Ayaklı amazon.com'da bir gezi
20 Eylül 2014 - 03:09Festivalin başladığı çarşamba günü kapıdan girdiğimde kalbim yine küt küt atıyordu. Sizin gibi kitap tutkunlarıyla aynı küçük mekanda sayfaları çevirmek, bazen bir kelimenin anlamından yola çıkarak sohbete dalmak, hatta aranan bir kitap için “O bende var, geçen sene almıştım,” demek ne kadar mutluluk vericidir.
GÖRGÜN TANER
Sahaf. Aslı sahhaf. 'Sahife’den gelir. Sahhaf. Eski kitapları alıp satan; bununla birlikte kitap bilgisi olan, kitaptan anlayan, hangi kitabın kıymetinin ne olduğunu bilen, kitap meraklısı, kitabı seven kimse. Eski kitapların alınıp satıldığı dükkânlar için de aynı terim kullanılır. Beyoğlu Belediyesi'nce düzenlenen ve 80’e yakın sahafın katıldığı 8. Beyoğlu Sahaf Festivali 17 Eylül'de Tepebaşı’nda TRT yanındaki otoparkta başladı. Her sene iple çektiğim ve neredeyse seyahatlerimi ona göre ayarladığım güzel eylül günleri...
Tepebaşı bu festivale Taksim Meydanı'ndan ya da herhangi başka bir yerden çok daha uygun. Sanki daha korunaklı, sanki altyapı hizmetleri daha iyi gibi. Festivalin başladığı çarşamba günü kapıdan girdiğimde kalbim yine küt küt atıyordu. Beşir Ayvazoğlu’nun “Sahafta bazen aramadığını bulmak daha zevklidir” sözünü bayrak edinip sahafların arasında dolaşmaya başladım. Ben önce hızlı bir tur atıp herkesi ziyaret ediyorum. Nerde ne var, kimler gelmiş, herkesle merhabalaşmak, senede bir gördüğün yüzü hatırlamak, hatırlanmak, çok değerli. Sohbet işin bir parçası, hem de çok önemli bir parçası. Sahaf dediğin aslında ayaklı amazon.com. Amazon'da şu kitabı aldıysan bunu da seversin, bir bak bakalım var ya...
İşte aslında sahaflar onu yıllardır yapıyor zaten. Bir muaşeret adabı kitabı arıyorsan eğer ve yoksa, bulamıyorsan sahaf muadillerini hemen önerir sana. Ayrıca aradığın kitabın aslında kaç baskı yaptığını, sahafın elinden kaç defa geçtiğini konuşmak, hatta kopyalardan birinin yazarından imzalı olduğunu duymak aradığınız kitabın değerini arttırır. Sizin gibi kitap tutkunlarıyla aynı küçük mekanda sayfaları çevirmek, bazen bir kelimenin anlamından yola çıkarak sohbete dalmak, hatta aranan bir kitap için “O bende var, geçen sene almıştım,” demek ne kadar mutluluk vericidir.
Tur bittikten sonra zihnime kazınan sahafları ziyarete başlıyorum. Bulamayacağımıı bildiğim halde aradıklarım, hemen bulduklarım ve karşıma çıkıp bana sürpriz yapanlar (aramadıklarım) hepsi ama hepsi için ayaklarıma kara sular ininceye kadar dolaşıyorum. Şurada iki dakika oturayım aldıklarıma bakayım kısmına geçince, yandaki sandalyede oturanın ne aldığına bakmak, vapurda çaktırmadan yanınızdakinin okuduğu gazeteye mülaki olmak gibidir. Ne heyecan verici… O kitabı aldığına göre nasıl birisi acaba? Onu okuduğuna göre, acaba kütüphanesinde şu da varmı dır? Sabahları gazete okur mu?
Çay ya da kahve sonrası üçüncü tur, aslında zaman doldu ama boşver daha sonraki randevuyu da ertelerim. Bir yarım saat daha bu mutluluk için değmez mi ? Son turda gözdem plakçılar ve dergiciler.. Mazhar Fuat Özkan'ın “Türküz Türkü Çağırırız”ı var mı acaba ? Bu soruyu acaba kaç yüz defa sordum. Yeni baskısı var diyenleri de kaç defa reddettim. Ya Mesut Aytunca, Silüetler? Arkamdaki ses “Bi 5 CD'lik Altın Mikrofon'u yeniden bastılar. Onda var Silüetler'in bir şarkısı“ diye konuya dalınca sohbet başlar. "Erkin Koray’dan eksiğin var mı?" dan, Zülfü Livaneli’nin ve Ahmet Kaya’nın bulunmaz LP’lerine kadar koyu mu koyu bir sohbet sürer gider.
Sürem doldu, aldıklarımı koyarım diye getirdiğim boş sırt çantasında yer kalmadı ve yine hiç sevmediğim halde elimde naylon torbalar ve torbalarda kitaplar... Aklımda hala sorular ve acaba ne kaçırıyorum duygusu. Açılışta bir mezat vardı, acaba başka mezatlar da olur mu? Sohbet toplantıları yapılacak mı? Nedret İşli gibi işin duayeninin yanı sıra Turgut Çeviker gibi mizah tarihçilerini, hatta bazı sahafların ne kadar zorluk çektiklerini, bu kitapları, efemeraları, gravürleri, plakları nereden bulduklarını dinleyebilecek miyiz? Zamanında ne emekle yazılan bir kitabın, şimdi nasıl 'bir lira'dan satıldığını, zamanın neyi değiştirip, neyi dönüştürdüğünü bize sorgulatacak sohbetler de olsa keşke...
Sahaf festivalleri, yeni okuyucularla buluşmak için iyi bir fırsat. Festivale katılan sahafların ellerindeki değerli eserleri de buraya getirmeleri, kıymet verdikleri ürünleri de sergilemeleri gerekir. Sahaflık eline ne geçerse onu satmak değildir. Yakınlarda okuduğum bir yazıda, “Sahaf kitapseveri, kitapsever de sahafı tanır," deniyordu. Her şeyin giderek birbirine benzediği bu zamanlarda, ilerde “kindle” sahafı nasıl olur diye düşünmeden edemiyor insan. Her neyse Beyoğlu Belediyesi 8 yıldır bu festivali geliştirip büyüterek önemli bir iş yaptı. 7 Ekim'e kadar vakit var. Mutlaka gidin, gezin. Bütçenize uygun bir kitap alın.
Sahaf gezmenin püf noktaları
* Önce muhakkak aklınızda bir bütçe ayırın. Hızlı bir tur atın. Gördüğünüz ve beğendiğiniz kitapları hemen almayıp, diğer sahaflara da sorarak fiyatı kontrol edebilirsiniz. Tabii geri geldiğinizde o kitabın satılmış olma ihtimali de büyük… Sakın kitabın fiyatını Nadir Kitap'tan kontrol edip "Ama internette daha ucuz,” demeyin. Aradaki fark sizin sahafla yüzyüze sohbetinizin maliyetidir. Bu sohbet sayesinde kimbilir yeni neler öğreneceksiniz. O bilginin parasal karşılığı yoktur.
* Yanınıza bir sırt çantası, not defteri ve kalem alın. Genç kuşaklar bu işi cep telefonu ile fotoğraf çekerek hallediyor.
* Az sohbet bol kitap isterseniz kalabalık olmadan önce sabah erken gidin, çok sohbet az kitap için ise öğleden sonra gitmeniz gerekir. Görmediğiniz bir çok arkadaşınızı bu sayede görmek çok sevindirici olacaktır.
* Beğendiğiniz sahafların kartlarını alın veya adreslerini not edin. Festival sonrasında onları dükkanlarında ziyaret edin. Hem daha rahat ve uzun sohbet edersiniz hem de festivale getiremedikleri kitapları görürsünüz. Kimbilir, belki içlerinden biri sizin hayatınızı değiştirecektir.
* Festival boyunca bulamadıklarınız olursa veya “Kısa sürdü bu festival," derseniz eğer bu cumartesi ve her cumartesi saat 14.00 - 18.00 arası Beyoğlu Sahaflar Çarşısı girişinde Gezegen Sahaf’ın müzayedesine uğramayı unutmayın.