Tüm yönleriyle Barok dönem...
06 Şubat 2018 - 05:02İhsan Dindar - Milliyet Sanat
Yüzyıllar boyunca doğrudan en çok ilişki içinde olduğumuz Batı dünyası hakkında Türkiye’de yeterli derecede çalışma yapıldığını söylemek fazlaca iyimser bir tavır olur. Avrupa-Türkiye arasındaki siyasi ilişkileri kronolojik bağlamda irdeleyen çalışmaların sayısı son yıllarda çevirilerin de katkısıyla belli bir noktaya gelse de yeterli olarak görülmemelidir. Bir örnek verecek olursak Türkiye-İngiltere veya Türkiye-Hollanda ilişkilerine geniş bir tarih perspektifiyle değinen akademik çalışmaların sayısı, bu ülkelerle aramızdaki ilişkilerin tarihçesine layık olamayacak kadar az. Benzeri bir durum Avrupa tarihi ve kültürünün bir parçası olan sanat için de geçerli.
Ansiklopedik birkaç çalışma dışında Avrupa sanatının önemli merhaleleri olan Romanesk, Gotik, Rönesans, Barok ve Romantik dönemlere ait eser sayısı ne yazık ki istenilen düzeyde değil. Rönesans ile Aydınlanma Çağı arasında evreye denk gelen Barok Dönem, Avrupa Sanatı’nın en görkemli devirlerinden biridir. Resim, müzik ve heykel alanında Avrupa’nın pek çok ülkesinde ortaya çıkan eserler, günümüz dünyasının insanını da etkilemeye devam etmektedir.
Reform’a karşı bir propaganda hareketi…
Barok Sanatı, Almanya’dan başlayıp kıtanın pek çok yerine yayılan ve Reform olarak adlandırılan harekete karşı özellikle Katolik ülkelerde ortaya çıkan Barok Sanat, mimariden resme, müzikten heykele pek çok alanda etkisini göstermiştir. Portekizcede “düzensiz inci” anlamına gelen barroco kelimesinden türeyen Barok, Caravaggio, Bernini, Maderno, Ribera, Rembrandt, Frans Hals, Jacob von Ruisdael, Rubens, Vermeer, Pieter van Laer, Velazquez, Claude Lorrain ve Nicolas Poussin gibi isimlerin önemli eserler ortaya çıkardığı bir dönem oldu.
17. yüzyıla damgasını vuran Barok’un resim ve heykel sanatları üzerine etkisini ele alan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan profesör Nilüfer Öndin’in çalışması oldukça kapsamlı bir çalışma olma özelliği taşıyor. 452 sayfalık bu eserin güzel yönlerinden biri de renkli resimlerin kullanılması oldu. Zira bir türlü anlam veremediğim bir şekilde bazı resim kitaplarında tablolar siyah beyaz basılarak tüm anlamını yitiriyor.
Özellikle Barok dönemde ışık ve gölgelerin ön planda olduğunu düşünecek olursak bu tercihin kitabı özel kılan ayrıntılardan biri olduğunu belirtmekte fayda var. Bir yayıncı için bu durum, maliyeti arttıran bir şey olsa da söz konusu resimle ilgili bir kitap olunca bir zaruret olarak ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin önemli sanat tarihçilerinden Zeynep İnankur’a ithaf edilen kitapta İtalya, Hollanda, Belçika, Fransa ve İspanya’da Barok sanatının gelişimi çok yönlü olarak ele alınıyor. Heykel ve resim sanatını bu sayılan ülkeler özelinde ayrı ayrı ele alan kitap, hem öğrencilere hem de konuyla ilgilenen herkese kaynaklık edecek türde bir eser olmayı başarıyor.