Herkes için erişilebilir müze
27 Haziran 2022 - 09:06Seyhan Akıncı
İç mimar Çiğdem Aslantaş’ın yıllar içerisinde yaptığı müze gezilerinden doğan çok duyulu müze fikri, 100. yılını kutlayan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde gerçeğe dönüştü. Kurduğu sosyal girişim projesi Bongo Art Project ile iki buçuk yıllık bir sürecin ardından Türkiye’nin görme engelli bireyler için dokunulabilen, işitilebilen ve teknolojik entegrasyonlarla hissedilebilen ilk müzesi “Eğitim ve Deneyim Alanı” tamamlandı. Biz de hedefleri Türkiye’deki 690 müzenin ulaşabildikleri kadarını herkes için erişilebilir hâle getirmek olan Çiğdem Aslantaş ile bu anlamlı girişimi konuştuk.
Bongo Art Project’in nasıl ortaya çıktığından bahsedebilir misiniz?
Son yedi yıldır dünyadaki müzeleri ziyaret eden, Nürnberg ile Ankara arasında yaşayan bir iç mimarım. Çok duyulu bir deneyimin kurgulanması gerekliliğini, koku müzesi, çikolata müzesi ya da dijital sanat müzeleri gibi farklı duyuları aktive eden tematik müzelerdeki ziyaretlerimde daha fazla gözlemledim. Bu süreçte müze kurgularının tek duyulu deneyimlerini eleştirirken, görme duyusu aktif olmayan bireylerin ne yaptığı konusunda düşünmeye ve araştırmaya başladım. Dünyada da oldukça sınırlı örnekleri olan, sadece İtalya ve Almanya gibi bazı ülkelerde bulunan uygulamaları inceledikten sonra Türkiye’ye dönüp böyle bir süreci başlatmak istedim. “Erişilebilen Müzeler” mottosuyla Bongo Art Project sosyal girişimini kurdum. Bir tutkuyla başlayan bu süreç organik bir gelişim süreci göstererek bir girişime evrildi ve müzelerde farklı disiplinlerin birlikte projeler ürettiği bir formata dönüştü. Ve Türkiye’de, görme engelli bireylerin faydalanabileceği müze ‘Eğitim ve Deneyim Alanı’nı tamamladık.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde anlamlı bir projeye imza attınız. Burada neler yapıldı?
Görme engelli bireylerin kendi yaşadığı coğrafyada tarihini keşfedeceği en kıymetli yer olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden süreci başlatmanın anlamlı ve kapsamlı sonuçlar doğuracağını öngördük. Bu amaçla iki buçuk yılda gönüllü olarak çalışıp ve ayni destek olarak kabul ettiğimiz sponsorluklarla süreci devam ettirdik. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kuruluşunun 100. yılında, Türkiye’nin görme engelli bireyler için dokunulabilen, işitilebilen ve teknolojik entegrasyonlarla hissedilebilen iilk müzesi ‘Eğitim ve Deneyim Alanı’nı tamamladık. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki küratörlerimizle Anadolu’daki tarih öncesi yaşayan uygarlıkların her dönemini kapsayacak 22 ikonik eser seçerek işe başladık. Ardından seçilen eserler yüksek çözünürlüklü tarama cihazları ile yüksek güvenlik önlemleri alınarak üç boyutlu olarak tarandı. Taranan eserlerin 3D baskılarının alınmasının ardından, az gören bireylerin daha rahat algılayabilmeleri için sarı renklere boyandı. Beraberinde müze eserlerinin hikâyeleri sesli betimleme metinlerine çevrildi ve seslendirmeleri tamamlandı. Sürecin paralelinde mimari alan tasarımı yapılarak, tamirat-tadilat ve mobilya üretimleri tamamlandı. Beacon teknolojili cihazlar, navigasyon yazılımları ve eserlerin 3D modellemelerinin incelenebileceği tabletler yerleştirildi. Alanın erişilebilirlik yolları ve Braille açıklamaları tamamlandı. Son olarak sergilenen eserlerin kabartmalı ve Braille anlatımlı katalogları basıldı. Amacımız Türkiye’de bulunan 690 müzenin ulaşabildiğimiz kadarını erişilebilir hâle getirmek.
“Müzelerimizi kurmak için dernekleştik”
Herkes için erişilebilen müzeler fikri neden önemli?
Tek duyulu aktarımın didaktikliği, eser bilgilerine erişimin yetersizliği ve günümüz dijital çağında güncel olmayan iletişim biçimlerini göz önünde bulundurduğumuzda müzelerin hepimiz için çok da erişilebilir durumda olmadığını söyleyebiliriz. Müzelerden sağlıklı bireyler olarak bizler de yeteri kadar faydalanamıyor, bu denli önemli eğitim ve deneyim alanlarına etkili bir şekilde erişemiyoruz. Bu anlamda herkes için erişilebilen mekânlar yaklaşımı ana odağımız oldu. İçinde bulundukları coğrafyaya, tarihe, bilime ve sanata erişemeyerek kendi kökleri/kökenleri ile bağ kuramamaları nedeniyle en dezavantajlı konumda olan görme engelli bireyler ile sürecimizi başlatmak istedik. Engellerine takılmadan kendi tarihiyle bağ kurabildiği, herkesin aynı anda eşit olarak faydalanabileceği, çok duyulu müze deneyimlerinin olduğu alanlar yaratmak önemli bir fırsat eşitliği sağlıyor. İlerleyen dönemlerde kendi müzelerimizi de oluşturabilmek adına Bongo Yeni Nesil Müzeler Geliştirme Derneği’ni kurduk.