Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » “Dünya Barışı İçin” gençleri sanatla buluşturuyoruz

“Dünya Barışı İçin” gençleri sanatla buluşturuyoruz

“Dünya Barışı İçin” gençleri sanatla buluşturuyoruz15 Mayıs 2024 - 03:05
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, “Dünya İçin Barış” temasıyla 9 – 19 Mayıs tarihleri arasında Genç Günler gençlik festivalinin 38.’sini düzenliyor. Festivalin detaylarını İBB Şehir Tiyatroları genel sanat yönetmeni Ayşegül İşsever ile konuştuk.
Genç Günler’de gençler için tiyatro alanında yazarlık, yönetmenlik, hareket, kukla ve maske yapımı, oyunculuk gibi temel alanlarda gençler için atölyeler düzenleniyor. Aynı zamanda Müjdat Gezen, Mehmet Günsür, Okan Bayülgen ve Ayça Bingöl söyleşileri düzenleniyor. Üniversite tiyatro kulüplerinin, konservatuvarların oyunlarıyla katıldığı aynı zamanda İBB Şehir Tiyatroları’nın her yıl olduğu gibi Genç Tiyatro başlığı altında iç yapımların ilk gösterimlerini de gerçekleştirdiği 38. Genç Günler ile ilgili İBB Şehir Tiyatroları genel sanat yönetmeni Ayşegül İşsever ile konuştuk. 
 
 
Genç Günler’i “Türkiye’nin en uzun soluklu gençlik festivali” olarak tanımlıyorsunuz. Nasıl başladı bu yolculuk? 
 
Aslında Türkiye’de gençlik hareketlerinin yoğun olduğu, kültürel ve sanatsal alanda görünür olduğu bir zamanda başlıyor bizim yolculuğumuz. Ve o zaman için oldukça görkemli ve geniş katılımlı bir festival olarak konumlanıyor. Yıllar içinde bu konumlanma farklı içerikler ve katılımlarla devam etti. Biz bir sanat kurumu olarak gençlere önem veriyoruz. Onların geçen zaman içinde kendilerini ifade etme biçimleri farklılaşsa da biz her zaman gerek repertuvarımızda gerek etkinliklerimizde onlara yer açıyoruz. Özellikle İstanbul’u bir üniversite şehri olarak düşündüğümüzde, bu şehre gelen gençlerin çoğu tiyatro ile bizim salonlarımızda tanışıyor. Her birinde yıllar içinde farklı anılar kalıyor. Genç Günler artık bizim geleneğimizin bir parçası oldu. Bu bağlamda bir yıl boyunca gençlere oyunlarımızı sergilerken, özellikle Genç Günler kapsamında, onların sanatsal üretimlerini görünür kılmak, atölye ve söyleşilerle ustaların deneyim ve tecrübelerini paylaşmak da usta çırak ilişkisi bağlamında kendini tanımlayan kurumumuzun önemli bir parçası haline geliyor. Biz bu yolculuğu son iki yıldır biraz daha görünür kılmak, gençlerle daha coşkulu ve içeriği sağlam buluşmalara zemin oluşturmak için yoğun bir gayret gösteriyoruz. Gençlerin bizim vitrinimizde olmak, bizim sahnelerimizde oyunlarını sergilemek gibi bir heyecanı oluyor. Aynı zamanda ilerleyen zamanda oyunculuğu profesyonel olarak yapmak isteyenler için de bu tecrübenin önemli olduğunu düşünüyorum. 
 
“Dünya İçin Barış” teması nasıl oluştu?
 
Her yıl bir tema belirliyoruz. Bu yıl, temamızı “dünya için barış” olarak belirledik. Bunu belirlerken, elbette geniş katılımlı bir ekiple yaşadığımız dünyanın gittiği yönüne, tartışılan konulara ve gençlerin gündemine bakıyoruz. Biz gençlere, çocuklarımıza barış içinde bir dünya bırakmak istiyoruz. Sanatın evrensel bir iletişim dili olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda temamızı belirlerken, elbette her akşam haber bültenlerine yansıyan savaş görüntülerini, gençlerin dünyanın her yerinde bu görüntülerden nasıl etkilendiğini düşünerek hareket ettik. Çünkü sanat umut demektir, biz umudu diri tutmak için oyunlarımızı sahneliyoruz, repertuvarımızı yapıyoruz. Gençlere, çocuklarımıza barış içinde bir dünya bırakmak, en büyük hayalimiz. Bu anlamda “Dünya İçin Barış”, vizyoner ve farkındalık oluşturacak bir tema olarak gündemimize geldi. Burada barış derken, indirgeyerek sadece savaş kelimesinin karşıtı bir kavramdan da bahsetmiyoruz. İnsanın özne olarak kendisiyle, çevresiyle, doğayla, tüm canlılarla bir kavga halinde olduğunu düşündüğümüzde, en geniş anlamıyla barış ortak paydasında bir farkındalıktan bahsediyoruz. Belirlediğimiz sınırlar ve çerçeve bu anlamda geniş bir kavrama dönüştü. Bu aslında yeni bir yol önerisiydi. Ve 38. Genç Günler’i hazırlarken, biz de bu yoldan ilerlemeyi tercih ettik.  Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh Dünyada Sulh” çağrısının, Cumhuriyet’imizin kuruluşunda önemli bir ilke olduğunu düşünüyoruz. Bu ilke dünden bugüne bizim için değişmez bir rota oldu. Özellikle bir sanat kurumunun, tiyatro düzleminde barış çağrısı yapmasının, bu ilkeyle de bağlantılı olarak düşünülmesi gerekiyor. 
 
Atölye ve söyleşi içerikleri nasıl belirlendi?
 
110 yaşına basan İstanbul Şehir Tiyatrosu ve bu tiyatronun 38 yıldır yaptığı bir gençlik festivalinden bahsediyoruz. Artık zaman içinde Genç Günler’in de kendi geleneğini oluşturduğunu biliyoruz. Biz bu geleneği ıskalamadan, alanında önemli isimleri davet ederek güçlendirmeyi tercih ettik. Ustamız Müjdat Gezen’in yanı sıra, son yıllarda tiyatro alanında er meydanında kendini gösteren, televizyonlarda yaptığı programlarla her zaman gençlerde önemli izler bırakmış Okan Bayülgen’i, genç kuşağın önemli oyuncularından Mehmet Günsür’ü ve yine oynadığı rollerde çizdiği karakterlerle önemli bir başka isim Ayça Bingöl’ü söyleşiler kısmında, bilgi, birikim ve tecrübelerini gençlerle paylaşsın diye düşündük. Bu isimler de bizim çağrımıza ve davetimize olumlu yaklaştı. 
 
 
Söyleşi kısmında olduğu gibi atölye kısmında da çok titiz davrandık. Genç kuşağın önemli yazarlarından Ahmet Sami Özbudak ile yazarlık; kurduğu DOT ve sanat yönetmenliğini üstlendiği Nilüfer Kent Belediyesi Tiyatrosu’nda ortaya koyduğu repertuvarla dikkat çeken, yönetmen, oyuncu Murat Daltaban ile yönetmenlik; Stanislavski ve Eric Morris oyunculuk yöntemleriyle ilgili Meltem Cumbul ile oyunculuk; son yıllarda yönettiği oyunlarla ustalığını pekiştiren, bizim tiyatromuzda Yaftalı Tabut ve Fosforlu Cevriye gibi kapalı gişe oyunları yöneten Yelda Baskın ile yönetmenlik; önemli yapımlarda tasarımcı olarak görev alan Candan Seda Balaban ile kukla ve maske atölyesi; Leela Alaniz ve Tuğçe Tuna ile oyunculuk üzerine beden ve hareket atölyesi gençlerle buluşacak. 
 
 
Kapanışı Bu Memleket Bizim ile yapıyorsunuz. Bu Memleket Bizim, Cumhuriyet’imizin 100. Yılı için hazırladığınız bir çalışmaydı. Gençlerle bu projeyi buluşturmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Aslında Bu Memleket Bizim, tiyatromuzun bütün mevcuduyla sahnede olduğu özel bir çalışmaydı. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda ilk sahnelendiğinde, çok olumlu geri bildirimler aldık. Seyircimiz, kulaktan kulağa bu gösteriyi ve oradaki atmosferi birbirine anlattıkça, orada bulunmayanlar yoğun bir şekilde bizden bu oyunu yeniden sahnelememizi istediler. Ancak Atatürk’ün Samsun’a çıkışının ve Milli Mücadele’yi başlatışının yıl dönümünde, özellikle gençler için yaptığımız bir etkinlikte, 19 Mayıs gösterimini gençlerimize ayırdık. Onların, ülkeler ve milletler için çok kısa denebilecek bir zaman önce, yaşadığımız böylesine önemli bir olayın duygusunu hissetmelerini önemsiyoruz. Gençlerimize bu ülkenin kuruluşunu hazırlayan duygusu hissettirmek, olayları bir nebze olsun anlatabilmek öncelikli hedefimizdi. Biz, bir sanat kurumu olarak yüreğimizde hissettik ve sahneye alnımızın akıyla çıkardık. Şimdi Bu Memleket Bizim’i, özel bir gösterimle gençlerimizle buluştururken, seyircimizi de unutmadık. Bu özel ve belki de bir daha sahnelenmesi zor gösteriyi, seyircimiz için iki gün, 20 ve 21 Mayıs tarihlerinde oynayacağız. 38. Genç Günler’in kapanışını Bu Memleket Bizim ile yapmamızın özel bir tercih olduğunu da özellikle belirtmeliyim. 
 
Liseler de geçmiş yıllarda Genç Günler’de olmak için yoğun bir istekte bulundular. Bu yıl Liselerarası Tiyatro Festivali de başlıyor galiba. 
 
Evet, aslında biz üniversiteler ve liseleri ayrı organizasyonlar olarak değerlendirmek istedik. Çünkü gerek yaklaşım gerek imkan olarak iki grubun farklı yeti ve motivasyonlarda olduklarını biliyoruz. İki yıl genç günlerin alt yapısını oluşturmak, sabitlerini belirlemek için gayret ettik. Şimdi artık liselerarası tiyatro festivalini programa koyabileceğimizi düşündük. Ve 38. Genç Günler’in bitiminden hemen sonra, 23-26 Mayıs tarihleri arasında, 11. Liselerarası Tiyatro Festivali’ni, yakın zamanda kaybettiğimiz, oyuncumuz Seda Fettahoğlu anısına gerçekleştireceğiz. Aynı heyecan ve coşkuyla bu festivali de gerçekleştirmek için sezonun sonu olmasına rağmen yoğun bir gayret ve motivasyonla sahada olan bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.