Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Zihnin tiyatrosunda sahne ‘Kıvılcım’ın

Zihnin tiyatrosunda sahne ‘Kıvılcım’ın

Zihnin tiyatrosunda sahne ‘Kıvılcım’ın22 Ocak 2023 - 12:01
“Kıvılcım” podcast dizisinin yazarı Duygu Dalyanoğlu, “Eskiden erkeklerle özdeşleştirilen suç ve şiddet hikâyelerinde kadınların merkezde olduğu örnekler günden güne artıyor” diyor.
Seyhan Akıncı - Kurgu podcast’ler tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de yükselişini sürdürüyor. “Kıvılcım” podcast serisinin yazarı Duygu Dalyanoğlu bu durumu “Dünyada üretilen podcast dizileri artık dijital platformlar için ‘pilot’ işlevi görüyor” sözleriyle açıklıyor. K’nın Sesi’nin sekiz bölümlük podcast dizisi “Kıvılcım” merkezine kadını almasının yanı sıra kadrosuyla da dikkat çekiyor. Dizinin yönetmen koltuğunda Ankara Radyosu’nda pek çok oyun oynamış ve yönetmiş Ayşenil Şamlıoğlu var... Biz de yükselen kurgu podcast dalgasını ve “Kıvılcım”ı yaratıcısı Duygu Dalyanoğlu ile konuştuk.
 
“Kıvılcım” ülkemizdeki kadını merkeze alan ilk polisiye podcast dizisi… Kadınlar neden polisiyede merkezden uzak konumlandırılıyor?
 
Son yıllarda, sayısı hâlen çok olmasa da kurgu podcast dizileri Türkiye’de de üretilir oldu. Ama hem polisiye türünde üretim az hem de kadın karakterlerin merkezde olduğu hikâyeler sınırlı. Eskiden erkeklerle özdeşleştirilen suç ve şiddet hikâyelerinde kadınların merkezde olduğu örnekler günden güne artıyor. Kadınların kurban ya da merkezdeki erkek dedektifin yardımcısı ya da sevgilisi olduğu stereotipler yerini yeni ve özgün karakterlere bırakıyor. Türkiye’de birkaç örnek çıktı son yıllarda. Biz de bu bağlamda kadın karakterlerin hikâyesini merkeze alan bir polisiye dizi yapmak istedik. “Kıvılcım” bir kadın karakterin şüpheli ölümünü merkeze alıyor. Ama kadın karakter sadece ‘kurban’ rolünde değil bu hikâyede. Kıvılcım’ın dosyası ‘intihar’ diye kapatılmasına rağmen adalet arayışına inatla devam eden Canan, bu cinayeti araştıran ve çözen Derya, Nehir ve Leman üçlüsü, olayın açığa çıkmasında bilirkişi raporu ile önemli bir rol oynayan fizik profesörü Uğur gibi kadın karakterler etkin hikâyede.
 
Biraz “Kıvılcım”ın yazım sürecinden bahsedelim… Bir podcast dizisi yazmanın farklı yönleri neler?
 
2021 yazında uluslararası bir crime fiction (suçun kurmacası) yazarlığı eğitimi aldıktan sonra sekiz bölümlük bir senaryo hâlinde “Kıvılcım”ı kaleme aldım. “Kıvılcım”ı kurgularken Türkiye’nin güncelini araştırmaya başladım. Kadın cinayetlerinin uzun yıllardır arttığı hepimizin malumu fakat 2021 yazında şüpheli kadın ölümlerinin ve intiharlarının da arttığı ve birçok dosyanın ‘intihar’ diye kapatıldığını öğrenince bunun üzerinden ilerlemeye karar verdim. Alanda çalışan avukatlarla, adli tıp uzmanları ile, fizik alanından akademisyenlerle görüştüm; feminist yapıların çabaları sonucu adalete kavuşan vakaları inceledim. İkinci olarak bu suçu kimin ya da kimlerin ortaya çıkaracağına karar vermek gerekiyordu. Polisiyeye has gerilim unsurlarını kullanmanın yanı sıra gündelik hayatı temsil etmenin önemini vurgulamak isterim. Farklı mekânların ve üslupların bir arada olduğu dinamik bir yapı kurmaya gayret ettim. Son olarak ses tiyatrosunda belki de herkesin vakıf olmadığı bir kuraldan bahsetmek isterim. İnsan kulağı aynı bölüm içinde en fazla beş-altı farklı sesi ayırt edebiliyor, o nedenle her bölümde en fazla beş ya da altı karakterin diyalog içinde olmasına özen gösterdim. Her bölümde ayrı bir yeni karakter dahil ettim. Bu da hem karakter çeşitliliğini gözetmeme hem de merak unsurunu sıcak tutmama vesile oldu diyebilirim.
 
“Kıvılcım”ın çok zengin bir kadrosu var. Yönetmen olarak da Ayşenil Şamlıoğlu ile çalıştınız. Podcast dizi yönetmenliği için neden böyle bir tercih yaptınız?
 
Ayşenil Şamlıoğlu projenin yönetmeni ve oyuncularından. Şamlıoğlu radyo tiyatrosu dinleyerek büyümüş birisi. Aynı zamanda Ankara Radyosu’nda pek çok oyunda hem oynamış hem de yönetmenlik yapmış. Dolayısıyla sese dönük üretim yapmak konusunda oldukça deneyimli. Provalarda ve stüdyo kayıt sürecinde onun yönlendirmeleri bizim için oldukça öğreticiydi. Ses tiyatrosunda elinizde sadece üç unsur var: Kelimeler, oyuncu vokali ve ses tasarımı… Ayşenil Şamlıoğlu oyuncuların vokali ile bir karakter yaratması konusunda her bir oyuncuyu çok doğru yönlendirdi ve doğru ritmi yakalamak konusunda da kayıtlarda çok iyi bir dinleyiciydi. Post-prodüksiyon sürecinde Beril Sarıaltun’un yarattığı gelişkin ses tasarım dünyasına dönük reji müdahaleleri de hep gerçekliği yakalamak ve hikâyedeki dönüm noktalarını vurgulamak ile ilgiliydi. Onun aktif radyo tiyatrosu yaptığı dönemde ses efektleri canlı olarak kaydedilirmiş hatta birçoğu oyuncular tarafından icra edilirmiş; oradan gelen gelişkin bir kulağı olduğunu da düşünüyorum.
 
Kurgu podcast’ler dinleyen özel bir kitlenin oluştuğunu söyleyebilir misiniz? Ya da bu alan nereye evrilecek?
 
Bu ilginin en büyük sebebi ses tiyatrosu alanının sunduğu özgürleştirici alan bence. Bu form radyo tiyatrosu olarak çıktığı yıllarda kullanılan bir tabir de ‘zihin tiyatrosu’. Ben bu tabiri çok seviyorum ve kurgu podcast’leri çok doğru tanımladığını düşünüyorum çünkü her dinleyici hikâyeyi kendi zihninde görselleştiriyor. Ve bunu yaparken kendi hafızasından ve deneyiminden yola çıkıyor. Üretenler için de benzer şekilde özgürleştirici bir alan. Sinemada ya da tiyatroda sizi zorlayabilecek, deneysel hikâyeleri yaratmanız ve üretmeniz çok daha kolay. Hatta dünyada üretilen podcast dizileri artık dijital platformlar için ‘pilot’ işlevi görüyor. Podcast’ten ekrana ya da tiyatroya yapılacak uyarlamaların Türkiye’de başlamasını bekliyorum bir üretici olarak.
 
Bu söyleşi Milliyet Sanat dergisinin ocak sayısından alıntılanmıştır. Tamamını dergide okuyabilirsiniz.