Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Kitaplardaki saçlar bize ne söyler?

Kitaplardaki saçlar bize ne söyler?

Kitaplardaki saçlar bize ne söyler?25 Kasım 2022 - 10:11
Edebiyatta saçlarını, kadınlığın nihai sembolünü mesele eden kadınları hatırlıyoruz. Ve Alexander Pope’un “Bukleye Tecavüz”ünden Pınar Kür’ün “Asılacak Kadın”ına kitaplardaki saç kesme sahnelerini…

GÜLENAY BÖREKÇI gulenayb@gmail.com

L . Frank Baum’un “Oz Büyücüsü” romanının devam hikâyelerinden birinde 30 kafalı bir prenses anlatılır. Prenses Langwidere her sabah yüzünü yıkadıktan sonra ne giyeceğine karar verirken dolabı açıp kendine o günün kafasını seçer. Özel olarak imal edilmiş kafalarının bazıları neşeli, bazıları melankolik, bazıları uysal, bazıları aksi, bazıları melek, bazıları da şeytandır. Önsezilerinin peşinden giderek doğaçlama takılan ve her gün hangi kafa hoşuna gidecekse peruk misali onu takan Langwidere, ne yaptığını hep 'iş işten geçtikten', başını belaya soktuktan sonra fark eder. Özetle saç renkleri, modelleri başka başka ve kafası hep çok karışıktır. İyi tarafı da var tabii bunun çünkü işler ters gittiğinde kendi kendine “Haydi bakalım, kafayı değiştir,” demesi yeterli olur çoğu zaman. Oysa gerçek kadınlar öyle ikide bir “Kafayı değiştir,” diyemezler. Deseler de karşılarına bin türlü engel çıkar, “Sakın ha!” der birileri. Engellerle mücadele etmemiz, aynı kalmamızı isteyenlere kafa tutmamız gerekir. Bir süredir Mahsa Amani’nin öldürülmesini protesto etmek amacıyla saçlarını kesen İranlı kadınları izliyoruz. Dalga dalga büyüyor protestolar. Tek istedikleri o gün sokağa nasıl çıkacaklarına kendileri karar vermek. Saçlarını rüzgârda dalgalanmaya bırakacakları güne kadar da protestolarını sürdürecekler. Buradan hareketle saçlarını, kadınlığın nihai sembolünü mesele eden karakterleri hatırlatacağım bu yazıda.

Saçları renkleriyle okumak Saçlarımız biz kadınlar için çok önemli. Güzelliğimizi taçlandırıyorlar her şeyden önce, sonra tüm biyolojik mazimizi taşıyorlar. Ama en önemlisi; saçlarımızın bize, en içimize, ruhumuza, düşüncelerimize, hayallerimize, inançlarımıza, arzularımıza dair sayısız ipuçları içermesi. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Kiralık Konak”ında Seniha’nın başörtüsünün altından alev gibi fışkıran kızıl saçları için şiirler yazılması? Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanında Feride’nin karmakarışık, yola gelmez saçlarını kimi zaman gözlerinin üzerine indirip dünya ile arasına bir örtü çekmesi? Hele Gülten Akın’ın saç kesmeyi devrimci bir eylem olarak ele alarak o muhteşem “Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi/ Bir şeycik olmadı - Deneyin lütfen,” dizeleri? Bir edebiyat yapıtında saç renkleri bile karaktere dair çok şey söylüyor. William Faulkner’ın “Emily’e Bir Gül” öyküsünde kendisine ihanet eden sevgilisini öldürdükten sonra onu hayatının sonuna kadar yatağında saklayan Bayan Emily’nin demir grisi saçlarının vurgulanması boşuna değil mesela. Faulkner, yaşlanmış, saçları apak olmuş bu kadını anlatırken başka kelimeler de seçebilirdi ama herhalde hiçbiri Bayan Emily’nin “Eğer ben bir şey istemişsem o mutlaka olur,” diyen karakterini ‘demir grisi’ imgesinden daha iyi anlatamazdı. Orhan Pamuk’un “Kırmızı Saçlı Kadın” romanında “Saçlarımı kınayla boyamaya başlamasaydım eğer, Cem beni hiç fark etmeyebilirdi,” diyor Kırmızı Saçlı Kadın. Yazarın bu belki de en demonik karakteri, karşısındaki genç adamı baştan çıkarabilmesini saçlarını alabildiğine kışkırtıcı bir renge boyamasına ama bunu doğal bir malzeme kullanarak yani kınayla yapmasına bağlıyor. Hayata ve sanata dair üzerine çok konuşulabilecek, konuşulmuş bir imge ama biz burada diğer kısımları bir yana bırakıp karakterin arzuladığı etkiyi, baştan çıkarıcılığı kırmızıya boyadığı saçları vasıtasıyla yaratmasında kalalım. Başka örnekler de var… Sonelerini okurken Shakespeare’in şeytani ‘karanlık leydi’ ve ‘iyi kalpli sarışın genç’ arasında savruluşunu okuruz. O evrende siyah saçlar acımasızlığı, sarı saçlar masumiyeti temsil eder. “Mavi Gözler Siyah Saçlar”ın yazarı Marguerite Duras’ın evrenine baktığımızdaysa koyu renk saçların savunmasız bir arzuyu simgelediğini görürüz: “Kapkara saçlarının altında çıplaktı; çıplak, çıplak, çırılçıplak…”

Değişim, isyan, yas ya da zorbalık

Edebiyatta saç kesme eyleminin de çok çeşitli anlamları var. Bir kadının saçlarını kesmesi kimi zaman bir güçten vazgeçiş simgesi. Kimi zaman yas kimi zaman Gülten Akın örneğindeki gibi isyan...

Yazının devamını Milliyet Sanat kasım sayısında okuyabilirsiniz.