Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » Çağdaş Kazak sanatından sürpriz

Çağdaş Kazak sanatından sürpriz

Çağdaş Kazak sanatından sürpriz21 Kasım 2024 - 03:11
Pandemi sürecinde genç yetenekler ile dezavantajlı sanatçılara Kazakistan’da imkân tanıyıp son iki buçuk yılda 21 sergi açmış Anadolu Efes Art Space, dört genç Kazak sanatçının farklı teknikte eserlerini ilk kez İstanbul’daki tarihi Metro Han’a taşıdı. Sergi, Tünel’e de ev sahipliği yapan 1914 doğumlu binada 15 Aralık’a kadar ücretsiz görülebiliyor. İBB Kültür’ün ev sahipliğindeki etkinlik, sanatçıların eserlerini İsviçreli psikiyatrist Carl Jung’un ‘arketipler’ teorisine dayalı olarak ve iki küratör imzasıyla bir araya taşıyor.
EVRİM ALTUĞ 
evrimaltug@gmail.com
 
Modern Kazak sanatının dört temsilcisine ait resim, baskı ve heykel gibi çalışmaların İstanbul’da ilk kez izlendiği “Anadolu Efes Art Space” sergisi, 15 Aralık’a kadar Beyoğlu Tünel’de yer alan tarihi ‘Metro Han’ın ikinci katındaki galerilerde izleniyor. 
 
Temeli, üç yıl önce Kazakistan’da atılan ve “Anadolu Efes Art Spacec” platformunun özellikle genç yetenekler ile dezavantajlı sanatçılara iki buçuk yılda 21 sergi ile kucak açtığı oluşum, Kazak sanatçıların Türkiye ve İstanbul izlenimleri kadar, kendi coğrafyalarına dair mistik ve kültürel değerlere kattıkları güncel yorumlarla da öne çıkıyor. 
 
 
Efes Anadolu Art Space Metro Han sergisi, 15 Aralık'a dek ücretsiz geziliyor.
 
Alanında 37 yıldır kültür ve sanata katkıda bulunan Anadolu Efes imzalı oluşumun temelinde, UNESCO verilerine göre 2019 ve ilerisinde baş gösteren COVİD-19 virüsü çıkışlı küresel pandemiyle sektörde meydana gelen büyük yatırım veya girişim daralması bulunuyor.  
 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras birimi tarafından restore edildikten sonra,  İBB Kültür tarafından kültür - sanata kapılarını açan 1914 tarihli yapıda izlenen ve açılışında geleneksel Kazak halk ezgilerinin yankılandığı sergi küratörler Olya Vesselova ile Sanzhar Serikpayev tarafından düzenleniyor. 
 
Küratör ikili, sergiyi tanıtırken “Batı ve Doğu kültürlerinin karışımını simgeleyen bir şehir olan İstanbul bağlamında, bu iki medeniyetin iç içe geçmişliğini sergilemek istiyoruz,” ifadesini kullanırken, “Jumbaq-Aitys” başlığı ile tanıttıkları serginin ayrıca, geleneksel Kazak kültüründe yer alan ve “Akınların doğaçlama yaptığı geleneksel performans yarışması”na göndermede bulunduğunu belirtiyor. Akınlar bu süreçte, belli bir konuya bağlı kalmaksızın şarkı söyleyerek, birbirleriyle diyalog kuruyor. Bu diyaloğun temelinde ise hepsi birer bilmeceye bağlı olan sorular ile cevaplar yer alıyor. 
 
 
Ressam Aituar Amirhanova eserlerinde günümüz Kazak kadınının varoluş ve eylem potansiyelini, kökleriyle baş başa yorumluyor.
 
İstiklâl Caddesi Galata ucundaki tarihi Tünel’in yer aldığı İBB Kültür ‘Metro Han’ın birinci katına yayılan sergiye, tuval üzeri yağlıboya, kâğıt üzeri mürekkep, odun hamuru, akrilik ve ayna, seramik, ipek baskı dijital illüstrasyon, tuval üzeri akrilik marker, kâğıt üzeri suluboya gibi farklı teknikteki eserleriyle, sanatçılar Aithuar Amirhanova, Ainur Maleyava, Shamil Guliev ve Gulbaram Askarova katılıyor. 
 
 
 
Ressam ve heykeltıraş Şamir Guliyev sergiye seramik ve buluntu parçaları bitiştiren heykeller de katıyor.
 
Küratör Vesselova ve Serikpayev ayrıca, serginin çıkış noktası olarak İsviçreli Modern analitik psikanaliz uzmanı Carl Jung’un ‘arketipler’ teorisine de başvurduklarını belirtirken sergiye katılan sanatçıların da Kazak kültürüne dair arketipler ve güncel imgeleri harmanladıklarını açıklıyor. 
 
Jung’un anlayışına göre, arketipler, kolektif bilinçaltından gelen evrensel ve kadim model ve imgeler olarak değerlendiriliyor. Bu unsurlar, imge hali ile bilinç seviyesine eriştiğinde veya dış dünya ile etkileşim sırasında, davranışlar aracılığı ile ‘gerçeklere’ dönüşüyor ve kişi veya kişilerin ‘atalarından’ katılım yolu ile gelen potansiyeller biçimine geliyor. Küratör ikilinin referans verdikleri psikiyatrist Carl Jung, otonom ve saklı olan arketiplerin, bilinç seviyesine geldiklerinde kişilere veya içinde oldukları kültürlere has ifadelere dönüştüğünü vurgularken bunların varlığının anlaşılmasında sanat, mitler, din veya rüyaların büyük katkısı oluyor. 
 
Resim ve heykellerden ziyaretçilere mistik davetler 
 
Metro Han’daki sergi bu kapsamda, ziyaretçilere Gulbaram Askarova’nın çağdaş bir dışavurumcu yaklaşımla Kazak bireylerini yorumladığı, mürekkep, kâğıt, suluboya ve kolajı buluşturduğu figüratif resimleriyle selam verirken Aituar Amirhanova’nın mavi, sarı ve beyazla yoğurduğu psikolojik, geleneksel ve geleceksel soyut ‘Ev’ betimlemesi, serginin en gizli hazinelerine kapı açıyor. Bunun gibi, yine sergide gelecek ve geleneği hemzeminde konuşturan Amirhanova eserlerinde Kazak kadınının bugünkü davranış kalıplarının, kültürel kökleriyle girdiği üslûp ve ifade özgürlüğünün limitlerini güncel plastik müdahaleler refakatinde, samimiyetle sınıyor. 
 
 
Sergide, yalın ve derin figür soyutlamaları ile Gulbaram Askarova da bulunuyor.
 
 
Ressam Aituar Amirhanova, sergide Kazak köklerini bilinçaltının imgeleriyle yan yana taşıdığı 'Ev' resmini de sunuyor.
 
Öte yandan koridorlarında Ainur Malayeva’nın ‘anime’ ve çizgi roman evrenine de feminist bir bakışla poz verdiği, yer yer erotik ve epik, ipek dijital baskı illüstrasyonları ile iyice kıvılcımlanan sergi, Şamir Guliyev’in ‘Süper Hayvanat Bahçesi’ veya ‘Üç Denizaltı’ gibi mistik, renkli görsel hikâyeleri ile de kucaklaşıyor. Guliyev sergide, günümüz ‘emojileri’ ve antik hiyeroglifler ile Roma dönemi masklarını çağrıştıran ‘Stoykhedon’ ile olduğu kadar, gündelik nesnelere ‘Art-Brut’ lezzetiyle kaotik ancak kendine ait bir özgürlük kazandırdığı heykelleri ‘Maveraünnehir’ ve ‘Umay’ ile de takdir topluyor. Sanatçı ayrıca, izleyicileri de bu âleme ayna tuttuğu sergisinde aynen sunduğu odun hamuru, ayna ve akrilik malzemeli ‘Totemler’iyle bilahare karşılıyor. Yıldızlar, hayvanlar, gök atlaslar, dalgalar, arzu ve köklerle dolu, İstanbul gecelerine aşina bu hikayeci, yoğun çalışmalarda özellikle, Türkiye’nin kültürel değerlerinden nazar boncuğuna yakın ‘göz’ler de gözden kaçmıyor. Guliyev’in grafik kıdemi yüksek çalışmaları yer yer ayrıca, biçimsel lezzet ve emektarlık adına üstat Bedri Rahmi Eyüboğlu’na da selâm verir gibi duruyor. 
 
 
Ressam Ainur Malayeva'nın dijital ipek baskı illüstrasyonları, Kazak efsanelerini günümüz resimli roman kültürü ve sanatta kadın yorumu gibi unsurlarla buluşturuyor.
 
 
Ressam Şamir Guliyev'in yapıtları, masalsı, fantastik varlıkları renkli bir yaklaşımla hikâye ederek hayata geçiriyor.
 
Bu zenginlikte ayrıca, yine Gulbaram Askarova’nın iki bireyi naif bir derinlik içinde yorumladığı siyah beyaz kompozisyonlarını da kesinlikle atlamamak gerekiyor.  
 
Bilgi: anadoluefes.com.tr