‘Dört kat fazla’ sanat dayanışması
20 Şubat 2024 - 03:02İstanbul’da lüks bir yerleşim gökdeleninin dört katlı otoparkında 24 galeriyi 25 Şubat’a dek buluşturan Art Show’daki sanatçılar, yansıttıkları tüm sıkıntılar ve taşıdıkları zanaatkârlık seviyesi açısından zamanın ruhu adına naklen bir sözcülük görevini yerine getiriyor.
EVRİM ALTUĞ
evrimaltug@gmail.com
Güncel olanın hayhuyundan vaktiyle birbirleriyle dertleşmek imkânı bile bulamamış 24 çağdaş sanat galerisini mesleki ve sosyal dayanışma ruhu birleştirdi.
Tamamına yakını, kültürel, sınıfsal pazarlama rozetiyle A+ diyebileceğimiz kademedeki kurumlar, birçoğunun yakın zaman önce maruz kaldığı ‘Contemporary’ vakaların da getirdiği maddi - manevi hayal kırıklıkları üzerine, güçlerini bir araya taşıdı.
Böylece, İstanbul Beşiktaş pazarına komşu bir muhitte, devasa çelik blok cüsseleri ile dikkat çeken ‘kapkara mimarlık anıtı’ The Ritz Carlton Residences otoparklarına Emre Arolat ve Tabanlıoğlu mimarlık imzalarıyla yapılan operasyonla, ‘alternatif’ bir çağdaş sanat hareketinin ilk adımları atılmış oldu.
İstanbul’un trafiği ve yaşam derdinde sanata ve kentteki galeri turuna ayıracak vakit bulamayanlar için sürpriz bir buket etkisi yaratan “Art Show: Galeriler Buluşması”, 21-25 Şubat arasında The Ritz-Carlton Residences, Istanbul, B Blok Fulya Girişi’nde düzenleniyor. Etkinlik kişi başına ve (sosyal medya molaları hariç!) ortalama iki saatlik bir görsel maceraya zemin hazırlıyor.
Mekânlarını demokratik bir tavırla kura ile belirleyen, kendilerinden tek kuruş fahiş kiranın da alınmadığı için dört kat daha güleryüzlü görünen galeri kadroları, ‘birlikte, eşitlikçi’ bir yaklaşımla ziyaretçilerini karşılıyor. Bu turda sanat meraklılarına ücretsiz kahveleri de ikram edilirken, Minoa’nın kültür - sanat kitaplığı, girişte ve çıkışta onları zihnen de ayrıca besliyor.
Düzenlendiği her gün sanat konuşmalarının da planlandığı ‘Art Show’ a, alfabetik sırayla Ambidexter, Anna Laudel, Art On İstanbul, artSümer, Bosfor, BüroSARIGEDİK, C.A.M Galeri, Ferda Art Platform, Galeri 77, Galeri Nev İstanbul, GALERIST, KAIROS, Martch Art Project, MERKUR, Öktem Aykut, PG Art Gallery, PİLOT GALERİ, Pi Artworks, PILEVNELI, Rıdvan Kuday Gallery, Sanatorium, THE PILL, Versus Art Project ve x-ist katılıyor.
Art Show’u oluşturan kurumların birçoğu, kendilerine ayrılan mekânlarda ya ‘tematik sergi’, ya da ‘kişisel sergi’ yaklaşımı ile eserlerini izleyicilerle buluşturuyor. Yaptığımız önizlemede dikkat çekici olan ise, sanatçıların yapıtlarının dünya ve Türkiye’deki bilumum krize direnişe geçen, kültür iklimini karşılaştırmalı bir değişkenlik ile yansıtan ‘X-Y-Z kuşağının ifade ve eylem cüretini teşhir ediyor olmasıyla açıklanabiliyor.
Sözgelimi, Öktem & Aykut galerisinin sunduğu Mert Öztekin’in mekânı içten-dışa görsel bir günlüğe dönüştüren halüsinojenik, psikanalitik figüratif dışavurumcu tavrı, Sanatorium sanatçısı Merve Şendil’in, gündeme örgü pankartlarıyla çağdaş türküler yakıp, ‘Sanki’, ‘Belki Yarın’, ‘The End’ deyip her şeyi söyleyen hali ya da yine aynı imzanın, pikselleri tekrar sanat tarihine buyur eden yağlıboya triptik gökyüzündeki sahici mavisi, dikkati ilk çeken örnekler arasında sayılabiliyor.
Yine bu buluşmada, izleyiciyi Galeri 77 sanatçıları Mehmet Resul Kaçar’ın yansıttığı manzara “Nuşa Ağa’nın Köyü Xarbetto”nun taşıdığı çıplak hakikat metafor da, Armen Hakobjanyan’ın soyutla somutu kesiştiren 2020 tarihli “O-panorama”sındaki optik, kültürel görsel zelzeleler de, derinden sarsıyor.
Bunları aktarırken, her şeye daha başka, ama sahiden daha baştanbaşa bakılabileceğini ispatlayan Martch Art Project ressamı Burak Ata’nın 1990’ların anarşik ‘Hafriyat ekolü’ ruhunu içine sindirmiş dışavurumcu bakışı da bu gezintide atlamamak gerekiyor.
Özetle, eğer sabırla ve ‘sıtori’ derdine düşmeden gezilecek olursa, Art Show’da tedbirli bir sakinlik ve patlamaya hazır bir samimiyet içinde izlenen hemen tüm eserler, adeta Goya’ya, ya da Tuncer Erdem’e saygı duruşundaki Kairos sanatçısı Kâzım Şimşek’in “Bir Mucize Bekliyorum” dediği geçitvari, melankolik ama cesur dev yüzleşme imgelerindeki kadar çok şeyi, bize şimdiden haber veriyor. Nitekim Art Show katılımcısı galeri Kairos da - izleyiciye iki üç tur daha yaptıracak nitelikteki öteki sürpriz sanatçılarıyla - Art Show da kendisine ayrılan alanın temasını Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” diyerek kelimeleriyle baktığı dünyadan ödünç almış bulunuyor.
Art Show’da zamanın ruhuna ayna tutan, dijital ile organik, gelecek ve gelenek arasında her daim sıkışan Türkiye’ye yeri geldiğinde hüzün, yeri geldiğinde keyifle ayna tutan sanatçılar, yansıttıkları tüm sıkıntılar ve taşıdıkları zanaatkârlık seviyesi açısından zamanın ruhu adına naklen bir sözcülük görevini yerine getiriyor.
İzleyiciye sunulan bu aktif manzaranın arkasında ise, otomotivden bankacılığa, temizlikten yeme içme sektörüne, modadan medya ve yerel yönetimlere uzanan, sayısı 20’yi aşan mühür ve markanın ‘imece’vari katkısı bulunuyor.
Bilgi: www.artshow.ist