grafik roman, İstanbul’daki yalısında, toplumsal ideallere elinden geldiğince uzak yaşayan bir tür aylak adam olan Vedat’ın, kardeşinin intihar haberini alarak Ankara’ya gelişiyle açılıyor. Bu ölümün peşinde Vedat, Ankara’da bilemediği, dâhil olamadığı bir ilişkiler ağıyla yüzleşiyor. Kardeşi Nedim’in ölümü, tuhaf, netameli bir ölüm. Abisi beklenmeden gömülüvermiş, geç haber verilmiş zaten, polis bekar odasından bir sürü eşyasını almış incelemek için geri de vermiyor, Vedat kime sorsa ‘Sen bu işi fazla kurcalama’ öğüdünü seziyor, ya da ona öyle geliyor. Kardeşini sorup durduğu komiser açık açık, “Sen dön Boğaz’daki evine... Yalı mıydı? Deniz var, vapurlar, martılar... Efil efil daha ne istiyorsun? Ne işin var bozkırda?” diyor.
 
Sümerbank ressamı 
 
Vedat ise, ‘Nedim Sümerbank’ta halı ressamı, idealist, bir genç adam, neden intihar etsin ki?’ diye soruyor kendine. Oysa kardeşi hakkında bilmediği çok şey var. Bunları bir bir öğrenmeye çalışıyor. Kardeşine ikizi kadar benzemesi sayesinde onun girip çıktığı mekânlara giriyor, tanıdıklarıyla görüşüyor. Ne var ki tüm bunlar çaresizliğinin git gide artmasına yarıyor ancak. Grafik roman, Vedat’ın izinde okuru bir film noir atmosferini ve ustalıkla çizilmiş Ankara hâllerini izlemeye sürüklüyor. Bir sürü küçük detay da grafik romanı güzelleştirmiş. Manet’nin ‘Folies-Bergère’de Bir Bar’ resmine sıradışı bir okuma sunması da herhalde kitabın en incelemeye değer kısımlarından. Sonsöz kısmında okurlara eseri hazırlama motivasyonunu açan Levent Cantek, “1951 hâliyle tarihi bir hikâye ve bir aktörü de ister istemez Ankara. Şehrin bir dönemini, sokaklarını, insanlarını, çalan şarkılarını ve uzlaşmalarını resmetmeyi denedim. Yürüyüş mesafesindeki bozkırını, gece yaşayanlarını, köylüsünü, göçmenini konuşturmak vardı hayalimde” diye anlatıyor. Geçmiş tuhaf şekilde ölmüş bir kardeş, anılarda kalan bir şehir ya da kökten değişmiş eski bir benlik olarak vücut bulsa da bir yere gider mi ya da şimdiyle nasıl ilişkilenir? Belki tüm hikâyesinin yanında bu sorularla ilgileniyor ‘1951’. Okura ise Ankara’yı grafik roman sayfalarında görmenin tadını çıkarmak düşüyor.