'Göçmenlerin birer birey olduğunu unutuyoruz'
17 Nisan 2017 - 11:04 | Fotoğraf: Hüseyin Özdemirİran asıllı Alman yazar Shida Bazyar'ın İlk Roman Ödüllü kitabı "Geceleri Sessizdir Tahran" İran devriminden kaçan bir ailesinin yaşadıklarına odaklanıyor. Bazyar, Milliyet gazetesine romanını ve göçmen krizi hakkındaki görüşlerni anlattı
GÜLDEN ÖKTEM
İran devriminden sonra Almanya'ya göç etmiş bir ailenin üyesi olan Alman yazar Shida Bazyar, ilk romanı 'Geceleri Sessizdir Tahran' ile Almanya'da En İyi İlk Roman Ödülü'ne değer görüldü. Romanı İngilizceden önce Türkçeye çevrilen Bazyar romanında devrimin, baskının, direnişin ve özgürlük arzusunun hikayesini anlatıyor. 1979 yılında İran'da başlayıp 2009 yılında Almanya'da biten romanda, hiçbir yere ait olamama duygusu ve göç etmeye mecbur bırakılan insanların acıları baskın konular. Devrim sonrası doğan ve Almanya'da büyüyen Bazyar, bir dizi söyleşi için Türkiye'ye geldi ve ayağının tozuyla sorularımızı yanıtladı...
Romanınızda İran’da eğitim almış bir ailenin İran Devrimi sırasında buradan kaçıp Almanya’ya yerleşmesini anlatıyorsunuz. Bu hikaye ailenizinkiyle ne kadar örtüşüyor?
Ailemin biyografisini kaleme almak yerine, kurguladığım karakterler üzerinden bir hikaye anlatmak isteğiyle yola çıktım. Bir yazar ne yaparsa onu yapmak istedim: Kurgusal karakterler yaratmak ve onlara kendi seslerini vermek…
Dört ayrı bakış açısından ve dört ayrı durum üzerinden hikayeyi aktarıyorsunuz. Neden bu yöntemi seçtiniz?
İran Devrimi gibi tarihi ya da politik olaylar, insanların hayatlarını ve onların çocuklarının hayatlarını ve hatta hayat hikayelerini nasıl etkiliyor, bu konu üzerine eğilmek istedim. Bunu yapmak için seçtiğim ailenin dört üyesi de hikayelerini kendileri anlatsın, kendi bakış açılarını bizzat göstersin istedim. Olabildiğince üçboyutlu aktarmaya çalıştım her şeyi.
Kitap için birçok araştırma yapmışsınız. Kimlerle görüşüp iletişime geçtiniz?
Önce günlerce ve saatlerce ailemle konuştum. Ama sadece bu yeterli değildi. İran devrimiyle ilgili pek çok tarihi kitap, biyografi, tarihi roman okudum. Hikayelerine tanık olduğum insanların neler hissettiğini anlamaya çalıştım.
Siz de bir göçmen çocuğu olarak, şu an dünyada yaşanan göçmen krizi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence göçmenlere karşı kullandığımız ifadeler, onlara karşı takındığımız tavrın da bir göstergesi. Sanki dünyada bir zelzele olmuş gibi konuşuyoruz onlardan söz ederken. Göçmenler neden ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar? Çünkü sadece küçük bir topluluğun ya da grubun onların ülkelerinde yaşadıklarına karşı verdikleri tepkilerden ve çok küçük bir gurubun onların yanında olmasından… Umarım insanlar göçmenlerle daha çok iletişime geçerler ve onların da birer birey olduğunu hatırlar ve hikayelerine kulak verirler.
'İran'a dönmeyi düşünmem'
Hiç Tahran'a gittiniz mi?
Evet orada yaşayan akrabalarımı birkaç kez ziyaret ettim. Tahran’ın görülmesi gereken yerlerine ve tarihi mekanlarına da gitme şansım oldu. Ama seyahatlerimi sadece yıllık izinlerimde yapabildiğim için bu süre birkaç haftalık ziyaretlerden mürekkepti.
İran’da yaşayabileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Hayır, asla.