İlham verecek yazarlar aranıyor
07 Nisan 2022 - 12:04Seray Şahinler
Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun 2018-2021 yılları arasında Mitos Boyut Tiyatro Yayınları iş birliğiyle düzenlediği “Sahne Eseri Yazma Yarışması” bu yıldan itibaren yeni bir içerik ve uygulama anlayışıyla yola devam ediyor. Oyun yazma konusunda çağdaş bir bakış ve yapı öneren “Oyun Yazma Programı”, oyun yazarlarını desteklemeyi, yenilikçi ve heyecan verici fikirlerin sahne için yazılmasını teşvik etmeyi, yerli tiyatro oyunu repertuvarımıza çağdaş metinler kazandırmayı amaçlıyor. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Murat Daltaban ile programı ve bu yarışmaların tiyatroya kazanımını konuştuk.
Bu kez perdenin arka tarafına geçiyor ve oyunun yazımına katkı sağlıyorsunuz. Nasıl karar verdiniz Oyun Yazma Programı’na?
NKT ve Mitos Boyut’un beraber sürdürdüğü bir yarışma vardı. Bu yarışmanın biçimini değiştiriyoruz, “Oyun Yazma Programı”na dönüştürüyoruz. Taslak aşamasından sahnelenmesine kadar, oyunun yazılması sürecinde yazarın da ekibin bir parçası olmasını amaçlıyoruz. Oyun metinlerini birbirleriyle yarışmaya sokmak yerine, taslak hâlinde gelen oyunların seçilenlerini, dramaturg desteğiyle yazma sürecine sokmayı tercih ediyoruz. Hedef, sürecin sonuna gelindiğinde yazarın da tiyatro kurumunun da içine sinecek, seyirciyle buluşacak eseri-eserleri ortaya çıkartmak.
Son yıllarda yerli yazarların metinlerine ağırlık verildiğini görüyoruz. Başarılı metinler, iyi rejilerle birbirini tamamlayarak tiyatroda yeni bir üslup oluştuyor gibi ne dersiniz?
Daha yolumuz var ama en önemlisi bu süreçte genç yaşta yazmaya başlamak için daha yürekli ve cesur bir nesil yaratmayı becerdik son 15 yılda. Şimdi bu alana yönelik bütçelere ihtiyacımız var. Ne kadar yatırım yapılırsa üretim o kadar bol ve uluslararası güce ve görünürlüğe ulaşır olacak.
‘Oyun sahnelenmediği sürece tamamlanmış sayılmaz’
Oyun yazma yarışmaları Türkiye’deki tiyatro üretimine ne tür katkılar sağlıyor?
Son 10 yılda yazma merakı artmasına rağmen yazarlık bir disipline oturmuş değil. İstanbul dışı için ve süreklilik açısından oyun yazarlığı bir disipline sahip değil. Yarışmalar yüreklendirici görülebilir fakat bir oyun sahnelenmediği sürece tamamlanmış sayılmaz. Yarışma katılımcılarının da eserlerini değerlendirme konusunda kendilerine karşı acımasız olamadıklarından bir oyun metni enflasyonu var fakat oyunlar sahnelenmeye değer mi tartışılır. Bu birinci problem… İkincisi, yarışmalar iyi niyetli girişimler olmasına rağmen sahneye yeteri kadar katkı sağlamıyor. Metinler zaman zaman ümit verici olsa bile yarışmalar işin sadece başlangıcı olarak kalıyor. O metinlerin seyirciye ulaşması için gereken halkalar zincirde yerini alamıyor. Yarışmalar ya da metnin ortaya çıkışı, bütüncül bir projenin sadece bir parçası. Bu çabanın noktalanacağı yer sahne. Bunun için de kurumsal bir temele ihtiyaç var ve bunu en rahat yapabilecek yerler de ödenekli tiyatrolar. Biz de bu yüzden biçimi yarışmadan çıkartıp, oyun geliştirme programına dönüştürdük. Bir taslağın sahne metni hâline dönüşmesi sürecinde yazara, ihtiyacı olanları sağlamak amacıyla… İyi oyunu seyirciyle buluştururken, yarışmaların almadığı riski göze alıp tüm imkânlarımızla yazarın seyirciyle buluşmasındaki zincirin eksik halkalarını tamamlamaya çalışıyoruz.