‘Şiddet her yerde ve sınıfsız’
27 Haziran 2022 - 09:06Seyhan Akıncı
Kalın bir iple düğümlenip, bir varilin içine konulup yakılarak öldürülmenin haklı yanlarını bulanlar yargı dağıtmaya devam ettikçe kadın mücadelesi bulduğu her alanda sözünü söylemeyi sürdürecek elbet. Kadın Dans Tiyatrosu’nun yaptığı da tam olarak bu. Liseli genç kadınlardan oluşan Kadın Dans Tiyatrosu biri ülkemizden olmak üzere üç farklı kadın hikâyesini “KADIN” adlı gösteride dans ve sözcüklerle anlatarak kadına yönelik şiddete “Hayır” diyor. Kadın Dans Tiyatrosu’nun genç yönetmeni İlayda Özne Ertay ile konuştuk.
Kadın Dans Tiyatrosu’nun hikâyesinden başlayalım...
Özel Açı Lisesi’nde bir dans kulübümüz vardı ve öğrencilerle yıllardır dans ediyorduk. Her yıl klasik sene sonu gösterileri yapılır. Farklı ne yapabiliriz diye düşünürken bir sosyal sorumluluk projesi geliştirelim ve bir yere dokunalım istedik. Önce gösteri biletlerimizi satıp bağış yapalım dedik. Ardından madem geliri bağışlayacağız performansı da bir farkındalık üzerine kuralım diye düşündük. Hangi konuya odaklanalım diye düşünürken kadına yönelik şiddeti ele almaya karar verdik.
Genç kadın dansçılardan oluşan bir ekip için bu atmosferde karar vermesi zor olmamıştır...
Kesinlikle... Okulumuzun “Şiddete Nokta Koy” adlı bir proje grubu var. Her yıl değişik etkinlikler yapıp destekler de bulunuyorlar. Onların ele aldığı üç kadının hikâyesi vardı. Onlarla konuştuk. Bu üç gerçek hikâyeyi sahneye dökmeye karar verdik. Bu onların çalışmalarına da destek sağlayacaktı. Hem bir şeyler sanatla anlatıldığında daha fazla insana dokunuyor.
Kaç kişilik bir ekipsiniz?
2018’de başladık, 2019’da sahneye çıktık. 33 kişiyle başladık şimdi 27 kişiyiz. 27 kişi sahnede, 30 kişi de sahne arkasında çalışıyor. Sahneye çıkan dansçılar mezun oldukça değişiyor ancak mezun olan hiç kimse gitmiyor. Öğrencilerimizin hepsi yurt dışında okuyor ve uçak biletlerini dahi provalara göre ayarlıyor. Evlerine gitmeden dans stüdyosuna geliyorlar.
Her gösteride aynı üç kadının hikâyesi anlatılıyor değil mi?
Evet, üç farklı kadının hikâyesini anlatıyoruz. İnsanlar şiddet başına gelmediği sürece kendinden çok uzak noktalarda olduğuna inanıyor. Hikâyesini anlattığımız ilk kadın Harvard mezunu bir iş kadını. Şiddet sosyal statüsü daha yüksek insanların başına gelmez sanki alt gelir grubundan kadınların, çocukların yaşadığı bir şeymiş gibi inanılıyor. TV’lerde bu empoze ediliyor. Şiddetin her yerde olduğunu vurgulamak için özellikle bunu seçtik. Şiddetin sadece fiziksel olmadığını belirtmek için erken yaşta zorla evlendirilmek istenen Yemenli bir kız çocuğunun hikâyesini ele aldık. Onunki bir başarı hikâyesi, sosyal medyada bir video yayınlıyor ve Çocuk ve İnsan Hakları Örgütü tarafından koruma altına alınıyor. Burada erken yaşta evlendirilme meselesine değiniyoruz. Bizim ülkemizde o kadar çok şiddet hikâyesi var ki hangisini ele alacağımızı bilemedik. Türkiye’den ele aldığımız konuda da boşanmanın çözüm olmadığını, kanunların boşandıktan sonra kadını korumadığını belirtmek istedik. Çünkü hikâyesini anlattığımız kadın zor da olsa boşanıyor ancak boşandıktan sonra eski eşi tarafından öldürülüyor. Cinayetlerin yüzde 90’ı boşanma sürecinde ya da ayrıldıktan sonra gerçekleşiyor. Sona özellikle mutlu bitmeyen bir hikâye koymak istedim çünkü “Kadınların gücü, biz çok mutluyuz” gibi bir sonuç çıksın istemedim. Mutlulukla sonlandığında konuyu orada bırakıp hayatımıza devam ediyoruz. Oysa sorun çözülmedi. Performanstaki seslendirmeleri Şenay Gürler, Hasibe Eren ve Ece Uzun dayanışma için karşılık beklemeden yaptılar.
Yaptığınız şeyin kıymeti konusunda çokça konuşuyorsunuzdur...
Başta bu çabanın onlara ters olduğunu sanmıştım. Özel okuldalar, belli bir gelir seviyesinden geliyorlar. Sonra ortaya şu çıkıyor: Hayır, şiddet her yerde ve sınıfsız. Hepsinin annesinde, teyzesinde, komşusunda, kendisinde şiddetin izleri var. Şunu fark etmeye başlıyorlar: “Beş yaşındayken böyle bir şey yaşamıştım, bana da şu olmuştu.” Ben mesela hiç böyle şeyler yaşamadığımı sanıyordum. Hatırladıkça, hepsini korkup atmışım geriye. Onlar çıkmaya başladı ve bunlarla nasıl başa çıkmamız gerektiği. Erkek öğrenciler: “Dansçı değiliz sahneye çıkamıyoruz ama ne yapabiliriz?” diye soruyor. Hep yanımızdalar.
Gösteri gelirleri bağışlanıyor
Gösteriler büyük bir dayanışma ile gerçekleşiyor...
Her performanstan sonra sponsor teklifleri geliyor. Her etkinlikte sponsordan bize sahne ve ışık vermesini istiyoruz. Diğer her şey gönüllüler tarafından yapılıyor. Bilet satışından elde edilen geliri de bir derneğe bağışlıyoruz. TOÇEV (Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı), KEDV (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı), TEV (Türk Eğitim Vakfı) ve son gösterinin bağışı Türkiye Yadım Sevenler Derneği Kadın ve Çocuk Güvende Fonu’na yapıldı.