Bütün sokaklar Eleonara'ya çıkıyor
01 Aralık 2021 - 09:12Seray Şahinler
Bugüne dek tanıdığımız fakat işlerini bilmediğimiz yahut adını bile duymadığımız önemli sanatçıların keşfedilmesine vesile olan SALT, yine bir hazinenin kapısını araladı. Bu kez İstanbul’un tarihine yolculuk yapacağımız “yeni” bir arşiv var karşımızda. İstanbullu Rum ressam Eleonora Arhelaou’nun 1970’lerden 1998’e kadar çektiği beş binden fazla fotoğraftan oluşan bir hikâyeyle tanışma vakti. 1937’de Fener’de doğar Eleonora Arhelaou. Çocukluğu Talimhane'de geçer. Lise ve lisans eğitimini Atina’da, yüksek lisans eğitimini Münih’te tamamlar ve Londra’da fotoğrafçılık okuluna gider. Bu süreçte İstanbul ile bağını koparmaz. Zaten şehrin en “karakteristik” yıllarına tanık olmuştur. İstanbul’da yaşadığı süreçte Beyoğlu, Tarlabaşı, Tepebaşı, Karaköy, Balat, Edirnekapı, Gedikpaşa, Heybeliada, Kurtuluş ve Talimhane semtlerindeki Rum mirasının izini sürer. Şehrin değişimini yansıtan binlerce kareyi tarihe not düşer.
Yine sahaflardan çıktı
Arşivin hikâyesi ise tesadüflerle dolu. Eleonora’nın fotoğrafları bir tanıdığı aracılığıyla Beyoğlu’ndaki bir sahafa bırakılmış. Arşivden haberdar olan SALT ekibi çoğu dia olan ve az sayıda baskıdan oluşan bu fotoğrafların, SALT Araştırma’daki “Kent, Toplum ve Ekonomi” arşivine katkı sağlayacağına karar vermiş. Bu hem aleni hem saklı miras, Görkem İmrek, Ahmet Metin Öztürk, Masum Yıldız ve Lorans Tanatar Baruh’un emeğiyle 2018’de koleksiyona dahil edilmiş. 2019-2020’de dijital ortama aktarılmış ve arşivin kataloglaması da 2021 yılında tamamlanmış.
Her arşiv bir keşif öyküsünü de beraberinde getirir. Ve bu keşif süreci tılsımlarla doludur. Zira peşinden gittiğiniz kişi de bir süre sonra sizi takip etmeye başlar. SALT ekibi de bu süreçte hafiye gibi iz sürmüş. Ekibin aktardığına göre, kimin çektiği bilinmeyen bu karelerin fotoğrafçısına dair ilk ipucu, fotoğrafların arasından çıkan ve Yunanistan Güzel Sanatlar Odası’na ait üyelik kartı olmuş. Ancak bu kartın üzerinde herhangi bir isim bulunmuyormuş ve Türkiye’de Rum cemaatinden danışılan kişiler onu tanımıyormuş. İstanbul’dan Atina’ya göç eden isimlerden Savvas Tsilenis fotoğraftaki sanatçıyı tanıdığını söyleyerek araştırma ekibine ismini vermiş. Böylece bütün yollar Eleonora’ya çıkmış. Ressam hayattaymış ve pandemi döneminde yapılan bu araştırma sürecinde çalışma ekibi sanatçının evine giderek ondan hem bilgi hem özgeçmişini almış. Arhelaou da fotoğraflarının SALT Araştırma’da taranıp, kataloğunun tamamlandığını ve araştırmacılara açılacağını öğrenmiş. Arşivin erişime açıldığı günlerdeyse hayata veda etmiş.
Yapıların arkeolojisi
Arşivle birlikte yapıların arkeolojisini de takip ediyoruz. Aynı zamanda bu karelerin bizi davet ettiği caddeler, sokaklar ve portreler dönemine de ufak bir pencere açıyor. Arşiv bu yönüyle şehrin kimliğini oluşturan ve eşine rastlanması pek mümkün olmayan bu yapılar aracılığıyla bir hafızayı muhafaza ediyor. Kentin hafızasının kısmen silindiği zamanlarda hızla dönüşen şehir dinamiğinde çeşitli sebeplerden ötürü günümüze ulaşamayan yapılara dair veriyi aktarmada önemli bir rol oynuyor diyebiliriz. Eleonora Arhelaou’nun külliyatı farklı kökene sahip bileşenlerin bıraktığı kültürel mirasın kaydını tuttuğu için ayrı bir öneme sahip. Peki bu hem sanatçının kendisine hem şehrin belleğine yönelik bir arşiv diyebilir miyiz? SALT ekibi bu soruya şu yanıtı veriyor: “Arşivde Arhelaou’nun ailesine dair fotoğraflar da yer alırken ağırlıklı olarak şehrin belleğine yönelik bir içeriği kapsadığını söylemek mümkün.”