Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » ‘Kuytu’daki zarafet

‘Kuytu’daki zarafet

‘Kuytu’daki zarafet19 Mart 2023 - 11:03
Kalyon Kültür’ün yeni sergisi “Kuytu” sandıklarda bekleyen 1203 etnografik eser ile objeyi sanatseverlerle buluşturuyor ve günlük yaşamdan izlerin nasıl birer sanat eserine dönüşeceğini gösteriyor.
Seray Şahinler - Geleneksel kadın başlıkları, kemerler, çantalar, keseler, takılar, el aynaları, köstekli saatler… Hepsi birbirinden güzel, birbirinden zarif. 17. YY’dan 20. YY’a, kadının sosyal hayatını yansıtan, koleksiyoner Yusuf İyilik’in koleksiyonundan seçilen 1203 etnografik eser ve obje Kalyon Kültür’ün yeni sergisi “Kuytu”da buluştu. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün hemen ardından açılan sergi, günlük yaşamdan izlerin nasıl birer sanat eserine dönüştüğünü gösteriyor.
 
Kalyon Kültür tarafından 2019 yılında restore edilerek bir sanat merkezine dönüştürülen Nişantaşı’ndaki Taş Konak’ta âdeta nostaljik bir tur yaşanıyor. Burası Müzeyyen Senar’dan dinleyerek ihya olduğumuz “Kimseye Etmem Şikâyet” adlı şiirin şairi İhsan Raif’in evi… Rıza Tevfik’in etkisiyle şiirler yazan, hece veznini kullanan ilk Türk kadın şairlerden olan İhsan Raif Hanım bu konakta doğup büyümüş, şiirlerini burada yazmış. Henüz 13 yaşındayken kaleme alarak üzerinde beste çalışması da yaptığı “Kimseye Etmem Şikâyet” şiiri, daha sonra Kemanî Sarkis Efendi’nin yorumuyla bestelenmiş. Taş Konak dönemin birçok ünlü yazar, şair ve ressamını ağırlamış… Bu tarihî konak onun deyimiyle ‘şiirin, musikinin, sanatın beslendiği bir mekân’. İhsan Raif Hanım’ın ölümünden sonra, 1929’da konağa Mardin Ailesi yerleşmiş. (Betül Mardin ile kardeşi Arif Mardin’in de bu konakta doğduğunu ekleyelim.)
 
Müze tadında
 
Nostaljik dokunun bu denli yoğun hissedildiği Taş Konak’ta gerçekleşen “Kuytu” sergisi işte bu tarihin içinden geçerek ulaşıyor izleyiciye. Üç yüz yıla yayılan süreçte Osmanlı’nın doğudan batıya birçok köşesinde kadının günlük yaşantısında kullandığı objeler bir dönemin sanatkârlığı ve zanaat anlayışı hakkında da ipuçları veriyor. En ufak bir düğümün dahi nasıl estetik kaygılarla atıldığı, yöresel dokumaların hangi hassasiyetlerle işlendiğini görüyoruz objelere baktıkça. Serginin önemli eserleri arasında, yaklaşık 200 yıllık tarihe sahip olan Kazasker Mustafa İzzet Efendi’in talebesi, saray hattatı Muhsinzade Abdullah Efendi’nin yazdığı Şehzade Cüz ve fildişi süslemeli “Tevrat” da yer alıyor. Küratör ve aynı zamanda mozaik sanatçısı Meyçem Ezengin, binanın iki katına yaydığı sergiyi bir müze gibi kurgulamış. Objeler kullanım alanlarına ve coğrafyalarına göre tasniflenmiş. Her odada ayrı bir ‘tarih’ var.
 
“Kuytu” sergisi tüketim çağında kartların her gün yeniden karıldığı, modanın kadın bedeni üzerinde tahakküm kurduğu bir dönemde zarafeti, emeği ve sanatı hatırlatıyor. Tarihin ‘kuytu’ odalarından keşfedilmek için çıkan binlerce parça Osmanlı’nın farklı kesimlerinden kadınları ile Cumhuriyet kadınlarının moda ve yaşam kültürüne dair okuma da yaptırıyor. Sergi 30 Haziran’a kadar ziyaret edilebilir.
 
 
Osmanlı sanatının nadide örnekleri
 
Küratör Meyçem Ezengin sergiyi “Asırlardır kuytuda bekleyen, asaleti ve zamansız olmasıyla geleceğe de ilham verecek bu eserler, Yusuf İyilik sayesinde bizlerle paylaşılıyor. Dünyada hayranlık uyandıran Osmanlı sanatının nadide örneklerini de barındıran Cumhuriyet döneminden de esintiler taşıyan koleksiyon Enderun Sanat Merkezi’nde restore edildi” sözleriyle anlattı. Kalyon Holding Sosyal ve Kültürel İşler Komitesi Başkanı Reyhan Kalyoncu ise “İçinde bulunduğumuz mekân, tarihi boyunca sanatla var olmuş. Biz de şehre vefamızı, bu binada sanatın her dalını, tüm disiplinlerini destekliyoruz. Sanatın iyileştirici gücünün hepimize iyi geleceğine inanıyoruz” dedi.