Taksim’de 'Aşırı-Olumlu-Manzaralar'
2006’da Taksim’de Bedri Baykam’ın kurduğu alternatif sanat adresi Piramid Sanat Merkezi’nde izlenen “Aşırı – Olumlu – Manzaralar” sergisi, dünya ve Türkiye’nin dört yanından genç isimlerin kamuoyu ile buluştuğu alternatif bir iletişim adresi oldu. Elif Baş ile Su Aktan küratörlüğündeki sergi, video sanat, heykel, resim ve yerleştirme gibi çok sayıda tekniği, duvarların içi ve dışından duyulan tüm soru işaretlerine verilen bonkör ve özgün yanıtlarla kaynaştırdı.
EVRİM ALTUĞ
evrimaltug@gmail.com
İstanbul Taksim’de Bedri Baykam tarafından 2006’da kurulmuş Piramid Sanat Merkezi’nde Şubat sonu itibariyle izlenen “Aşırı - Olumlu - Manzaralar” sergisi, yerini birkaç gün içinde başka bir etkinliğe bırakıyor. Ancak 6 Nisan’da bitecek bu rutin takvim sergiye verilen küratoryel, estetik emeğin üzerinin de takvim gibi hızlı bir unutkanlıkla silinmesini meşrulaştırmıyor.
En üst katında Baykam’ın atölyesine yer veren, giriş katındaki Cafe 57 ile ilgi çeken merkezin birinci kat ana galerisinde 27 Şubat’tan bu yana gezilen “Aşırı - Olumlu - Manzaralar” sergisi, Su Aktan ve Elif Baş’ın ortak küratörlüğü ile sanatçılar (soyadı sırasına göre) Nic Courdy, Aslı Işıksal, Cüneyt Özalp ve Pamir Yıldıran’ın eserlerini bir araya getiriyor.
Serginin en bariz artı değeri, ortak küratörleri Aktan ve Baş’ın sezgi ve emeğiyle bir araya taşınan bu yerli yabancı dört imzanın, üstlendikleri heykel, yerleştirme, resim ve video sanatı gibi yaratıcı unsurlar aracılığıyla, dünya ve Türkiye’nin bir süredir hızla dönüşen gündem ve sosyal yapısının hem aşırı hem de olumlu, bir bakıma sınır uçlarda dolaşan tekinsiz imge ve duygu mimarisine gösterdikleri duyarlı, hızlı ve alternatif tavır şeklinde kayıtlara geçiyor. Bilindiği gibi Piramid Sanat da açıldığı günden beri ortaya koyduğu bu esnek, çoğulcu, demokratik tavrıyla da Türkiye’deki kurumsal sergi alanları ile özel galeri, müze ve kültür merkezlerinin ziyaretçiyi alıştırdığı rutin iklimi, tek yıldızcılığı veya öngörülebilirlik düzeyini tartışır, organik bir samimiyet üretiyor. Bu da akla New York’taki Broadway sahnesi ardında hizmet veren ‘Off-Broadway’ sahnelerinde esen o çekici, o yabanıl rüzgârı getiriyor.
Sergide eserleriyle kayda geçen 1990 doğumlu, Filistin asıllı ABD’li genç sanatçı Courdy, kabaca 2015-2019 aralıklı beş ayrı video sanatı çalışmasında, alt ve üst kültür göstergelerini, değerli ve değersiz olanı elektronik hemzeminlerde hareketli birer kilim gibi dokuma yoluna gidiyor. Sanatçının “Contextual Innuendos” veya “Mirror Mirror” ya da “Generation Ledlight” gibi çalışmaları, ziyaretçilerle sanatçının bu topraklarda gördükleri arasında keyifli, örtbas edilmesi güç bir bellek ortaklığının, dijital suç aygıtları haline geliyor. Bir kültürel DJ gibi çalışan Courdy, dijital devrimin de genlerine sahip tez canlı, pop sanatının tüm torunlarına adanmış diyebileceğimiz bu kıkırdayan eserlerinde, ne Doğu, ne Batı’nın kulağından fazla çektiği, güzele de çirkine de, ama nereden gelirse gelsin her haliyle selâm verdiği, takdirlik ve hem de tasfiyelik farkındalıklar ile yüklü, samimi bir dokuya imzasını atıyor.
Nic Courdy, “Contextual Innuendos”, 2017
Nic Courdy, “Mirror Mirror”, 2018
Etkinlikte, Courdy’e komşuluk eden 2001 Mersin doğumlu genç renk ve biçim emekçisi Pamir Yıldıran ise sergi içinde kişisel sergi bereketi taşır eserlerinde, fani yaşamı adeta ölümsüz bir ahiret karnavalı olarak acı bir neşe içinde tasvir etme yoluna gidiyor. Yıldıran’ın, nicelikte de nitelikte de bonkör, “Şato”, “Aşk Oyunu”, “Kolievi” ve “Et” gibi eserleri, ne kadar renkli, ne kadar burgaçlı, ne kadar birlikte ve görsel manada gürültülü ise, çalışmaların da sokaktan gelen yaşam akıntısına verdiği empatik, politik ve etik yanıtın da samimiyeti bir o kadar katlanıyor. ‘İskelet’in sanat tarihindeki kara mizahi kudretinin gayet farkında olan Yıldıran, nankör ve açgözlü insanın üç kuruşluk dünya karşısındaki iktidarını bu iskeletlerin memuriyetiyle sınarken, gerek Fahrelnissa Zeid, gerek Abdurrahman Öztoprak, gerek Pablo Picasso ve gerekse Van Gogh’a hatta Dali’ye uzanan, kişisel bir plastik ‘after party’nin de tertipçisi halini alıyor.
Pamir Yıldıran, “Et”, 2023
Pamir Yıldıran, “Kolievi”, 2025
Serginin adeta izleyici üzerine döktüğü bu tekinsizlik paletini paylaşan bir diğer ressam da, fotogerçekçilik ve gerçeküstücülük akımlarından gerek kavramsal, gerekse görsel bir kokteyl ürettiği pekâlâ anlaşılabilecek 1977 Tekirdağ doğumlu ressam, Cüneyt Özalp olarak kayda geçiyor. Sanatçının yapıtlarına verdiği ‘özerk’ isimler, eserlere hem giriş, hem de çıkış için birer şifre gibi işliyor. Bir eserinde “Sahip Olduğumuz Tek Şey Burası ve Şimdi” diyen Özalp, resimlerinde neşe ve travmayı üst üste pozlarken, bilinç ve bilinçaltı arasındaki yasak aşkın tüm meyvelerini tuvalinden topluyor. Gerek YouTube evreni, gerekse PR’ın sözde samimiyeti ve Sosyal Medya demokrasisinin kustuğu verimli verimsiz onca imaja emeği ve farkındalığı ile direniş gösteren Özalp’ın resimleri, denizlerini akvaryumlarında özleyen veya düşleyen dalgın balıklar misali, alttan alta, kamusal alan, resim ve iletişim konusunu da, serginin kıymetli tartışma konularından biri haline getiriyor. Zira Özalp’ın resimlerinin en önemli kavramsal yönlendirmelerinden biri de, ‘duvar - cephe resimleri’ ve bunların mülkiyet sınırları olarak pekâlâ not alınabiliyor.
Cu¨neyt O¨zalp, “Sahip Oldugˆumuz Tek S¸ey Burası ve S¸imdi”, 2024
Cu¨neyt O¨zalp. “I·s¸te Sana Hep Bahsettigˆim Yer”, 2019
Sergide yer alan bir diğer sanatçı, 1980 Ankara doğumlu ressam ve heykeltıraş, akademisyen Doç. Aslı Işıksal’ın çalışmaları ise, yapıtların izleyici ile kurduğu ast üst ilişkisini, yapıtın üstlendiği içkinlik ve aşkınlık seviyesini ya da seyredilen şeyin seyreden üzerindeki varlık etkisini tartışan, görsel deney sahaları olarak kayıt altına giriyor.
Işıksal’ın otoportre kudretindeki gri, eriyik kadınları ve o kadın uzuvları, ziyaretçinin sergide kendilerine farkındalığı ve nezaketine yönelik mühim birer plastik mücevher haline gelirken, sanatçının eşmekândaki monokrom su ve gökyüzü portreleri, serginin eserleriyle tartıştığı kalıcılık, geçicilik ve sahicilik konusunun altını, yine tüm duygusallığı ile tekrar çizmiş bulunuyor.
Aslı Is¸ıksal, “Siyah Serisi”, 2025
Aslı Is¸ıksal, “Uyku Hali Serisi”, 2025
Netice yerine küratörler Su Aktan ve Elif Baş’ın bir kuartet çoğulluğu ile bir araya getirdiği bu bir grup sanatçı, ortaya koydukları plastik emek ve tartıştıkları sır seviyesindeki görsel değerlerle, yaşam ve sanat arasındaki kıdem münakaşasına, hatırı sayılır seviyede bir beste daha katmayı ve alkış almayı başarıyor. Zira sergideki her bir yapıt, diğerini dinleye dinleye, ötekine kesintisiz faydacı bir yoğunlukla, aynı alandaki yerini, duvarların dışına sızan bir samimiyetle, fazla fazla hak ediyor.
Böyle, çünkü “Aşırı – Olumlu – Manzaralar” sergisi, dünya ve Türkiye’nin dört yanından genç isimlerin kamuoyu ile buluştuğu alternatif bir iletişim adresi oldu. Bu sergi, video sanat, heykel, resim ve yerleştirme gibi çok sayıda tekniği, duvarların içi ve dışından duyulan tüm soru işaretlerine verilen bonkör ve özgün yanıtlarla kaynaştırdı.
Bilgi: https://www.piramidsanat.com/
