Sevda engel tanımaz
06 Ocak 2023 - 10:01Çağan Irmak yeni filmi “Sevda Mecburi İstikamet”te yıllara yayılan bir baba-kız ilişkisini anlatırken Yeşilçam’ı fon yapıyor, seyirciyi kendi duygusallığına ortak ediyor.
MÜJDE IŞIL- Sinemamızın son 20 yılına damgasını vuran yönetmenler arasında şüphesiz Çağan Irmak da var. Popüler sinemaya yön veren, seyirciyle gönülden bağ kuran, gişede yüz güldüren yapımlar çektiği gibi özgün sularda kulaç attığı, seyircinin beklentisinden ziyade kendi denemek istediği tarza yoğunlaştığı filmlere de imza attı. Her iki kanatta da çok sevilen filmleri olması, filmografisinin zenginliğini ispatlıyor. Yakın zamanda “Babam ve Oğlum” gibi kitleleri sürükleyecek ya da “Mustafa Hakkında Her Şey” gibi bağımsız tarafta etkili yapımlarda imzasını göremiyoruz ama her filminde sinemaya ve seyirciye dair sıcak, samimi, iyi hissetme ve hissettirme hedefini yansıtmaya devam ediyor. “Sevda Mecburi İstikamet” de Irmak’ın hem alıştığımız sinema anlayışının hem de sinemaya dair değişen bakışını harmanlayan bir yapım.
Filmin başkahramanı Selim Erensoylu, eski bir Yeşilçam yıldızı. Pek çok yıldız gibi o da bir derginin yarışmasında birinci olup sinemaya geçiyor. ‘70’lerde Yeşilçam’ın fakir ama gururlu karakterlerinin aranılan jönü oluyor. Günümüzde ise dirense de artık hükmünün kalmadığı televizyon dizilerinde varlığını sürdürmeye çalışıyor. Erensoylu’nun özel hayatı gelgitlerle dolu. Hem meslektaşı hem de eşi Sevda’nın vefatının ardından kızı Suna ile baş başa kalıyor.
Yeşilçam’dan bugüne
“Sevda Mecburi İstikamet” ilk 15-20 dakikasında oldukça dinamik ve mizahi bir yoldan anlatmaya başlıyor hikâyesini. Selim Erensoylu’nun bencilliği ve suyun üzerinde kalma kurnazlığı, alıştığımız Çağan Irmak filmlerindekine pek benzemiyor. Selim’in geçmişi ve Yeşilçam dönemi sayesinde dökülmüş yaldızları, erkek egemen zihniyeti ile koyu bir Yeşilçam eleştirisi ya da komedisi izleyeceğimiz izlenimine kapılmak mümkün. Ancak filmin ismi gibi istikameti de duygusal yönde; tıpkı Irmak’ın alıştığımız duygusallığı gibi… Açıkçası film başladığı yönde ilerleseydi ne olurdu diye merak ettirmiyor da değil seyirciyi. Ama Selim’in mütecaviz ve bencil ruhunun negatifliğini izletmektense şifa bulmasını izletmeyi tercih ediyor Irmak. Tam bu noktada filmin tarzı da keskin şekilde yön değiştiriyor. Yeşilçamvari, duygusal bir akışa geçiyor hikâye. Irmak’ın alıştığımız tarzının değişimlerinin örneklerini de görüyoruz sonrasında. Genelde filmlerinde baba-oğul hikâyesi üzerinden kurduğu iletişimi ve çatışmayı bu sefer baba-kız üzerine kuruyor. Ama sürpriz barındıran bu ilişkiyi geriye dönüşlerle anlatırken, sürprizi açık etmemek için hikâyeyi o kadar kapatıyor ki yeniden o hikâyeye dahil olup karakterleri takip etmek zorlaşıyor seyirci için. Sanki bir filmden farklı bir filme geçiş yapılmış hissi doğuyor.
Irmak’ın sinemasında yaş almış kişiler yani aile büyükleri, bilgelikleri ve suskunlukları ile yeni kuşaklara öğretici olurken “Sevda Mecburi İstikamet”te bu işleyiş tersine dönüyor. Selim çocuğuna yol gösterecek olgunlukta olmadığı gibi dolaylı da olsa zarar verici bir kişiliğe sahip. Kızı Suna sayesinde yani genç nesil vesilesiyle dürüstlük, gerçeklik gibi değerleri ediniyor. Evini terk etmiş bir baba üzerinden Yeşilçam klişesini kullanırken kendi klişelerini değiştiriyor Irmak bu filmle. Suna üzerinden yalan-gerçek ayrımını vurgulaması ise seyirciyle kurduğu (ya da kurmayı hedeflediği) ilişkinin simgesi gibi. Meslek hayatında kendinden beklenilenleri yapmaktansa kendi istediği işlerle var olma eleştirisini sektörel olarak da toplumsal olarak da okumak mümkün. Selim’in gençliğiyle çatışması da filmin güçlü damarı ama onu aktif kullanmaktan kaçınmış, hatta senaryodan erken çıkarmış Irmak.
Filmin ana kadrosu üç oyuncudan oluşuyor; üçü de filmi sırtlayıp rollerinin hakkını veriyor. Selçuk Yöntem duygusal damarı yakalasa da filmin başındaki “güvenilmez” performansı daha akılda kalıcı. Günay Karacaoğlu, yüzünde hep bir hüzünle ama mizahi gücünü hiç azaltmadan oynuyor. Filmin yıldızı ise Selin Şekerci. Zor karakterinin nüanslarını abartıya kaçmadan yansıtıyor. Yardımcı kadroda Sevda Aktolga’yı görmek de güzel bir sürpriz.