Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » ITEF geleceğin okurlarını geliştirmek istiyor

ITEF geleceğin okurlarını geliştirmek istiyor

ITEF geleceğin okurlarını geliştirmek istiyor06 Haziran 2024 - 04:06
2009 yılından bu yana edebiyatseverleri bir araya getirerek, kültür ve edebiyat dünyasına yeni kapılar açan 16. İTEF İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali, bu yıl 29 Mayıs – 2 Haziran tarihleri arasında “Senin Hikâyen Ne?” temasıyla edebiyatseverlerle buluştu.
Yeliz TİNGÜR
yeliztingur@gmail.com
 
Kalem Ajans tarafından düzenlenen 16. İTEF İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali’nde Almanya, Hollanda ve İtalya'dan gelen yazar, çevirmen, çizer ve yayıncılık profesyonelleri bir araya geldi. Festival, daha önce hiçbir yazar, çevirmen, çizerle tanışmamış olan geleceğin okurlarını da ağırladı.
 
 
İTEF’in gelecek yıllar için planları arasında, farklı şehirlerde etkinlikler düzenlemek ve yeni yazarları keşfetmek bulunuyor. Festival, edebiyatseverlere yeni deneyimler sunmaya ve edebiyatın büyüsünü yaymaya devam edecek.
 
“Edebiyatın özünde hikâye anlatmak, hikâye biriktirmek, hikâye aktarmak var” diyen festivalin kurucularından Nermin Mollaoğlu ile İTEF’i konuştuk.
 
 
İTEF İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali 2009'dan bu yana edebiyatseverlerle buluşuyor. Öncelikle bu yolculuktan bahseder misiniz?
 
İTEF’i Kalem Ajans ekibi düzenliyor. Bir edebiyat ajansının edebiyat festivali düzenlemesi gerekmiyor. Dünyada bunu yapan, yapabilen başka bir ajans olmadığını düşünüyorum. Kalem Ajans’ın ilk günlerinden beri her ülkenin kendi edebiyatlarını nasıl dünyaya tanıttıklarını, çevirileri desteklediklerini inceliyoruz yeniliklerini takip ediyoruz. Nerdeyse 20 yıldır bu işi yapıyoruz. Hala her gün ofiste daha fazla ne yapabiliriz diye düşünüyoruz, bu kocaman taşlı, uzun yolda edebiyatımızı dünyaya tanıtmak, yayıncılık sektörümüzü geliştirmek için yeni rotalar bulmaya çalışıyoruz.  Bu hikâyeyi çok önemli buluyorum ve neşeyle anlatmayı seviyorum. Türkiye’mizin, İstanbul’umuzun uluslararası edebiyat festivali olması fikri Hollanda’da Amsterdam opera binasında, özel davetle katıldığımız Hollanda Kitap Haftası etkinliklerinde, 2007’de doğdu. O muhteşem sahnede Hollandaca konuşanların ne dediğinin tek kelimesini anlamadan kraliçenin hemen arkasında sıkılarak oturuyorduk. Şahane kocam Mehmet Demirtaş’ın kulağına “İstanbul’da da uluslararası edebiyat festivali olmalı” diye fısıldadığımı hatırlıyorum.  
 
Sonrasında iki yıl boyunca herkese bunu anlatmaya, heyecanlandırmaya çalıştık. 2010 İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olacağı ilan edilmişti. Büyük ekipler yıllar öncesinden bunun için çalışmaya başlamıştı. Elbette kocaman bir bütçe ayrılmıştı. O kocaman bütçeleri yönetenlerden başlayarak, gazete patronları, farklı sanat dalları için sponsor olan şirketler, aklımıza gelen herkese böyle bir festivalin olması gerektiğini anlattık. Belki biz anlatamadık belki onlar anlamak istemedi. Başta böyle bir edebiyat festivalini biz yapmak istemiyorduk, onların yapmasının, ülkemize çok güzel sayfalar açacağını anlatmaya çalışmıştık. 
 
Sorunuzdaki yolculuk 2009’un ocak ayında bir akşam vapurla eve dönerken “Neden bunu biz yapmıyoruz?” diye kendime sorunca başladı. O heyecanla Mehmet’i aradım. Vapur tam boğazın ortasındaydı, telefon da iyi çekmiyordu. “Eve gelince konuşuruz” dedi. Önce onu ikna ettim. En zoru buydu. Sonra başka insanları birlikte ikna ettik. 
 
 
Orhan Pamuk
 
İTEF İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali’nin bu yılki teması olan “Senin Hikâyen Ne?” nasıl belirlendi?
 
Edebiyatın özünde hikâye anlatmak, hikâye biriktirmek, hikâye aktarmak var. O hikâyeleri yazanların hatta okuyanların edebiyat eserleriyle olan bağını – hikâyesini- dinlemek istedik bu yılki İTEF sahnesinde. Geçmiş yıllara baktığımda bazı temaların diğerlerine göre daha çok öne çıktığını; okurla, izleyiciyle daha çok bağ kurduğunu görüyorum. Bu yılki temamız da çok sevildi.  Yurtdışından davet ettiğimiz yazarları da bu temamıza uygun seçtik.
 
 
Festivale katılan yazarlarla okurlar arasında bir etkileşim sağlıyorsunuz. Bu yıl hem yazarlardan hem okurlardan ne tür hikâyeler dinlediniz?
 
İstanbul’daki etkinlik salonlarında boş yer kalmamıştı. Hatta son etkinlikte merdivenlerde bile yer kalmadığı için genç bir okur ayakta izledi tüm söyleşiyi. Bunlar bize gelecek yıl yeniden İTEF’i organize etmek için şevk ve güç veriyor. İTEF’in son günü Yalova’nın Gaçık Köyü’nde yabancı yazarlar ve Türkçeden diğer dillere çeviriler yapan çevirmenleri, desteklemek için kurduğumuz KalemEv’de etkinlikler vardı. O minicik köydeki yüz yıllık ağaçların koruduğu bahçeye 700 okur gelmişti. Yerlerdeki minderlerde oturup, hamaklarda sallanarak edebiyatın büyüsüne daldılar. Eminim onlar bu deneyimlerini başka okurlara anlatacaklar ve 2024 baharında daha kalabalık olacağız. Yazarlar etkinliklerinin başından sonuna kadar orada zaman geçirdikleri için okurlarla daha çok temasları oldu. Hikayeler neşeyle bazen de hüzünle paylaşıldı.
 
 
Almanya, Hollanda ve İtalya’dan yazar, çevirmen, çizer ve yayıncılık profesyonellerini İstanbul’da ağırladınız. Festivale katılan yabancı konuklar Türkiye edebiyatı ve kültürü hakkında ne düşünüyorlar? Bu konuda sizin gözlemleriniz neler oldu?
 
Üç ülkeden davet ettiğimiz konuk yazarlarımızı bu yılki temamıza uygun seçtik. Çok heyecanla, istekle geldiler. Çok dille çevrilen yazarlarımızı tanıyorlardı. İşte tam burada bizim işimizin önemi ortaya çıkıyor. Çoksatanın, bilinenin ötesine geçebilmemiz gerekiyor. Edebiyat festivali yapmanın özünde bu amaç var.
 
 
Hakan Günday
 
Genç yazarlar ve edebiyat meraklıları için festivalin sunduğu fırsatlar ve onları edebiyata teşvik etme çalışmaları konusunda neler söylersiniz?
 
KalemEv’de genç okurlar için atölyeler yaptık. Daha önce hiçbir yazar, çevirmen, çizerle tanışmamış olan geleceğin okurlarını ağırladık. İTEF’in her zaman önceliği okur sayısını arttırmak ve geleceğin okurlarını geliştirmek olmuştur. Buna gelecekte de heyecanla devam etmek istiyoruz.
 
 
Son olarak, gelecek yıllarda İTEF için hayata geçirmeyi düşündüğünüz yenilikler veya projeler var mı? Gelecek yıllarda edebiyatseverleri neler bekliyor?
 
İstanbul’da “kültür yorgunluğu” var. Farklı şehirlerde etkinlikler yapmak istiyoruz. Yeni yazarlar keşfetmek ve onları okurlarla buluşturmak için heyecanlanıyoruz. Bize söyleyecek sözü olanı edebiyat aşkıyla dinlemek istiyoruz.