Çağdaş sanata ‘peri’ dokunuşu
10 Haziran 2021 - 10:06Gizem Çetimen
İstanbul’un yeni çağdaş sanat galerisi Muse Contemporary, dün akşam ilk sergisi “Kontrast” ile Levent’teki binasında sanatseverlerle buluştu. Sergide, aralarında Jeff Robb, Bilge Alkor, Canan Savaş, Mahmut Celayir, Reka Nyari, Wayne Maser ile Sandra Cavdar’ın da olduğu Türkiye’den ve dünyadan 19 sanatçının farklı disiplinlerden eserleri yer aldı. Serginin küratörlüğünü ise Sinan Polvan üstlendi.
Çevrimiçinden gerçekliğe
Muse Contemporary, ilk olarak 2013’te sanat danışmanı Ayşe Pınar Akalın tarafından çağdaş sanatı keşfetmek ve tanıtmak için çevrimiçi bir platform olarak kuruldu. Platfom, uzun yıllardır sanat dünyasında yükselen ve yerleşik sanatçıların eserlerini izleyicisine sundu. Ayrıca platform, pazarlara erişim ve dünya çapında sanatçılar, galeriler ile kurumlar arasındaki iş birliğini kolaylaştıran bir kapı görevi de görüyor. Akalın, tıpkı çevrimiçi platformda olduğu gibi galeride de Türkiye’den ve dünyadan küratoryal seçkilere yer verileceğini söyleyerek “Bu iki kanalın birbirine alternatif olmadığını, farklı deneyimler sunduklarını düşünüyorum. Dijital dünya özellikle genç kuşaklar için vazgeçilmez. Öte yandan galeriler de sanatseverler için hem bir buluşma mekânı işlevi üstleniyor, hem de eserlerin önünde vakit geçirip onları daha derinden algılama fırsatı sunuyor. Muse Contemporary’nin nitelikli programlarla bölgenin sanatsal yaşamına canlılık getirmesini umuyorum” dedi.
Muse Contemporary’nin ilk sergisinin küratörü Sinan Polvan ise ele aldığı kontrast kavramını insan yaşamındaki anlamların zıtlıklar üzerine kurulmasıyla açıkladı. Polvan, “Üzüntü olmadan sevincin, umutsuzluk olmadan umudun, karanlık olmadan aydınlığın, kötü olmadan iyinin, hatta ölüm olmadan yaşamın anlamı olamaz” dedi. “Kontrast” sergisi 30 Eylül 2021 tarihine kadar görülebilecek.
“Yalnızlık üretimi besliyor”
Sergide eseri yer alan Rahşan Düren pandemi döneminde sanatı “Psikolojide ‘construal theory of abstracting’ diye bir teori vardır. Bu şu anlama geliyor: İnsanlar izole olduğunda yaratıcı güçleri artar. Psikolojik uzaklık dediğimiz konunun herkesin içindeki yaratcılığı arttırdığı bilinir. O sebeple ben pandemi döneminin birçok insanda büyük bir değişimi tetiklediğini düşünüyorum. Yaratıcılığı besleyenin yalnızlık olduğu aşikâr. Bu yüzden de bu yalnızlıkların sanat eserlerinin yaratımına sebep olacağını düşünüyorum” sözleriyle değerlendirdi.