'Bu kez bir Türk atı yazdım'
07 Ekim 2016 - 12:10İngiliz tarihçi ve yazar Jason Goodwin, Türkiye'ye olan ilgisini kitaplara aktaran bir yazar. Goodwin Türkçede yeni yayımlanan Osmanlı polisiyesi 'Yeniçeri Ağacı'nı anlattı
NERGİS FIRTINA
Birçok ülkede en çok satanlar listesine giren ve yeni kitabı ‘Yeniçeri Ağacı’ Pegasus Yayınları etiketiyle Türkçe yayımlanan İngiliz tarihçi ve yazar Jason Goodwin, Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali kapsamında geçen hafta Türkiye'ye geldi. Yazar, 1830’larda geçen Osmanlı polisiyesi 'Yeniçeri Ağacı'nı Milliyet gazetesine anlattı.
Türkiye’ye olan ilginiz nasıl başladı?
Bence bütün İngilizlerin Türkiye’ye karşı bir ilgisi var. İngilizler Avrupa’yı pek sevmez. Her zaman daha 'ötedeki'ne meraklı olmuşlardır ve 'ötede' yani Doğu'da ise İstanbul var; Doğu romantizminin başladığı yer. Ayrıca İstanbul bir imparatorluğun başkentiydi. Londra da keza öyle. Bence İngilizler ve Türkler arasında bunun gibi bazı ortak durumlar var.
‘Yeniçeri Ağacı’nın baş kahramanı (Yaşim) hadım bir karakter. Sizi böyle bir karakter hikayesi yazmaya teşvik eden şey neydi?
Hep kurgu dışı yazıyordum. Osmanlı döneminde de geçen bir dedektif hikayesi yazmak istedim. Çünkü 1830’larda Osmanlı Devleti ilk defa bu kadar ulaşılabilir bir hale geldi. Muhteşem Süleyman zamanı çok egzotikti ama, 18. yüzyılda Osmanlı’nın dış dünya ile ilişkileri gelişti. Burada da geleneklerine bağlı bir dedektif var.
Neden İstanbul, Osmanlı Devleti ve neden 1830’lar?
Ben tarih kitapları yazıyordum. Bir gün babam benim evimde kalmaya geldi ve o sırada okuduğu kitabını bana bıraktı. Dan Brown’ın 'Da Vinci’nin Şifresi'ydi kitap. Ben de onu alıp okumaya başladım. Çok iyi değildi ama okunuyordu ve çok fazla kopya satmıştı. İyi yaptığı bir şeyler olmalı, diye düşündüm. Ayrıca İngiltere’de bir kitapçıya gittim. Kitapçıda çalışan kişi bana erkeklerin sadece cumartesi sabahları gelip kitap aldığını ve bunların sadece tarih ve futbolla ilgili olduğunu söyledi. Fakat kadınlar büyün hafta boyunca roman alıyorlarmış. Daha sonra neden Dan Brown gibi yazmıyorum dedim, hem de gerilim türünde bir kitap. Açıkçası İstanbul’un 1830’lu ve 1840’lı yıllarını biliyorum ve o dönem Osmanlı Devleti ile ilgili bir kitap okumuştum. Bildiğim tek bir şey vardı: O da İstanbul’du.
'Oryantalist bir dil kullandım'
Kitabın dilini nasıl kurguladınız?
Oryantalist bir dil kullandım. Daha önce hep tarih kitapları okuduğumdan ve öyle yazdığımdan ilk kez tarz dışına çıkıp kurgu yazıyordum. Kurgu demek sizin hayal ürününüz demek ve bu da benim için çok canlı ve heyecan verici. İlk olmasına rağmen birkaç ayda tamamladım. Olayın geçtiği yere çok sıkı bir şekilde bağlandım.
Şu an ne üzerinde çalışıyorsunuz?
Bir Türk atı ile alakalı oyun yazdım. 17. yüzyılda bu at Budin Kuşatması’ndan sonra İngiltere’ye geliyor. Gerçek bir hikaye bu arada. At İngiltere tarafından alınıyor. Herkesin gördüğünden çok daha hızlı bir at. Tabiri caizse atların Ferrari’si. ‘Byerley Turk’ olarak bilenen at daha sonra tüm at cinslerinin babası oluyor.