Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Kendi kaderiyle ‘meşgul’ bir şehir

Kendi kaderiyle ‘meşgul’ bir şehir

Kendi kaderiyle ‘meşgul’ bir şehir22 Ocak 2023 - 01:01
İstanbul’un işgal yıllarındaki günlük hayatına odaklanan “Meşgul Şehir” sergisi, Cumhuriyet’e giden yolun hangi aşamalardan geçtiğini, emeği, mücadeleyi, çok sesliliği, unutulmuş bireyleri, olayları bir kez daha hatırlatıyor.
Seray Şahinler - İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (İAE) Cumhuriyet’in 100. yılını kutladığımız 2023’ü, Cumhuriyet öncesi İstanbul’u mercek altına alan bir sergiyle karşıladı. “Meşgul Şehir: İşgal İstanbul’unda Siyaset ve Gündelik Hayat, 1918–1923” şehrin tarihindeki en büyük dönüm noktasına odaklanıyor.
 
‘İşgal yılları’ genellikle Milli Mücadele’nin seyri üzerinden okunan bir süreç. İAE yeni sergisiyle bu perdeyi biraz aralıyor ve beş yıllık süreçte şehrin günlük yaşantısında nelerin olup bittiğine ışık tutuyor. Tablo oldukça ilginç elbette. Anadolu’da çetin mücadeleler sürerken işgal altındaki İstanbul’da da sular durulmuyor.
 
Askeri, sosyal ve kültürel
 
Proje yöneticisi Mehmet Kentel ile birlikte gezdiğimiz sergide Kasım 1918 - Ekim 1923 arasında süren işgal, askerî, sosyal ve kültürel boyutlarıyla ele alınmış. Girişte izleyiciyi Osmanlı Hükümeti ve İtilaf Devletleri arasındaki yazışmalar, Osmanlı’ya resmî işgali bildiren devlet notaları, işgali duyuran İstanbul gazeteleri, Kurtuluş Günü’nden fotoğraf kareleri, yaşananları vatandaşların gözüyle aktaran anonim kayıtlar karşılıyor. İkinci bölüm ise işgal dönemine şehrin arka sokaklarından bakıyor ve I. Dünya Savaşı’yla birlikte Balkanlar’dan Ortadoğu’ya dünyanın çatışmalı coğrafyalarından ‘devletsiz kalan’ pek çok mültecinin ve İstanbul’daki 10 binlerce sığınmacının görüntülerine yer veriyor. Amerikalı gazeteci Solita Solano gördüklerini “İnsan selleri hâlinde aktılar” sözleriyle anlatıyor.
 
İstanbul, zamanla salgın hastalıklarla da mücadele ediyor. 1920’lerde dünyayı sarsan İspanyol Gribi başta olmak üzere, nüfus hareketliliği nedeniyle oraya çıkan tifo, verem, kolera gibi salgın hastalıkların yanı sıra cinsel yolla bulaşan hastalıklar da otoriteleri ve işgal güçlerini endişelendiriyor. İşgali protesto edenler, kitlesel eylemler, daha iyi ücret ve koşullara erişmek umuduyla yapılan işçi eylemleri, padişaha karşı gelmekle ya da İtilaf Devletleri’nin yönetmeliklerine uymamakla suçlanıp baskın yiyenler, sokakta işlenen çete cinayetleri, linçler de ‘şehri meşgul eden’ gelişmelerden…
 
 
Kültür hayatı hareketli
 
Bunca kaos ve karmaşanın ortasında işgal yıllarındaki İstanbul’un kültür hayatı oldukça hareketli. Özellikle eğlence sektöründeki hareketlilik göze çarpıyor ve şaşırtıyor. Sektör, askerlerin ve aralarında birçok müzisyenin ve önemli hamilerin de bulunduğu mültecilerin gelişiyle canlanıyor; klasik müzik İtilaf Devletleri’nin ve Osmanlılar’ın hamiliğinde gelişiyor; Taksim Meydanı’nda kurulan Maxim gibi kulüplerde başta caz olmak üzere yeni müzik türleri çalınıyor. Yine arşivlerden edindiğimiz bilgiye göre Darültalim-i Musiki, Darülelhan, Bahriye Musiki Mektebi ve Darülbedayi’nin müzik bölümü gibi ateşkes öncesinde kurulmuş okullardan müzisyenleri bir araya getiren Şark Musiki Cemiyeti’nin ortaya çıkmasıyla alaturka müzikte de önemli gelişmeler yer alıyor. İstanbul’a sığınan özellikle Rus sanatçıların müzikteki varlığı ise güçleniyor. İşgal yılları resim açısından da üretken bir dönem geçirmiş. Resimde Ruhi Arel, Karelin Mitritch ve Georgios Theotokas gibi sanatçılar icraları ve öğretimleriyle göze çarpıyor. İşgal dönemi İstanbul’unda İtilaf askerlerinin pek çok arkeolojik kazıya olan ilişkileri de gözler önüne seriliyor. Şehirdeki spor müsabakalarından görüntüler de şaşırtıcı kareler arasında.
 
İşgal yılları belki de tarihin en çok kayıt altına alınan dönemlerinden biri. Devlet arşivleri, Hilal-i Ahmer, Kızılhaç, asker günlükleri ve daha birçok belge var döneme ait. Bu yönüyle tarih yazımına büyük katkı sunuyor. Daniel-Joseph MacArthur-Seal ve Gizem Tongo’nun küratörlüğünde, uluslararası bir danışma kuruluyla hazırlanan sergide İAE arşivinin yanı sıra Türkiye, Fransa, İngiltere, Yunanistan gibi ülkelerdeki çeşitli kütüphane, arşiv ve koleksiyonlardan seçilmiş ilk kez sergilenecek belgeler var. Özellikle resmî yazışmalardan resimlere, film ve fotoğraflara, bir dizi yazılı ve görsel malzeme ‘resmi belirginleştiriyor.’
 
İstanbul artık yeni dünyayı kucaklamakla, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamakla, coşkun kalabalıklarıyla, kaosuyla ‘meşgul’ bir şehir. Cumhuriyet’imizin 100. yılı için anlamlı bir sergi “Meşgul Şehir”. Cumhuriyet’e varan yolun hangi aşamalardan geçtiğini, emeği, mücadeleyi, çok sesliliği, unutulmuş bireyleri, olayları bir kez daha hatırlatıyor. Sergi 26 Aralık’a kadar ziyaret edilebilir.