Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Edebiyat » 'Dünyayı kendi meşrebimce anlatmaya çalışıyorum'

'Dünyayı kendi meşrebimce anlatmaya çalışıyorum'

'Dünyayı kendi meşrebimce anlatmaya çalışıyorum'03 Şubat 2017 - 06:02 | Fotoğraf: Dağhan Kozanoğlu
10 öykünün bulunduğu 'Muhtelif Evhamlar Kitabı' ile Haldun Taner Öykü Ödülü'nü alan Ömür İklim Demir ile konuştuk
GÜLDEN ÖKTEM
 
2016 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü 'Muhtelif Evhamlar Kitabı' ile kazanan Ömür İklim Demir, öykülerinde evham diye tanımlanan korkuların, yalnızlıkların, bekleyişlerin, geçmişin, özlemlerin, hayal kırıklıklarının, tesadüflerin, ölümlerin, çocukluğun ve büyümenin endişelerini, arayışlarını anlatıyor. 'Bunun Adına Küre Derler' adlı öyküsüyle 2015 GİO Ödülleri'ne de değer görülen Demir sorularımızı yanıtladı...
 
Haldun Taner Öykü Ödülü’ne başvurmaya nasıl karar verdiniz?
 
Saygın edebiyat ödüllerinin daha fazla okura ulaşmayı sağladığına inanıyorum. Haldun Taner Öykü Ödülü'ne de bu sebeple başvurmaya karar verdim.
 
Bu ödül sizin için ne ifade ediyor?
 
Çok önemli, çok saygın bir ödül. O nedenle de yazmayı planladığım ikinci kitapta, ister istemez üzerimde tatlı bir baskı oluşturacağını düşünüyorum. Umarım ikinci kitabımda da bu ödülün hakkını bir şekilde verebilirim. 'Muhtelif Evhamlar Kitabı'nı böylesi değerli bir ödüle değer gördükleri için teşekkür ediyorum.
 
Jüri ödül gerekçesinde “Günlük yaşamın çatışma ve tedirginliklerini, şehir ve evdeki insan hallerini, zengin ayrıntılarla, öykü bütünlüğü içinde ve işlenmiş bir dille verebilmesinden dolayı Ömür İklim Demir’in ‘Muhtelif Evhamlar Kitabı’ ödüle değer bulunmuştur” dedi. Şehir insanın ıstıraplarını hicvediyorsunuz, diyebilir miyiz?
 
Hicvediyor muyum emin değilim. Sanırım daha çok, dünyayı kendi meşrebimce anlatmaya çalışıyorum. Modern hayat ve teknoloji tarafından çoktan zehirlenmiş biri olduğum için de anlattığım çoğu hikâye, şehir hayatıyla ve de ona teğet geçen diğer hayatlarla ilgili oluyor.
 
Kitabınızın isminin bir hikayesi var mı?
 
Elbette... İlk başta kitaptaki öykülerden birinin adını kullanacaktım ama sonra bir öyküyü lokomotif gibi konumlandırmak istemedim, onun yerine bir çatı isim belirlemeye karar verdim. Aklıma gelen isimleri arkadaşlarım arasında oylamaya sundum, en çok oyu 'Muhtelif Evhamlar Kitabı' aldı.
 
Öykü yazmaya nasıl başladınız?
 
Öykü yazmaya günlük tutmakla başladım diyebilirim.
 
Hukuk eğitimi aldınız, bir süre ceza avukatlığı ve reklamcılık yaptınız. Bu alanlarda çalışmak yazma pratiğiniz açısından size ne gibi avantaj ve dezavantajlar yükledi?
 
Herhangi bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine, avukatlık ve reklam yazarlığı vesilesiyle, çoğu insanın hayatı boyunca hiç karşılaşma ihtimalinin bulunmadığı ilginç dünyalarla girip çıktım. Her biri bir başka cümlemde iz bıraktı.
 
Öykülerinizde öne çıkan temalardan biri de tesadüf. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
 
Hayatın rutin akışını bozdukları için tesadüfleri seviyorum, diğer türlüsü çok sıkıcı olurdu.
 
'Bir roman üzerinde çalışıyorum'
 
Yazın hayatınıza bundan sonra öykü yazarak mı devam edeceksiniz yoksa farklı türlerde yazmayı düşünür müsünüz?
 
Bana göre türlerin çok da önemi yok; asıl olan hikâyedir. Şu sıralar bir roman üzerinde çalışıyorum mesela, sonrası için de toparlamak istediğim bazı öykülerim var.
 
“Bu ödülü kazanmış olmak bana sorumluluk yükledi. Bir sonraki kitaplarım için daha çok çalışmam gerek” diyorsunuz. Öykü yazmak sizin için ne ifade ediyor? Öykü yazmanın hayatınızdaki yerini nasıl tarif edersiniz?
 
Sorumluluk ifadesi çok da doğru olmadı aslında; çünkü herhangi bir sorumluluk duygusuyla yazmıyorum. Ulvî amaçlarım yok. Edebî anlamda tek isteğim, bugünden sonra da aynı -hatta daha üstün- nitelikte yeni eserler sunabilmek. Öykü yazmaya gelecek olursam, sadece yazarken zamanımı boşa harcamadığımı hissediyorum, iyi geliyor. Benim illüzyonum, avuntum, hayata karşı iyi-kötü direnme yöntemim de bu işte.