Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » ‘Tiyatro yapan herkes kahraman’

‘Tiyatro yapan herkes kahraman’

‘Tiyatro yapan herkes kahraman’01 Mayıs 2022 - 09:05
Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Yeşim Özsoy, “Özel ve bağımsız tiyatroların yan yana durduğu, kendi problemlerini güç birliğiyle çözdüğü bir alan yaratmaya çalışıyoruz. Pandemiyle örgütlenme pratiği gelişmeye başladı” diyor

Seyhan Akıncı

 

Perdeler bir süre için kapandığında hayatın neye benzediğini hepimiz gördük. Gördüğümüz şey pek hayata benzemiyordu. Sesli tiyatrodan kaydedilmiş oyunları izlemeye bulduğumuz çözümlerse yetersiz kaldı. Pandeminin sonunun görünmesiyle maskeler indi ama pandemi tiyatroda maskeyi çok önce indirmişti. Yaşanan pek çok sorunu gün yüzüne çıkartan pandemi dayanışmayı da çoğaltan bir artı bıraktı hayatımızda. 2018’de 13 özel tiyatronun bir araya gelmesiyle ortaya çıkan Tiyatro Kooperatifi, Haziran 2019’da resmen kuruldu. Bugün 70 tiyatroyu şemsiyesi altında bulunduran kooperatifin yakın zamanda başkanlığına seçilen Yeşim Özsoy ile özel tiyatroların yaşadığı sorunları ve çalışmalarını konuştuk. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde tiyatrodaki emekleri hep perde arkasında kalanlara sözü verdik. Yaşasın dayanışma! 

 

Tiyatro Kooperatifi üçüncü yaşına yaklaşıyor. Bu üç yıllık süreçte neler deneyimlediniz?

 

Tiyatro Kooperatifi, sosyal bir kooperatif. Özel tiyatrolar için bir yarar oluşturmaya çalışıyoruz. Ekonomik, hukuki, mevzuatla ilgili çalışmalar yapmak üzere bir araya geldik. Tek başınıza mücadele etmekle ancak bir yere kadar varabiliyorsunuz. Bizim örgütlenmemiz, bir araya gelmemiz ve çözüm üretmemiz gerekiyor. Tiyatro Kooperatifi bunu sağlıyor. Özel ve bağımsız tiyatroların yan yana durduğu, kendi problemlerini güç birliğiyle çözdüğü bir alan yaratmaya çalışıyoruz. Demokratik ve eşit şekilde yan yana durmak şart burada. Çok büyük tiyatrolar da ortağımız sahnesi olmayanlar da. Hepsine eşit durmak kooperatifin temel kuralı. En temel problemimiz tacir olma durumu. (Herhangi bir ticari kurum gibi değerlendirilme) Özel tiyatroların birçoğu bilet geliriyle ayakta durmaya çalışıyor. Pandemide her şey durunca tiyatroları ayakta tutan bilet geliri de ortadan kalktı ve en büyük darbeyi sahne sanatları aldı. Özel tiyatroların ayaklarının altındaki halı çekilmiş gibi oldu. Bu da insanlara “Ne yapacağız?” sorusunu sordurdu. Pandemiden evvel 34 tiyatroyduk, 70 olduk. Pandemiyle örgütlenme pratiği gelişmeye başladı. 

 

Tiyatro Kooperatifi olarak özel tiyatroların yaşaması için yapılması gereken en öncelikli beş maddeyi nasıl sıralarsınız?

 

Sorunlar dizboyu... Ekonomik sorundan başlıyoruz, hukuki tanıma kadar... İçerikle ilgili şeylere gelemiyoruz bile. En temelinde mevcut mevzuatta tacir olarak sayılıyor olmamız var. Oysa kamusal bir faaliyette bulunuyoruz. Ve bu faaliyetlere özgü bir mevzuat oluşması gerekiyor. Bunun için bir savunuculuk çalışması yürütüyoruz. Düzenli olarak da bu önerileri bakanlığa iletiyoruz. En temel sorunumuz bu. Bu vergilerden, bireysel bağışlarla tiyatroların ayakta kalmasına kadar geniş bir alanı etkiliyor. Biz İstanbul tiyatrolarını temsil ediyoruz. Kooperatifin genişlemesi için Mozaik Fonu desteğiyle Anadolu’da altı farklı bölgede tiyatro kooperatiflerinin oluşmasını sağladık. Kooperatif Birliği oluşmasını hedefliyoruz ki temsiliyetimiz yükselsin. Sahneli tiyatrolarımızın ihtimamla değerlendirilmesini savunmalıyız. Çünkü sahnesiz tiyatrolar, ancak sahneli tiyatrolar oldukça var olabilir. İklim kriziyle karşı karşıyayız, tiyatroların çevreye daha uyumlu hâle gelmesi, tiyatroların engelli tiyatro izleyicisine erişimle ilgili sıkıntıları, bilet fiyatlarının daha adil olması, haksız rekabetin ortadan kalkması, özel sektörün nicelik üzerinden sağladığı desteğin nitelik gözeterek yapması gibi pek çok başlık var. 

 

Pandemi geri çekilirken yarattığı tahribat bizi nasıl bir tabloyla karşı karşıya bırakıyor?

 

Pandemide tüm bir sene sadece 500 liralık bilet satan tiyatrolarımız oldu. Mümkün değildi o tiyatroların ayakta durması. 26 sahnemiz vardı 20’ye indi. Olanlar da ayakta durmakta zorlanıyor. Sahne çok önemli bir konu. Sahnesi olmayan tiyatroların yaşayabilmesi için başka alanlara yöneldi bir sürü insan. Çok az bütçeyle tiyatro yapmaya çalışan tiyatrolarla ticari bir denkleme oturmaya çalışan tiyatrolar arasında çok büyük bir uçurum oluşmaya başladı. Umut yok mu? Özel tiyatro yapan herkes bence gerçekten kahraman deliler. Kimse vazgeçmiyor. Sonuna kadar savaş ve dayanma üzerine büyük bir mücadele sergiliyor bütün tiyatrolar. Seyirci şu anda hiçbir zaman olmadığı kadar çok kucaklıyor tiyatroyu. Bu da çok iyi hissettiriyor. 

 

Söz perdenin ardındakilerde

 

İlayda Erdinç (Reji ve Yapım Asistanı): “Çözüm aradığımız bir platform umuyorum”

 

Çalıştığım ekiplerde, yaptığım işe karşı hep hassasiyetle ve özenle karşılaşmama rağmen, ben de diğer sahne arkası çalışanları gibi bazı olumsuz durumlara şahit oluyoruz. Bu durumlar hepimizi teknik ve psikolojik açıdan zorluyor, yıpratıyor. Çalışma saatlerinin uzun olması, gerekli tedbirlerin alınmaması, ücretlerin düşük olması yaşadığımız zorlukların başında geliyor. Pandeminin hayatımıza girişi ve sektörün bu durumdan etkilenmesiyle bir süre işsiz kaldığımız gibi sonrasında maskeyle uzun saatler çalışmak karşılaştığımız zorluklara zorluk kattı. Bu sebeple, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde sahne arkasında çalışanlar olarak daha iyi şartlara sahip olduğumu ve herkesin emeğinin karşılığını aldığı günlerin, kendimizi ve sorunlarımızı ifade ettiğimiz, birlikte çözüm aradığımız bir platformumuzun olmasını umuyorum. 

 

Uğur Aksu (Işık Tasarımcısı ve Operatörü): “Talebim tiyatro emekçilerinin söz sahibi olması”

 

Severek yaptığımız bu iş bazı teknik yetersizliklerden dolayı külfete dönüşebiliyor. Mesela çalışma saatlerinin belli olmaması, sahnelerde iş güvenliğinin yeterli olmaması, teknik anlamda sahnelerin zayıf olması, düşük yevmiyeler gibi belli başlı sıkıntılar yaşıyoruz. Bu sıkıntıların çözümü tüm tiyatro emekçilerinin birlikte hareket etmesiyle çözülebilir. Bu 1 Mayıs’tan talebim, tiyatro emekçilerinin söz sahibi olabileceği ve herkesi kapsayacak bir meslek örgütünün kurulması. Diğer bir talebim de sahne arkasındaki emekçilerin görünmeyen emeklerinin artık görünür olması. Yaşasın 1 Mayıs ve Birlikte Mücadelemiz. 

 

Cenk Sökmen (Ses Operatörü): “İyi ki tiyatro var, diyorum”

 

Ses operatörü olarak kendimi oyunun bir parçası olarak görüyorum. Sanırım bütün arkadaşlarım da aynı fikirdedir. Çünkü tiyatro oyunu sahnedeyken sizin ses operatörü olarak o oyuna dahil olmanız gerekiyor. Oyuncularla, seslerle, ışıklarla birleşmeniz gerekiyor. Tiyatroda yönetmeninden asistanına kadar herkesin inanılmaz bir emeği var. Ve maalesef ülkemizde işçiye, emekçiye, tiyatroya daha pek çok şeye verilmeyen bu değer içinde emeğimizin karşılığını ne yazık ki alamıyoruz. Tüm bunların dışında sahnelediğimiz her oyunu adeta yaşıyoruz. Seyircimizin gözündeki hüznü ve mutluluğu görmek bize “Başardık” hissini veriyor. O alkışların arasında her oyun sonrasında “İyi ki tiyatro var” diyorum ve her 1 Mayıs’ta Nâzım Hikmet’in “Çocuklar inanın, inanın çocuklar güzel günler göreceğiz, güneşli günler” dediği aklıma geliyor. Umarım bütün kardeşlerimle motorları maviliklere süreceğimiz nice 1 Mayıslar kutlarız. İşçi ve emekçi bayramımız kutlu olsun.