Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Edinburgh'ta başrol solo performansların

Edinburgh'ta başrol solo performansların

Edinburgh'ta başrol solo performansların31 Ağustos 2023 - 01:08
Edinburgh Fringe Festivali'nin bu yılki sloganı “Dilediğin kadar yer ayırt” oldu. Üç bin performans arasında ülkemizden Zehra Bilgin yazdığı ve yönettiği "Contac-less/ Temassız" ve "Göçmen Shakespeare" uyarlaması ile Naz Yeni “Biz de buradayız,” dediler.

Petek Kırboğa - Edinburgh’a adım attığınız andan itibaren festivalle nefes almaya başlıyorsunuz. Tarihi dokusuyla zamanda geri giderken, performansla dolu bu şehirde tam anlamıyla anda olduğunuz bir sürecin içine giriyorsunuz. Şehrin her köşesinin broşürler ve afişlerle dolu olmasının yanı sıra sanatçılar gösterilerine birebir seyirci çekmek için sahadalar. Yolda yürürken bir müzikal şarkısı duymanız ve kostümler içinde oyuncularla karşılaşmanız oldukça olağan. Üç bin gösterinin 250 gösteri mekânını paylaştığı Edinburgh Fringe Festivali'nde seçim yapmak oldukça zor. Her zaman olduğu gibi öne çıkan ve iyi pazarlanan pek çok oyunun yanı sıra isimsiz oyuncuların yer aldığı etkileyici işleri yakalamak oldukça eğlenceli bir uğraşa dönüşüyor. Uluslararası bir festivalde olduğumuz için hemen hemen her ülkeden katılım var. İngilizce performansın yaygın olduğu festivalde bu yıl ezici üstünlük tek kişilik performanslardaydı. Bu pandeminin devam eden etkilerinden. Kapalı gişe oynayan "The Balade of Truman Capote" özellikle metni ile çok beğenildi. Patrick Moy da aktör olarak övgülere boğuldu. Biyografilerde her zaman karşımıza çıkabilecek bir sorun burada da kendini gösterdi. Kapalı gişe oynayan oyunda en çok eleştirilen tek kişilik performansın hareketsiz kaldığı yönünde oldu.

"Trainspotting" tiyatro sahnesinde

1996'da aynı adlı romandan uyarlanarak çekilen ve şehirle özdeşleşen "Trainspotting" filmini hatırlayacaksınız. “Hayatını seç” sloganı ile kitleleri düşünmeye iten romanın filmden sonra oyun uyarlaması da büyük ilgi görüyor. "In Your Face" tarzıyla sahneye konan oyun gerçekçi oyuncuklarıyla oldukça etkileyici bir performans. Seyirci içeriye alınırken tıpkı bir gece kulübüne girer gibi yüksek seste müzik veriliyor. Biletler seyircilere verilen neon bilekliklere dönüşüyor. Tüm seyircilerin kollarında neon bileklikler güzel bir atmosfer yaratıyor. Çarpıcı bir hikâye izleyeceğimizi biliyoruz. Oyunun sonundaki drama inat yönetmen hikâyeyi o kadar eğlenceli ve dinamik bir biçimle anlatıyor ki, sonunda karşılaşacağımız dram öncesi bizi biraz mutlu etmek istiyor diye düşünmeden edemiyorum. Oyuncular interaktif bir şekilde seyirciyi oyuna dahil ediyorlar. Onlarla konuşuyor, üstelerine basıyor, ıslatıyor ve onlarla dans ediyorlar. Oyuncuların seyirci ile kurduğu iletişim içeri girdiğimiz andan itibaren bizi etkisi altına alıyor. Seyirciyi içeri alıp yerleştiren de onlar. Performanstan sırılsıklam olmuş bedenleriyle onların üzerine yatan, onlara rahatlıkla dokunan ve pis suyla onları yıkayarak tedirgin eden de onlar. Gerçekçi ve etkileyici oyunculuklar sonucu finalde tüm seyirci oyuncuları ayakta alkışlayarak onları uğurladı. İsimsiz oyunculardan oluşan başarılı kadroyu burada anmadan geçmek istemiyorum. Andrew Barrett, Olivier Sublet, Lauren Downie, Michael Lockerbie ve Greg Esplin ayrı ayrı övgüyü hak ediyorlar. Yönetmen Adam Maher da seçtiği başarılı kast ve kurduğu dünya ile tadına doyulmayan bir oyuna imza atmış.

"Contac-less/ Temassız" yıl boyunca Londra'da

Festivalde beni heyecanlandıran bir diğer öğe bizden iki performansın seyirci ile buluşmasıydı. İster istemez koltuklarımız kabardı.  Zehra Bilgin’in yazdığı ve yönettiği "Contac-less/ Temassız" biçim açısından bir yenilik sunuyor. "Contact-less", katılımcıların hem hikâyeyi kontrol edebildiği hem de hikâye içinde kontrol edildiği bir rol yapma deneyimi sunuyor. Mekâna özgü tasarlanan canlı performans bu deneyime açık katılımcılarla gerçekleşebiliyor. Katılımcılardan biri bilgisayar başında yöneten rolünde oluyor. Sokakta yönetilen iki farklı katılımcı, görüntü ve sesle birbirine bağlanıyor. Bilinmez bir gelecek zamanda, bir bilgisayar programında sıkışmış bir insanın, dünya simülasyonundaki robotunu görüyoruz. Performans, sokakta olan katılımcının, harita yardımıyla yönlendirilerek, sokakta belirlenmiş noktalara yerleştirilen anonim mektupları toplaması ve bunları sesli bir şekilde okumasıyla devam ediyor. R. Ppavelkıç’in "Soytarılar" oyunundan esinlenerek oluşturulmuş metin, katılımcılara mekânın ve sokak atmosferinin içine daldıkları canlı bir bilgisayar oyunu atmosferi yaşatıyor. Günümüzde insanın, nasıl bir kontrole maruz kaldığını metroda, okulda, sokakta bile belirlenmiş bir koreografi altında hareket ettiğinin altı çiziliyor. İlk kez 2022'de Londra'da Chickenshed Tiyatrosu'nda sahnelenen "Contact-less", hızla gelişen teknolojinin tiyatro üzerindeki etkilerini araştırıyor. Zehra Bilgin’in izleyicilere farklı bir deneyim sunduğu oyun Asmalı Shane London ortaklığı ile Londra’da sergilenmeye devam edecek.

Shakespeare'in kahramanları göçmen olursa

Bir diğer yerli yapım Seyyar Sahne’ye ait "Göçmen Shakespeare"di. Naz Yeni’nin tasarladığı projede Shakespeare’in ölümsüz karakterleri ve tiratları günümüz Londra’sında göçmen olarak karşımıza çıkıyor. Macbeth'in cadılarından biri barista, Kral Lear inşaat ustası, Caliban otelde temizlik görevlisi, Katrine barmaid, Syhlock ise bir bulaşıkçı. Göçmen oyuncuların sanatları yanı sıra geçinmek için çalıştıkları farklı işlerin zorunluluğu bu projenin ilhamı oluyor. Yine Londra’da oynamaya devam edecek oyunda Dilek Yorulmaz Macbeth’in cadılarından kolaj yaptığı tiradıyla büyük beğeni topladı.

Doğum günü partisine kimse gelmezse?

Fringe Festivali birçok farklı türün bir arada olması anlamına geliyor. Kukla performansları, fiziksel tiyatro, sirk, kabare ve burlesque’de de dahil olmak üzere pek çok farklı biçimi bir arada bulabiliyorsunuz. Festivalin bu yıl en çok konuşulan kukla tiyatrolarından biri New York merkezli kukla oynatıcıları Dorothy James & Andy Manjuck’in projesi "Bill’s 44th" oldu. Bill adlı kuklanın 44 yaşını kutlamak için evde hazırlık yapıp kimsenin doğum günü partisine gelmemesini anlatıyor. Sözsüz ilerleyen bir saatlik performans seyirciyi çok eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor. Kuklayı iki kişi oynatmasına rağmen bir süre sonra oynatıcılar adeta siliniyor ve sadece kukla sahnede kalıyor. Sözsüz anlatımın doruklarına varan performans bol kahkahalı olmasının yanı sıra yalnızlık üzerine izleyicisini düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. Ekibe gösteri için nereden yola çıktıkları sorulduğunda "Normalde doğum günlerine bir iki kişi de olsa kişinin yakınları katılır. Kimsenin gelmediği bir doğum günü partisinin nasıl olabileceğini hayal ettik,” cevabını verdiler.

Her yıl katlanarak büyüyor

Kore merkezli dans tiyatrosu Moo Soo'nun fiziksel tiyatro konseptiyle ürettiği "Hizmetçiler" izleyiciden tam not aldı. Gean Jenet’nin aynı adlı eserinden esinlenerek tasarlanan "Hizmetçiler" bu defa fiziksel devinimle aktarıldı. Oyunda birkaç bölümde Korece konuşuldu bu kısımlar seyirci içeri girerken onlara verilen metinle açıklandı. İki oyuncunun özellikle ev sahibi hanımefendi üzerinden birbirine uyguladığı işkence sahneleri oldukça çarpıcıydı. İki kadının oldukları konumla ilgili sıkışmışlıkları ve oldukları yerde nasıl ezildiklerinin bedensel ifadeleri çok güçlü anlar içeriyordu. Sokaklarda her gün listelenmemiş onlarca sokak performansı gerçekleşti. Sabahın erken saatlerinde hareketlenen şehirde kahvenizi yudumlarken uzaktan işittiğiniz canlı müzik Edinburgh Festivali'nde görünür olamaya gelen sanatçıların size sunduğu en güzel hediyelerden biri. Sanat ve performans adına sizi çok heyecanlandıracak bu geleneksel festival her yıl katlanarak milyonları kendine çekmeye devam ediyor.