Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » 'Her şey geri dönüştürülür'

'Her şey geri dönüştürülür'

'Her şey geri dönüştürülür'02 Eylül 2023 - 12:09
Radiohead’in iki Grammy ödüllü sanatçısı ve grubun beyni Thom Yorke’un 30 yıllık dostu Stanley Donwood, pandemide kurdukları “The Smiles” müzik projesinin doğumunda ortaya çıkan içgüdüsel ve tesadüfî resimleriyle iki ayrı sergi için Londra’daki Tin Man Sanat Galerisi’nde. Donwood, 6-10 Eylül ve 6-10 Aralık tarihli sergiler üzerine fikirlerini Milliyet Sanat’a anlattı
EVRİM ALTUĞ
evrim.altug@milliyet.com.tr
 
Thom Yorke foto: Alex Lake
Stanley Donwood foto: Rowan Farrell
 
Milliyet Sanat Ağustos sayısında da müjdelediğimiz gibi Radiohead grubu kurucu üyesi Thom Yorke, 30 yıllık sanatçı dostu Stanley Donwood ile iki ay sürecek özel bir sanat projesi için gün sayıyor. 
Londra’daki Cromwell Place’de James Elwes direktörlüğünde hizmet veren Tin Man Art Galerisi’nde 6-10 Eylül ve 6-10 Aralık tarihlerinde sunulacak “The Crow Flies” isimli proje, ikilinin eş zamanlı ürettiği büyük boy tuvallerini izleyicilerle buluşturacak. 
 
Bu yeni işbirliği, aslında Oxfordshire, İngiltere’de yaşayan Yorke’un eski Radiohead üyesi ve film müziği bestecisi Jonny Greenwood ve Sons of Kemet grubunun caz davulcusu üyesi Tom Skinner ile kurdukları “The Smile” grubunun geçen yıl yayınladıkları “A Light for Attracting Attention” albümünde de gün ışığına çıkmıştı.
 
“Amnesiac”” ve “In Rainbows” adlı Radiohead albümlerine kattığı görsel dünyası ile iki Grammy ödülü kazanan, 2002’den bu yana da Glastonbury Festivali’nin resmî sanatçısı olarak çalışan Donwood, yine Radiohead’in 1995’teki ilk “The Bends” albümünden beri, ekibin tüm yapıtlarına kattığı sanatıyla da tanınıp, seviliyor. 
 
Tin Man Art’ta izlenecek eserlerin geçmişi, ikilinin The Smile’ı kurduğu günlerden, bugüne uzanıyor. Genellikle mütevazı bir stüdyoda,  iki ayrı tuvalin başına aynı anda geçen Yorke ve Donwood, bu ‘iletişim’ sayesinde daha önce sözgelimi faks ve notlarla yaşadıkları etkileşimi de artırmış. 
The Smile adının kaynağı, aslen şair Ted Hughes’ün alanında çığır açan şiir buketi, “Crow/Karga”dan gelirken, Yorke ve Donwood yine bu sadakati tekrarlayarak, sergilerine “The Crow Flies” ismini vermeyi uygun bulmuşlar. 
 
 
Öte yandan, Yorke ve Donwood arasındaki bu uzun soluklu iş birliğinin kökeni, Radiohead’in 20 yıl önceki “Hail to the Thief” albümünde öne çıkan görsel karaktere de uzanıyor. Hatırlanacağı gibi bu albümün görselliğinin de ilham kaynağını, Pers korsanlarının 17’nci Yüzyıl haritaları, Britanya Adaları’nın erken dönem harita desenleri ve 1960’ların ABD askeri haritalarından oluşan karma bir içerik belirlemişti. 
 
Ortaklıklarını, geçmişte yayımladıkları “KID A MNESIA” ve “Fear Stalks The Land” adlı iki kitapla da göstermiş ikili, sürecin başında albüm sözlerinden aldıkları konuları görselleştirerek potansiyel bir harita metod sahası üretmiş ve böylece izleyici, sembol ve metnin faydasıyla bu haritadaki konumunu da bir anlamda tayin edebilmiş. Bu yaklaşım kendini zamanla daha soyutlamacı bir tekniğe yaklaştırdıysa da, yine de kimi desenlerin, resimlerin katmanlarının altında olduğu seçilebiliyor. 
 
 
Yorke’un, Brighton’lı yurttaşı Stanley Donwood ile açtıkları sergi bu anlamda,  Radiohead’in geçmişini oluşturan albümlerin görselliğine de ciddi göndermelerde bulunuyor. Sözgelimi, Tin Man Art’ta açılacak sergide, Radiohead’in 2000 tarihli “Kid A” albümünün karakteristik arka manzara ve dağ betimlemeleri, “King of Limbs” albümünde yer alan boynu bükük ağaç dalları veya 1997 tarihli “OK Computer” albümünün esintili, nehirsi yollarına da rastlanabiliyor. 
 
Donwood, sürpriz biçimde açılışa günler kala sorularımızı da yanıtladı:
 
Yaklaşık 30 yıldır görsel sanatlarla yakından ilgili Bay Yorke ile çalışıyorsunuz. Bu sergi modeli dostluğunuz ve işbirliğinizden nasıl beslendi?
 
Thom Yorke, pandemiden önce Jonny Greenwood ve Tom Skinner ile 'The Smile' müzik projesine başlamıştı. O zamanlar, başka konularla meşgul olduğum için buna pek dikkat etmiyordum. Sonra, virüs ve yaşanılan her şey geldi. Zaman tuhaflaştı, esnekleşti; Olayların akışından emin değilim. 
 
Ancak bir ara Bay Yorke ve ben, “The Smile” müziğine eşlik edecek sanat eserini nasıl yapabileceğimiz konusunda fikir alışverişinde bulunmaya başladık; o zamanlar gelecek belirsizdi ve ne olacağını bilmiyorduk. 
 
 
Sonunda geleceğe ve bir çıkış yoluna dair, hayali haritalar yapmaya karar verdik. Daha sonra haritalarımız sayesinde gezebileceğiniz yerlerin fotoğraflarını çekmeye başladık. Tüm bunları, önce pandemi döneminde, sonra da her şeyin çok daha kolaylaştığı dönemde tuval üzerine resim yaparak yaptık. 
 
Sergi iki bölümden oluşuyor çünkü gezebileceğiniz yerlerin birçok haritasını ve resmini yaptık. İki parçanın her biri diğerinden farklı. Aynı ama aynı zamanda tamamen farklı.
 
Thom Yorke'un projelerinde karşımıza çıkan Grammy ödüllü çalışmalarınız, bize geçmiş işbirliklerini de çağrıştırıyor: Pink Floyd'un görsel yüzü Storm Thorgerson; Andy Warhol ve Velvet Underground ile The Rolling Stones; yine The Sex Pistols ile çalışmış olan merhum Jamie Reid, bu etkileşimin birer örneği denebilir mi? Size göre aranızdaki bu yaratıcı köprü size ne kadar gönderme yapmış olabilir?
 
Pink Floyd veya Storm Thorgerson, The Velvet Underground veya Rolling Stones'tan etkilenmiyorum ancak Andy Warhol ve Sex Pistols'tan hoşlandığımı ve Jamie Reid'e büyük ve kalıcı bir hayranlığım olduğunu, kabul ediyorum. 
 
Ancak onlara duyduğum hayranlığın, Yorke'la çalışmamla hiçbir ilgisi yok. Bu tamamen yeni bir tezahür; yönlendirilmiş eylem ve rastlantı, hata ve başarı, deneme ve yanılma, şans, rastlantı, tesadüf ve şansın yanı sıra, şiddetli düzenleme ve acımasız bir kazanma arzusunun bileşimiyle geliştirdiğimiz bir şey. Samandan tahılı ayıklamak gibi.  Yaptığımız şeyin, salt bir kitle iletişim ürününün renkli ambalajı olduğunun fazlasıyla bilincinde iken, aynı zamanda bu aracı, sanatı, geç dönem Batı kapitalizminin cephesine kırılmış bir pencereye yerleştirme şansı olarak görüyoruz.
 
'Geri dönüşüm' sanat tarihinin de olmazsa olmaz araçlarından biri. (Örneğin, dAdA hareketi, Konstrüktivizm vd.) Siz sanat anlayışınızda, bu tür yaratıcılık eğilimlerine ne kadar duyarlısınız?
 
Biz güzel sanatlar ya da ticari sanat olarak kabul edilenler arasında hiçbir ayrım yapmayan hırsızlarız ve Rafaello öncesi resimden olduğu kadar, Art Brut akımı ya da bir dergideki reklâmdan da, kolayca etkileniriz. 
 
Hiçbir fark yaratmıyor ve türler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz. Beğenirsek çalarız. Bu işleme dilerseniz 'geri dönüşüm' de diyebilirsiniz. 
 
Bu proje için, Karga Sinekleri, Ortaçağ Arap korsanları ve haritacıları tarafından yapılan haritaları ve eski katedrallerde tutulan parşömen üzerine 14. yüzyıldan kalma tablolar, ayrıca Viktorya dönemi ansiklopedileri ve kuzey İspanya'daki Romanesk kiliselerden çaldık. 
 
Ama aynı zamanda kitaplardan ve şiirlerden de fikir aldık. Ve tabii ki, The Smile'ın müziği bizi büyük ölçüde yönlendirdi. 
 
Her şey geri dönüştürülür. 
Biz de ‘sürmeye’ (cycling) devam edeceğiz.