“İnsanın tek konusu, aslında kendisi”
29 Kasım 2023 - 01:11Elgiz Müzesi’nde 1 Kasım’da açılan ‘Sığ Sularda Derin Hayaller’ sergisi, 2 Ekim 2022’de yitirdiğimiz mimar, sanat eleştirmeni, koleksiyoner ve küratör Haşim Nur Gürel’in yazılı, görsel ve işitsel kültür mirasının anısına saygı duruşunda bulunuyor. Billur Tansel küratörlüğünde 12 Aralık’a dek izlenen sergide anılan usta, “İnsanın tek konusu, aslında kendisi; kendisinin dünyaya bakışı, onu algılayışı ve onunla başa çıkmaya çalışması,” öğüdünü bu sergiyle bir daha sonsuzlaştırıyor.
EVRİM ALTUĞ
evrimaltug@gmail.com
‘Türkiye’nin ilk özel çağdaş sanat müzesi olma sıfatıyla 22 yıl önce İstanbul’da kurulan Elgiz Müzesi, 12 Ocak’a kadar süren özel sergisinde ‘Sığ Sularda Derin Hayaller’i gözle görünür kılıyor. Müze kurucuları ve koleksiyonerler mimar Can Elgiz ile eşi Sevda Elgiz’in yakın dostları, çok yönlü kültür ve sanat insanı Haşim Nur Gürel anısına açılan ve ismini sanatçının 1996’da yazdığı ‘Sığ Sularda Sanat ve Siyaset’ kitabından almış olan serginin küratörlüğünü Billur Tansel üstleniyor.
Müzenin Elgiz güncel sanat koleksiyonu bölümü ile aynı çatıyı bölüşen kapsamlı anma sergisinde, 2 Ekim 2022’de yitirdiğimiz mimar, ressam, heykeltıraş, seramikçi, sanat eleştirmeni, küratör ve editör Nur Gürel’in farklı dönem ve arayışlarını yansıtan yüzü aşkın parça, QR kod yardımı ile gezilebilen sesli yorumlama ve dönemsel izleme imkânı eşliğinde görülebiliyor. Küratör Tansel, sergide Gürel’in az önce andığımız eleştiri kitabının yanı sıra, ‘Muhayyel Müze’ isimli kitabından da bölümleri, izleyici - dinleyicilerin merakına sunuyor.
Elgiz Müzesi 2010-2022 Yönetim ve Teras Sergileri Seçici Kurulu Jüri Üyeliği yapmış bulunan ve Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Birliği Türkiye Şubesi (AİCA-TR) kurucu üyelerinden olan merhum Gürel anısına açılan sergide, ilk sergisini 17 yaşında iken Robert College’daki soyutlamaları ile açmış sanatçının çektiği fotoğraflardan ilhamla ürettiği farklı kompozisyonlara, otoportre çalışmaları, natürmortları, üçlemeleri, Naile Akıncı, Cihat Burak, Nedim Günsür, Burhan Uygur ve Adnan Varınca gibi, kendi sanat koleksiyonundan örnek misafir yapıtlara ve kendisiyle Gazi Şansoy tarafından yapılmış özel bir röportajın video
projeksiyonu ile, ‘Sanatçının Elleri’ projesine kattığı siyah-beyaz zenginlik de görülebiliyor.
Gürel’in açtığı geçmiş sergilerden özgün dokümanlara, müzede satışa da sunulan Sevimce Sanat Galerisi imzalı sanat eleştirisi ve kültür yazıları külliyatına da yer verilen sergide, sanatçının hayatında büyük yer etmiş vitrinli cam dolap, bu nesneden ilhamla ürettiği 1998 tarihli kontrplak üzeri tuvalleri ile sergilenirken, sergi farklı koleksiyonerlerden konsinye / ödünç alınan parçalarla da önemli bir hatıralar geçidi olarak kendini ispatlıyor.
Etkinlikte bu yönüyle Gürel’in imzasını taşıyan ve soyadı sırasıyla Ayşe - Bülent Arkunlar, Dilek Yakar, Cyrus Carter, İdil - Osman Diyarbekirli, Füsun - Faruk Eczacıbaşı, Sevda - Can Elgiz, Sevim Gürel, Ayda - Sinan Güreli, Ömer Koç, Aytaç Beyazgül, Pertev Kökdemir, İpek - Ahmet Merey, Berna Türemen ve Yıldız Holding’in envanterindeki eserler izlenebiliyor.
Elgiz Müzesi’nde küçüklü büyüklü ziyaretçi gruplar tarafından büyük bir hayranlık ve coşku ile izlenen serginin amacı hakkında bir açıklamada bulunan küratör Tansel, “... farklı yönleriyle Haşim Nur Gürel’in hayatından dönemlere ışık tutan belgelerin yanı sıra; yazmış olduğu kitapların, sanat yazılarının, üretmiş olduğu eserlerin şiirselliğiyle bir arada sergilendiği bir arşiv sergisi ortaya koymaktır,” ifadesini kullanırken, sözlerine özetle şöyle devam ediyor: “...kimi zaman ‘Fovizm’ akımını andıran cesur renkleri, kendi coşku ve heyecanının habercileri mahiyetinde kullanmış, kimi zaman da, beyaz üzerine beyaz oto-portreler gibi denemeleri ile, çalışma boyutlarını renklerin ötesinde farklı bir düzeye taşımıştır. Hiçbir malzemeyi sarf etmeden, kalan boyalara ekleme yapmadan yeni resimler üretmiş, boya paletini de ‘eser’ olarak kurgulamıştır. (...) Oto-portreleri adeta sanatçının iç dünyasının sessiz şahitleri olarak varlık bulmuş, kimi zaman huzurlu, kimi zaman yabancılaşmış, kimi zaman sessiz çığlıklarını duyduğumuz bu figürler, hayatını sanata adamış olan Gürel’in kendisiyle hesaplaşmalarının izini sürmüştür.
“Neticede” der Gürel, “...insanın tek konusu, aslında kendisi; kendisinin dünyaya bakışı, onu algılayışı ve onunla başa çıkmaya çalışması.”
Haşim Nur Gürel bu anlamda, geride bıraktığı bu yoğun mirasa da yine sergide şövalesi ve portresiyle küratör Tansel ve ekibince saygıyla paylaşılan şu anlamlı sözleriyle görünürlük katıyor: “Hayatım boyunca ressam, yazar, danışman, müzeci, jüri üyesi gibi farklı sorumlulukları üstlenerek çok farklı bir kimliğin gerçekliklerini yerine getirmeye çalıştım. Kendisine çok şey borçlu olduğum büyük usta, ressam Cihat Burak’ın da dediği gibi, ‘Geride bıraktıklarımın beni yaşatacak yoğunlukta olduklarını umuyorum.”
Metro ile İTÜ Ayazağa Plazalar çıkışından varılabilen İstanbul Maslak Meydan Sokak’taki Beybi GİZ Plaza’da yer alan Elgiz Müzesi, Salı- Çarşamba- Perşembe- Cuma 10.00 – 17.00, Cumartesi 10.00 – 16.00 arasında gezilebiliyor. Pazar – Pazartesi ve resmi tatil günlerinde kapalı olan müzeye, rehber eşliğinde okul turları için müze e-mail adresine önceden bildirim yapılması gerekiyor.
“Çok gerçek ve çok hüzünlü…”
“Canlılığın temel kuralı ölümlülüktür, değişimdir. Bu nedenle bazı resimlerimde konu seçtiğim çiçeklerin solup, kuruyup dökülerek değişim geçirmiş hallerini yeğleyebiliyorum. Bazen de serüveni en başından sona, üçlü veya dörtlü çiçek serileri ile vermeyi ve çiçeklerdeki bu değişim ile zamanın geçişini de bir anlamda belgelemeyi seviyorum.
Ayrıca bir çiçek demetindeki veya dalındaki çiçeklerin kimi solup, dökülürken, aynı anda başka dallarda goncalar açabiliyor, yeni yapraklar, yeni dallar filizlenebiliyor Bu resimlerimde, gelip geçiciliğin bilincine varıp, geçip gidene sahip çıkıp onun değerini olabildiğince çıkarabilmeyi, yaşanan anları kalıcı kılabilmeyi, bakıp geçiverdiğimiz nice şeyi görebilmeyi, keyfini çıkarabilmeyi, izleyicilerim ile paylaşmayı amaçlıyorum.
Tek bir çiçeği alıp karşınıza koyuyorsunuz ve müthiş bir değişim geçirdiğini görüyorsunuz; hem de birkaç gün içerisinde. Bir gonca açılıyor ve deforme olarak, tersine dönerek kuruyor, içini dışarı çıkartarak yok olup, gidiyor. Sonuçta bu, insan ömrünü anımsatıyor. Çok gerçek ve çok hüzünlü. Bütün sürprizler, gizem, büyü burada.”
H.N.Gürel