Tove’yi neden çok sevdim?
Bu yıl kitapları dünya çapında 60 dile çevrilen Finlandiyalı yazar, ressam ve karikatürist Tove Jannson'un yazdığı Mumi kitapları serisinin ilki olan “Mumiler ve Büyük Sel Baskını”nın 80. yılı kutlanıyor. Kutlamalar kapsamında Jansson’un orijinal eserlerinden oluşan “Tove Jansson, Mumilerin Yaratıcısı ve Sanatçı: Yazarlığına ve Sanatına Dair Bir Sergi” 28 Nisan’da Aynalı Geçit’te ziyarete açılacak. Tove Jannson’a ve kitaplarına yakından baktık.
Sevtap Karadayı
Tove’nin yazılarındaki gücün nereden geldiğini düşündüğümde onun her kelimesine yüreğiyle inandığı bir duygu yoğunluğuyla yazdığını hissediyordum. Sadece çocuklar için yazmamış. Mumi Vadisi karakterleri çizimlerine baktığınızda çok çocuksu gelebilir ama hikâyelerin diline sığındığınızda öğrenecek, hatırlayacak, sizi teselli edecek o kadar çok şey bulursunuz ki…
Adını telaffuz edemediğim zaman bile, kelimelerinden ve resimlerinden ruhunu hissederek etkilendiğim Tove’yi çok sevdim. Kitaplarını okuyup kendisi hakkında biraz araştırınca onun hem neşeli yaratıcılığını hem de tuhaf taraflarıyla güçlü bir kadın olduğunu hissettim. Küçükken heykeltraş olan babasının atölyesinde alçı tozlarının içinde, heykellerin arasında ve hem illüstratör hem de grafik tasarımcı olan annesinin çizimlerinin etkisine kapılarak büyümüş. Annesi o dönemde ileri görüşlü, açık fikirli, bağımsız ve güçlü bir kadın hakları savunucusu. Böyle sanatçı bir anne ve babayla dünyaya zengin bir hayal gücüyle bakmayı erken yaşta öğrenmesine şaşırmamak gerek.
Tove Jannson
14 yaşındayken annesine çizimlerinde yardım edeceği günleri iple çeken Tove’nin bu hayali, illüstrasyonlarının bir kısmının yayınlanmasıyla gerçekleşmiş. 15 yaşında ilk çizgi romanı bir çocuk dergisinde yayımlanmış. Karikatürlerini altı panelli bant şeklinde çizmiş. Her panelin altına üç satırlık şiir yazmış ve konuşma baloncukları çizmiş. Uzun yıllar bu panel tarzıyla çalışmış. Bu şiirsel dili hikâyelerinde de çok belirgin. (1)
Özellikle Finlandiya’da çıkarılan bir hiciv dergisi olan Garm’da (2) çizdiği karikatürler 2. Dünya Savaşı öncesi onun ne kadar cüretkar, açık sözlü, savaşa, baskıcı rejimlere karşı muhalif duruşunu gösteriyor. İlk Mumi karakterleri de bu dergide ortaya çıkmış. Bu karakterler sevilince, Mumiler aracılığıyla eleştirilerini anlatan bant karikatürleri yapmış. 2001 yılında vefatından sonra bulunan kırka yakın Mumi karikatürü onun karikatür sanatındaki gelişimini gösteren unsurlar içermesi bakımından da önemli.
Resimleri, karikatürleri, şiirleri, kartpostal çizimleri, hikâyeleri pek çok ülkede basılmış olan Tove çok farklı çalışmalar yapmış. Sahne tasarımları, dekorlar, kostümler bile tasarlamış. O kadar sevilmiş ki dünyanın pek çok ülkesinden oyunlar, operalar, şarkılar ve televizyon dizileri birbirini takip etmiş.
Binlerce çocuktan mektup alıp her birini gönderenin ilgi alanlarına göre yanıtlamış. Ne muhteşem değil mi?
Denizi ve deniz kenarında vakit geçirmeyi sevdiği için çok sevdim Tove’yi
Tove’nin yaşamında deniz ve adanın yerinin çok önemli olduğunu biliyorum. Arkadaşına yazdığı bir mektupta yaşamayı hayal ettiği Kumbli Adası’ndan bahsetmiş. Vahşi kayalıklara, rüzgârlarla eğilip bükülmüş çalılıklara ve iki küçük deniz fenerine sahip olan adada fırtına ve dalgaların seslerini dinlemek onun için çok büyüleyiciymiş. Kendini adeta gerçek olmayan bir yerde ya da bir rüyada hissetmiş. Ben de fırtına seslerini, dalgaların ve rüzgârın kayalara vuran sesini mütemadiyen dinleyebilirim. Tove ile birlikte dinleyebilirdim.
“Baba ve Deniz”, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Genç, 2022.
Bu ada anlatımını “Baba ve Deniz” (3) kitabında yaşadım adeta. Mumi Baba kendini lüzumsuz hissedip ne yapacağını bilmediği günler yaşarken ve kendini görünmez gibi hissederken vadiden uzaktaki bir adaya gözünü diker. Babanın bu kararına May sivri dilini sakınmaz. Ada o kadar küçüktür ki epeyce yorucu geçen taşınma işinden sonra bir sinek kakası kadar küçük bir adayla karşılaşacaklarını söyler. Mumiş adaya gitmenin büyük bir oyun olduğunu söyler. Mumi Anne ise kabul etmiş gözükür, şakaya gelmeyen çok büyük bir maceraya atıldıklarını söyler. Adaya zorluklarla dolu bir deniz yolculuğu yaparak giderler. Adadaki deniz fenerine taşınırlar. Mumi Baba adaya gelme konusunda aileyi zorlamıştır aslında. Adanın yaşam koşulları zordur. Mumi Baba bütün gün bilim insanı gibi çalışır. Araştırma yapar, deniz akıntılarını izler, gölün derinliğini ölçmeye çalışır, notlar alır.
Mumiş adayı hissetmeye çalışır, rüzgârı ve dalgaları dinler. Adanın onları kolayca kabul etmeyeceğini düşünür. Anne bütün gücüyle ve neşesiyle adada bir sebze bahçesi ve ağaçlar hayal ederek çabalar. Günlerce yağmur yağar, yağmurlar ve fırtınalar dindikten sonra hazırladığı bahçenin tarumar olduğunu görür. Kayalardan yaptıkları dalgakıran taşları yuvarlanıp gider. Denemişlerdir her şeyi güçle ve azimle. En sonunda Mumi Anne beni derinden etkileyen şu cümleyi söyler: “Belki bu adada fazla değişiklik yapılamaz. Her şeyi olduğu gibi kabul edeceğiz.”
“Baba ve Deniz”, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Genç, 2022.
Adadaki yaşam aynı zamanda karakterlerin dönüşüm sürecini de anlatıyor bence. Mumiş yalnızlıktan hoşlanmaya başlar ve bir süre sonra kendine çalılardan ev yapar ve burada yaşar. May dışarda uyur. Mumi Anne ise yalnızlığını, huzursuzluğunu, vadisine olan özlemini deniz fenerinin duvarlarına resim yaparak, çiçeklerle renklendirerek ve aralarına kendi resimlerini de yaparak gidermeye çalışır. Korktuğu ve yalnızlık duygusuyla bu ıssız adayı terk etmek istediği bir an çizdiği elma ağacına sarılır. Gözlerini kapar ve adeta bahçesine girer.
Zamanla adayı dinleyerek adaya göre şekil alırlar. Adayı tanıyarak ve kabul ederek keşfederek yaşarlar. Anne bu kabullenişten sonra “kule” dediği yere “ev” demeye başlar: “Haydi şimdi eve gidip çay içelim!” Ne güzeldir birlikte çay içmeleri, yemek yemeleri. Ben de aralarına sevgiyle katılırım adeta.
Kitaplarındaki karakterleri tanıdıkça sevdim Tove’yi
Kitaplarındaki derinlikli karakterler her birimizin kendinden bir parça bulacağı karakterler. Tove kitaplarında bu karakterleri tanıtırken kişiliklerini ve hayatla nasıl başa çıktıklarını gözümüze sokmadan anlatıyor. Onun her sorunu çözen, her yaratığı olduğu gibi kabul eden, şefkatle kucaklayan Mumi Anne karakteri, saldırgan ama neşeli Minik May; maceracı Mumi Baba, özgürlüğü çağrıştıran, belli zamanlarda nereye gittiği bilinmeyen aylar sonra tekrar eve dönen Mumrik, incecik ve sürekli endişeli Filijonklar, konuşmadan anlaşan ve sürekli seyahat eden Hatifnatlar, korkunç görüntülü devasa boyutta olan fakat yapayalnız ve hüzünlü Garko gibi pek çok karakter adeta insanların geniş bir “karakter haritasını” verir.
“Künüf’ü Kim Teselli Edecek?”, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2018.
“Künüf’ü Kim Teselli Edecek?” (4) kitabında o muhteşem görsellerin içinde kaybolurken bizi “teselli etme”nin etkili dünyasına çağırır Tove. Derin bir yalnızlık içinde yaşayan, herkesten kaçan, arkadaşı olmayan, çekingen, hep kederli, kimse tarafından fark edilmeyen, kendini göstermeye cesareti olmayan Künüf. Hayat bu kadar güzelken neden kederli olduğunu bilmeyen Künüf. Bir gün deniz kenarında oturmuş düşünürken içinde mektup olan bir şişe bulur. Kendisi teselliye ihtiyaç duyarken birden teselli etmesi gereken bir kız yazmıştır bu mektubu. Künüf birden cesaretlenir. Onu bulma yolculuğuna çıkar. Bu yolculuk boyunca daha önce karşılaştığında onu görmeyenler onun farkına varırlar. Bir an önce ulaşmazsa, mektup sahibini kim teselli edecektir? Yolculuğu boyunca karşısına hep korktuğu şeyler çıkar. Karanlık, dalgalı sular, böcekler, dağlarda yankılanan Garko’nun çığlıkları…Hiçbiri ona engel olamaz. Künüf artık eski Künüf değildir. Cesaretle her korktuğu karşılaşmanın üstesinden gelir. En sonunda mektup sahibi olan Sukruf’u bulur. Sukruf ona fısıldar: “Geride kalan korkunç şeyleri unut, sadece iyi şeyleri aklında tut.”
Ne güzel sözler. Birbirini teselli etmek korkuya engel olan bir duygu değil mi?
Mumi ailesinin yaşadığı eve yüklediği anlam için sevdim Tove’yi
Mumi ailesinin yaşadığı ev çok değerlidir. Evi paylaşan bireylerin her biri kendi macerasını yaşar. Her türlü ziyaretçinin her zaman hoş karşılandığı, değerli olduğunu hissettiği, ne olursa olsun kabul gördüğü, sevgi ve şefkatle sarılıp sarmalandığı bir yerdir bu ev. Bu ailenin bir parçası olmak için Mumi olmanıza gerek yoktur. Farklı bir tür de olabilirsiniz. Sığınacak bir yer arıyorsanız, hayatta yolunuzu bulmakta zorlanıyorsanız bu evin kapısı size her zaman açıktır. Bu ailede Mumrik gibi kurallara uymayan, sadece piposu, mızıkası ve çadırıyla nereye gittiği belli olmayan ama her yaz mutlaka Mumi evine dönen bir ziyaretçiye de yer var. Her sonbahar gittiğine üzülürler ama gitmesi gerektiğini bilirler. Tove, bu dokunaklı durumu öyle olumlu anlatıyor ki bu farklılıkların aslında onları ne kadar çok zenginleştirdiğini hissediyorum.
“Görünmez Çocuk”, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2022
Bu kapsayıcılığı, her türlü ziyaretçinin hoş karşılandığı, değerli olduğunuzu hissettiğiniz duyguları “Görünmez Çocuk” (5) hikâyesinde buldum:
Mumi ailesi masanın etrafında mantar ayıklarken arkadaşları olan Dostuki yanında Ninni ile gelir. Ninni’yi kimse göremez. Bir açıklama beklerler arkadaşlarından: “Çok korkutulanların görünmez olduklarını bilirsiniz. Ninni de çok korkutulmuş. Hiç kızmayan ama alaycı bir ses tonuyla konuşan teyzesi tarafından büyütülmüş ve boynuna bir çan bağlanmış.” diye açıklar ve Ninni’yi ailenin sıcak yuvasına güvenle bırakır. Aile uzun bir süre sadece çanı görür. Mumi Anne Ninni’nin bir süre görünmez olmak istediğini hisseder ve çözüm bulana kadar onu rahat bırakmak gerektiğini söyler. Herkes annenin dediği gibi yapar. Ninni yavaş yavaş görünmez haliyle evin gündelik işlerine yardımcı olur. Kahve fincanları havalanır, yalnız bir yolculuk yapar, yıkanır ve dolaba konur. Ninni her işi büyük bir titizlikle yapar. Mumi Anne bir taraftan da çareler aramaya koyulur. İlaçlar hazırlar. Zaman geçtikçe çan sesinin yanı sıra minicik patiler belirmeye başlar. Mumi Anne Ninni’ye kırmızı bir elbise ve saç kurdelesi diker. Ertesi gün elbiseyi giyerek merdivenlerden inen Ninni’nin sesi de duyulur: “Teşekkür ederim.”
"Görünmez Çocuk”, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2022
Ninni’yi acele etmeden, yavaş yavaş, kendi haline bırakarak ama hep güven vererek desteklerler ve ellerinden gelen sevgiyi, desteği gösterirler. Mumi Anne’nin şefkati ise bambaşkadır. Ninni annenin peşinden ayrılmamaktadır. Mumi Anne hazırladığı ilaç tedavilerine devam eder ama sonuç alamayınca işleri oluruna bırakır ve bir süre sonra Ninni’nin çok şaşırtıcı bir sonla sesinin ve görüntüsünün geldiğini okuruz ve biz de görünür oluruz.
İçimi sımsıcak ısıtan, hüzünlendiren, keyifle okuduğum, yer yer güldüğüm ne güzel bir hikâyedir.
Savaşın verdiği hasarı anlatırken felaketlerin içinde bile minik mutluluklarla ve sevgi bağıyla yaşama baktığı için sevdim Tove’yi.
Milyonlarca insanın yerinden yurdundan edildiği 1945 yılında Tove’nin yazdığı ilk kitabı “Mumiler ve Büyük Sel Baskını” (6) felaketlerle ilgili bir hikâye. Bu yıl 80. yılı kutlanan bu muhteşem hikâyede ormanda Mumi Baba’yı arama yolculuğunda olan Mumi Anne ve Mumiş pek çok tehlike atlatırlar. Karşılarına onlara yardımcı olan yaratıklar çıktığı kadar onları zor duruma düşüren olaylar ve durumlar da yaşanır. Aileye dışardan yeni üyeler katılır. Sonunda Mumi Baba’yı bulurlar. Baba elleriyle yaptığı evin sel suları altında kaldığını düşünerek derin bir keder içindedir. Sel suları çekildikten sonra yürüyüşlerine devam ederek çok güzel bir vadiye ulaşırlar. Vadide çayırların ortasında bir Mumi Evi vardır. Baba evi görünce çok sevinir. Sevinçle kucaklaşırlar. Mumi Evi sel suları nedeniyle dağların ortasında bir vadiye sürüklenmiştir. Bunca felaket savaşın dehşetini anlatır adeta. Her şey dağılmış ve karışmışken yetenekleri ve sevgileri onları birbirine bağlar. Tove savaşın kasvetini bu şekilde uzaklaştırmak istemiş bence.
“Mumiler ve Büyük Sel Baskını”, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2018
Tove’nin yazılarındaki gücün nereden geldiğini düşündüğümde onun her kelimesine yüreğiyle inandığı bir duygu yoğunluğuyla yazdığını hissediyordum. Sadece çocuklar için yazmamış. Mumi Vadisi karakterleri çizimlerine baktığınızda çok çocuksu gelebilir ama hikâyelerin diline sığındığınızda öğrenecek, hatırlayacak, sizi teselli edecek o kadar çok şey bulursunuz ki…
Kitapları altmış dile çevrilen Tove kendi yaşamını yaşadığı coğrafyayla bütünleştirerek, karakterlerini ince ince işleyerek olağanüstü bir düş gücüyle yazmış. Çok ağır yaşanan koşulları, savaş, yalnızlık, doğanın zorlu gücü, göç, mültecilik gibi en dramatik ve zor işlenen konuları minik sevimli karakterlerinin arkasına koyarak sade ve her yaşın anlayabileceği bir dille yazmış. Bu büyüleyici bir güç işte!
Savaş yıllarında doğmuş, savaşın getirdiği bütün karmaşa ve sıkışmışlığı yaşamış ve etrafındaki her şey korkunç olmasına rağmen, dehşeti mizahla anlatmış ve mizah yeteneğini korumuş, savaşın yarattığı tahribatı cesaretle çizgileriyle ve hikâyeleriyle anlatmış.
Kısacık cümlelerinde pek çok şeyi özetlediği için sevdim Tove’yi…
Yorulmayın,
İlginizi asla kaybetmeyin,
Asla kayıtsız kalmayın,
Asla merakınızı kaybetmeyin,
Ölmenize izin vermeyin.
Ne kadar basit, değil mi?
(1) https://tovejansson.com
(2) https://web.archive.org/web/20210504105241/https://www.moomin.com/en/blog/tove-janssons-work-at-satire-magazine-garm/
(3) Baba ve Deniz, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Genç, 2022.
(4) Künüf’ü Kim Teselli Edecek?, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2018.
(5) Görünmez Çocuk, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2022.
(6) Mumiler ve Büyük Sel Baskını, Tove Jansson, çev. Ali Arda, Dinozor Çocuk, 2018.
