‘Yeşilçam’ın kötü kadını değilim’
20 Aralık 2021 - 03:12MÜJDE IŞIL
Lale Belkıs “Yeşilçam” ile eşdeğerdir çoğumuz için. Sayısız filmde hemcinslerine kök söktüren, kimseye boyun eğmeyen, kendisinin kabul etmediği tanımla “kötü” karakterleri canlandırdı. Günümüzde mankenden oyuncu olur mu tartışması hala devam ederken o, 1960’larda bunu kolaylıkla ve halkın sevgisiyle başarmıştı. Belkıs’ın oyunculuk kadar usta olduğu bir diğer uğraşı ise resim… Belkıs, 50 yıllık resim serüvenini evinde açtığı “Düşer ve Gerçekler” sergisiyle sanatseverlere sunuyor.
Lale Belkıs, Lale Belkıs’ı nasıl anlatır?
Eyüp doğumluyum. Olgunlaşma Enstitüsü kökenliyim. Mankenliğe orada adım attım. Beni manken olarak beğendiler ama öyle çok güzel bir kız değildim. Ama başka bir türlü bir havam vardı. Çok farklı bir gösterişim vardı. Çocuktum o zaman. 14-15 yaşında okulların yaptığı defilelere çıktım. Manken Lale Belkıs olarak Yeşilçam’a gittim. Benim başladığım dönemde “mankenden şarkıcı olmaz, oyuncu olmaz” deniyordu. Hepsinin ödüllerini aldım. Onur ve Hayat Boyu Başarı Ödülleri’ni aldım. Antalya Film Festivali’nde Altın Portakal aldım. Kendi kendimi yarattım. Üniversite mezunu değilim ama ben çocukluğumdan beri okudum. Hayat benim akademim. Lale Belkıs bir akademi oldu. Tüm toplum da bunu çok güzel algıladı. Toplumdan saygı görmek müthiş bir şey.
Sanat sizin için ne ifade ediyor?
Sanat bence düşünce özgürlüğüdür. Ayrıştırma yapmadan toplumla birlikte olmak ve ürettiklerini sunmaktır.
Evde sergi açmak nasıl bir deneyim?
Ulaşım zorlaşınca ben bir yerlere gitmek istemedim. Trafik herkesin sorunu. Bir de çok masraflı iş resim. Her şeyi kendim yaptığım için gidiş gelişler bana zor geldi. Zamanınız boşa geçiyor. O yüzden sergiyi evimde açtım. Önceki gün Bennu Yıldırımlar geldi. Bazı yazarlar ve sanatçılar geldi. Gelmeyenler de var. Ama zaman ayırmak zor olabiliyor tabii. Hele ki Moda; girsen giremezsin, çıksan çıkamazsın.
Resimde hangi akım ve sanatçılardan etkilendiniz?
Dadaizm. Taşkın şeyler yaparım genelde. Resimlerimi çerçevenin dışına çıkarırım. Resimlerin üzerine küpe, kolye vs. takarım. Toulouse-Lautrec, Picasso, Gauguin ve Renoir’dan etkilenmişimdir. Resimlerimde kadın çok vardır, sahne ve maskeler vardır. 80’lerin sonu, 90’ların başında ilk sergilerim için yaptığım resimlerimde mankenlik beni etkilemiştir. Çünkü o figürleri mankenlikte gördüm. Bir figürden yola çıktığınızda o kadar güzel resimler yaratıyorsunuz ki…
Resimler içinde en yaş almışı, en genci ve en sevdiğiniz hangisi?
En yaş almışı 50 seneyi aşkın, en gençlerini de bu sene yaptım. Yıldız Kenter’in tablosu çok özel. Yıldız Hanım’ı çok severdim. Bu resimler benim arkadaşlarım.
Yeşilçam’ın kötü kadını olarak anılmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeşilçam’ın kötü kadını diyorlar. Ben bunu kabul etmiyorum. Ben kötülük yapmadım ki. Ben dik duran, eşine sahip çıkan kadını oynadım. Ne kimseyi öldürdüm ne de bir şey yaptım. Birisi geliyor, benim eşimi ya da sevgilimi elimden alıyor. Benim yuvam yıkılıyor, ben kötü durumu düşüyorum ama o karakter iyi oluyor, ben kötü oluyorum. Ben bunu anlayamıyorum. Kötü bir rol getirsinler, oynarım ama benim oynadıklarımda ben kötü kadın değildim. Ama bu yakıştırmalar bana çok şey kazandırdı. Kendime güvenimi sağladı. Ben hiç eğilmedim.
Artık kötü karakterler daha değerli ve mazur görülüyor sinemada.
Artık yeni yaklaşımlar var. Kötü adam, kötü kadın demek magazinsel olaylar gibi geliyor bana. Gerçek hayatta karşılığı olmuyor.
Yeni projeleriniz var mı?
Yine evimde Yeşilçam’da giydiğim kostümleri sergileyeceğim. Yeni kitaplarım ve dizi projem var.
Emeğe saygı bitti
Geçmişten bugüne baktığınızda sizi en çok neler üzüyor?
Hükümetler bana hiç Onur Ödülü vermedi. Bana ödülleri halk verdi. O kadar film yaptım, filmlerden bir kuruş almadım. O kadar şarkı yaptım, tek bir kuruş almadım. Ekmeğe, emeğe, kadına saygı bitti, sevgiye saygı bitti. Saygı kalmadı. Niye bunları kaybettik? Çok üzülüyorum.