Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » "Sonsuzluk arzusu kölelik yolunu açtı”

"Sonsuzluk arzusu kölelik yolunu açtı”

"Sonsuzluk arzusu kölelik yolunu açtı”29 Nisan 2021 - 10:04
Fransız Kültür Merkezi’nin düzenlediği çevrimiçi söyleşiye katılan yazar Amin Maalouf son romanı "Empedokles'in Dostları’nı anlattı ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Yazar, "Tabii ki herkes sonsuz dek yaşamak isteyecektir, kimse ölmeyi yahut hastalığı tercih edeceğini sanmıyorum. Sonsuzluk arzusu köleliğin yolunu açar. Ama ölüm her an her yerde karşımıza çıkan bir gerçeklik değil artık. Artık karşımıza Mozart’lar çıkmayacak, böyle dâhilerle karşılaşmayacağız" dedi.
 
Seray ŞAHİNLER
 
 
Eserleri 38 dile çevrilen, Türkiye’de de sıkı bir hayran kitlesi bulunan Lübnanlı yazar Amin Maalouf, Fransız Kültür Merkezi'nin düzenlediği Edebiyat Salonu etkinliğine konuk oldu. Yiğit Bener’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşi çevrimiçi olarak yoğun katılımla gerçekleşti. Maalouf, söyleşide şubat ayında yayımlanan son romanı "Empedokles'in Dostları’nı anlattı ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Maalouf sekiz yıl aradan sonra yayımlanan yeni romanının tarihi ve efsanevi şahsiyetlerden beslendiğini söyledi. “Etna Yanardağ’ı Empokledis’in doğduğu yerin hemen yanında patlıyor. Empedokles, Etna’nın üzerine çıkıyor ve kayboluyor. Bu şekilde ortadan kaybolması ise efsane yaratıyor. Ben o dönemden bir efsane çıkarmak istedim. Romanlar hikâyelerin eksikliğinden doğar. Tüm romanlar için demiyorum fakat bu roman için öyle…” diyen Maalouf kitabın perde arkasını anlattı.
 
 

KRİZİN NEDENİ ZİHİNSEL GERİ KALMIŞLIK

 

“Empedokles'in Dostları”nın dünyada çıkacak krizi önlemek için ortaya çıktığını söyleyen yazar "Dünyadaki en ileri medeniyete aitler, topluluk olarak üst düzeydeler. Bunlardan ilham aldım. Öyle bir devirdeyiz ki içinde yaşadığımız medeniyetlerde kriz hep vardı fakat sonlarına yaklaşmış durumdalar. Bugün insanlığın karşı karşıya kaldığı sorun teknolojinin bu kadar ilerlemiş olmasına rağmen zihniyetlerin geri kalmış olması. O yüzden şu soruyu sormak istedim, bizden ahlaki olarak daha yüksek olan bir medeniyetle karşılaşırsak ne yaparız? En güçlü ve ileri ülkelerdeki bizler ve daha az gelişmiş ülkelerdeki insanlar ne yapar? Öç mü almak isterler? Bu iki farklı tutumu karşılaştırmak istedim.”

 

TÜM SEÇENEKLER HEBA EDİLDİ

 

Küresel sorunların çözümünün birlikte inşa edileceğini vurgulayan Maalouf “Tarihi çok yakından takip ediyorum. Olan biten her şey ilgimi çekiyor. Bazı şeyler farklı olabilirdi ama tüm seçenekleri heba ediyoruz. Bütün düşüncelerde farklı bir dünya yaratma isteği doğdu; bu roman da böyle ortaya çıktı. Daha farklı bir dünya hayal etme imkânımızı, kapitalist dünyanın içindeki avantajlarımızı, sosyal eşitliği dikkate alma isteğimizi de kaybettik. Belki karşılaştığımız krizin sonucu bunları tekrar gözden geçirmemizi sağlayacak. Toplumlar parayı yüceltti; parayı bu kadar yücelttiğimiz zaman sağlık sistemini de riske attık ve bugün karşı karşıya kaldığımız sorun bunun bedeli, bu bedeli ödüyoruz” diye konuştu.

“Sonsuzluk arzusu kölelik yolunu açtı” diyen yazar “Tabii ki herkes sonsuz dek yaşamak isteyecektir, kimse ölmeyi yahut hastalığı tercih edeceğini sanmıyorum. Sonsuzluk arzusu köleliğin yolunu açar. Ama ölüm her an her yerde karşımıza çıkan bir gerçeklik değil artık. Artık karşımıza Mozart’lar çıkmayacak, böyle dâhilerle karşılaşmayacağız. Varoluşla ve yaratmayla olan ilişkimiz de değişti. Tabi ki uzun yaşamak isteriz ama bu madalyonun bir de tersi var. Bu romanda onu anlatmaya çalıştım” dedi.

 

FİLLER TEPİŞİR ÇİMENLER EZİLİR

 

Toplumların yeniden inşasında yeni bir düzenin şart olduğuna dikkat çeken Amin Maalouf, "Tarih birbiriyle savaşırken ilerleyemez. Önümüzdeki 50 yıl için böyle bir savaşı kabul etmememiz gerekiyor. ABD ve Çin gibi büyük güçlerin her seviyede birbirleriyle savaşmasını kabul edemeyiz  çünkü onlar savaşırken bütün insanlık acı çekiyor. Yeni bir dünya düzeni oluşturulması gerekiyor ve burada herkesin sözü olmalı. Her kültür aynı eşitlikte gelişebilmeli. Her kültür ve her ülke kendisini tanıtabilmeli. Toplumlar gelecekten umutsuz olmamalı. Maalesef doğduğum memlekete, bölgeye bakıyorum; dostlarımla ve Lübnan'da yaşayan ailemle hâlâ temastayım. Orada umutsuzluk görüyorum çünkü gelecek kaygıları var. Bölgedeki birçok ülke için de aynı şey geçerli” diye konuştu.