Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » ‘Hiçbirini kaçırmayın, hepsine gelin’

‘Hiçbirini kaçırmayın, hepsine gelin’

‘Hiçbirini kaçırmayın, hepsine gelin’12 Temmuz 2022 - 09:07
16-30 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek 13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, programındaki dört büyük prodüksiyonlu opera temsili ve bir konser ile kulaklarımızın pasını silmeye hazır.

MÜJDE IŞIL

 

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından 2010 yılından beri gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Opera Festivali, yaz sezonunun nefes aldıran etkinliklerinin başında geliyor. Opera temsilerinin diğer sanat gösterilerine kıyasla, sanatseverlerle buluşma sıklığının daha az olması, festivalin önemini artırıyor. Bu sene 13. kez düzenlenen festivalde Ankara, İstanbul ve Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri’nin sahneleyeceği dört opera eseri ve bir konser yer alıyor. Saat 21.00’de sahnelenecek temsiller 16-30 Temmuz tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi Açık Hava Sahnesi ile AKM Tiyatro Sahnesi’nde gerçekleşecek. Festivalin açılışını, 16 Temmuz Cumartesi akşamı Haliç Kongre Merkezi Açık Hava Sahnesi’nde “7 Tenor” konseri yapacak. 20 Temmuz’da “Tosca”, 23 Temmuz’da “IV. Murat” ve 27 Temmuz’da “Carmen” operasının temsilinin gerçekleştirileceği festival, 30 Temmuz’da “Saraydan Kız Kaçırma” ile sona erecek. Festival bu vesileyle operanın yıldızlarını da İstanbul’da ağırlayacak. Dünyaca ünlü soprano Angela Gheorghiu ve bariton Nikoloz Lagvilava “Tosca” operasında, mezzo-soprano Ramona Zaharia ise “Carmen” operasında sanatseverlerin karşısına çıkacak. Biz de İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Vekili Ayşem Sunal Savaşkurt ile festival üzerine konuştuk.

 

Opera, sanat dalları içinde halka daha mesafeliymiş gibi algılandı ülkemizde. Halbuki çok sevilen birçok edebiyat eserinin ve filmin kaynağını oluşturuyor aynı zamanda. Bu açıdan bakınca, söz konusu mesafeyi nasıl yorumluyorsunuz?

 

Opera, akademik bir disiplin. Sevmek için o disiplini bilmek gerekiyor. Onun için biz her zaman insanlara önyargılı olmamalarını söylüyoruz. “Bir operaya gelin ve seyredin, eğer sevmezseniz, tamam” diyoruz. Bunu mesafe olarak değil de bilinmemek olarak yorumluyorum. Daha çok kişiye ulaşmamız ve daha çok sevdirmemiz lazım, diye düşünüyorum. İnsanlar filmleri sevdikleri, bildikleri türlerine göre seçiyor mesela. Bizim de amacımız operayı bilmeyene, merak etmeyene ulaştırmak.

 

İstanbul Opera Festivali bu sene 13. kez düzenleniyor. Bu zaman zarfında festivalin kültür sanat hayatımıza katkıları neler oldu?

 

Festivaller, sanatın halkla buluşmasına vesile olan etkinliklerin “en çarpıcı” olanlarındandır. Birleştirici özelliği de var, insanları bir araya getirir. İstanbul Opera Festivali’nin katkısı da bu açıdan önemli. Bu sene festivalimiz açık havada olacak. Daha önce Arkeoloji Müzesi’nde de açık havada yapıyorduk festivali ama daha küçüktü alanımız. Şimdi ilk defa dev bir sahne kuruluyor, 2 bin 640 kişilik seyirci alanı hazırlanıyor. Böylelikle İstanbul Opera Festivali’nde ilk defa bu kadar çok seyirciye ulaşacağız. O yüzden çok mutluyuz.

 

Bu yıl program oluşturulurken öncelikler nelerdi?

 

Genelde seyircimizin sevdiği eserleri seçmeye çalışıyoruz. Mesela herkesin bildiği, hatta Atatürk’ün de en sevdiği eserlerden biri olan “Tosca” operası geliyor Ankara’dan. Genel anlamda seyircimizin hoşuna gidecek eserleri bir araya getirmeye çalışıyoruz.

 

Programdan “Asla kaçırmayın!” dediğiniz önerinizi sorsak…

 

Hiçbirini asla kaçırmayın! Her biri ayrı ayrı değerli. Muhteşem bir “7 Tenor” konseriyle başlıyor festival. Genel Müdürümüz Murat Karahan da sahneye çıkacak bu konserde. “Tosca” eserimiz var, o da kaçmaz. Rahmetli Okan Demiriş’in yazdığı “IV. Murat” operası kendi kültürümüzü yansıtması açısından çok kıymetli. Ardından festivalde “Carmen” rüzgârı esecek. Sonrasında da geleneksel “Saraydan Kız Kaçırma” eserimiz var. Hiçbirini kaçırmayın, hepsine gelin.