Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Diğer » ‘Bir Düş’ün İzinde’ki teras mitingi

‘Bir Düş’ün İzinde’ki teras mitingi

‘Bir Düş’ün İzinde’ki teras mitingi27 Haziran 2024 - 04:06
Elgiz Müzesi’ne ev sahipliği yapan İstanbul Maslak Beybi Giz Plaza’nın teras katında düzenlenen 16. Teras Sergisi ‘Bir Düş’ün İzinde’, tartıştığı meseleler ile kavramsal yapı ve estetik yapıt üretiminin 40 yeni nesil üyesine ait haklı bir kültürel miting etkisi üretiyor.
EVRİM ALTUĞ 
evrimaltug@gmail.com
 
İstanbul Maslak Plazalar bölgesindeki 24’ncü yaşını kutlamaya hazırlanan ‘Türkiye’nin ilk çağdaş sanat müzesi’ Elgiz Museum’da yine bir geleneğe saygı duruşunda bulunuluyor. 
 
Kurumun 2012’den itibaren süren ‘Teras Sergileri’, 16’ncı versiyonunu geçmiş danışma kurulu kurucu üyesi, AİCA Üyesi, eleştirmen ve ressam Haşim Nur Gürel anısına düzenliyor. ‘Bir Düş’ün İzinde’ başlıklı sergiye bu yıl Danışma Kurulu’nda Seyhun Topuz, Rahmi Aksungur, Nilüfer Ergin ve Ömer Emre Yavuz ve Meliha Sözeri emek veriyor. Kataloğu Sevinç Kuyaş’ın katkılarıyla sanat tarihi ve kütüphanelerine kazandırılan sergiye bu yıl yapıtlarıyla 40 genç heykeltıraş katılıyor. 2014 ÇAĞSAV Onur Ödülü ile 2022’de Artcontact Kurum Onur Ödülü sahibi olan müze, bu yılki sezonunda da aldığı Mia Art Collection ödülününün mutluluğunu yaşıyor. 
 
Rahmi Aksungur, Can Elgiz, Nilüfer Ergin ve sanatçı Mahmut Aydın
 
Heykel ve ‘Arazi Sanatı’ dallarında yoğunlaşan genç yaratıcılara açık çağrı yolu ile ulusal ve uluslararası çapta düzenlenen Teras Sergileri’nin bu yılki versiyonunda yine, figüratif, dışavurumcu ve soyut gibi üç ana başlıkta yoğunlaşılmış kompozisyonlar bir araya geliyor. 
 
Sevda ve Can Elgiz tarafından, bayrağı Ayda Elgiz’in devraldığı ve Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) üyesi bulunan müzenin asansörle erişilen 1500 metrekarelik teras katında gezilen sergi, Meliha Sözeri’nin aktardığı bilgilere göre bu yıl etkinliğe başvurmuş 130 sanatçının jüri tarafından incelenen 147 çalışması üzerinden seçilen yapıtları bir araya getiriyor. Etkinliğin bu yılki başlığı, Sözeri’nin ifadesiyle “...sanatçıyı kendi üretim alanından, görünürü taklit etmeyen ve düşlediğini görünür kılan bir iz sürmeye davet ediyor.”
 
Türkiye’de heykel sanatına adeta nefes aldıran ve kendini ifade olanağı tanıyan bir etkinlik olarak Teras Sergileri’nin bu yılki edisyonunda, ışık, gölge, arka manzara - uzay ve izleyicinin heykeli 360 derece keşfine müsaade eden güzergâh yine her türlü sürprizi bize vadediyor. 
 
Sözgelimi sergide, Aleyna Gökdemir’in aslen tek bir bireyin farklı hallerine göndermede bulunan 2023 üretimi “Galaba II” adlı siyah-kırmızı kompozisyonu ile insan evriminin ‘et’le imtihanını Açık Radyo’dan editör ve gazeteci İlksen Mavituna’nın okumasıyla ‘Francis Bacon’a selam veren bir yaratıcılıkla gösteren’ Almıla Karay’ın 2024 tarihli isimsiz kompozisyonu, ürettikleri aydınlık, karanlık ve kasvet ile akılda kalıyor. 
 
 
Aleyna Gökdemir, "Galaba II" Kompozit-metal, 2023
 
 
 
 
Almıla Karay, ‘İsimsiz’, metal, 2024
 
2023 tarihli “İz” monoliti ile anıt ve kanıt arasındaki sallantıyı doğadan yana bir akılda kalıcılık lehine, dramatik bir tahayyül talebi ile kullanan Ayşe Elif Aydoğmuş ise sergide öne çıkan bir diğer yapıtın imzası oluyor. Aydoğmuş bilindiği gibi 2023 Turgut Pura Vakfı (TPV) 40. Yıl İzmir Heykel Yarışması Sergisi Jüri Özel Ödülü almış olmasıyla da halen takdir topluyor.
 
Yine, sergideki TPV 40. Yıl Başarı Birincilik Ödülü kazanmış sanatçı, Aziz Sargın imzalı kızıl bedenli ‘çocuk’ heykeli ise, her yanımızın savaş çığlıklarıyla donandığı bir gündemde, elindeki kâğıt uçak ile geleceğini havalandırma gayesindeki genç bir erkeğe sivil bir takdirname haline geliyor. 
 
 
Aziz Sargın, ‘Çocuk’, Metal, 2024
 
Sanatçıların pek çoğunun doğaya dönük refleksleriyle alkış topladıkları sergide, 2000 Rize doğumlu üretken genç sanatçı Bahar Posta ise doğaya hediye ettiği üç boyutlu bir deniz kompozisyonunu bizlerle paylaşıyor. Denizi, dalgaları ve gökyüzünü elle tutulur bir coşkunun delili haline getiren bu sanatçı gibi, kariyerini Atatürk Üniversitesi GSF Heykel Bölümü Öğretim Üyesi olarak sürdüren Caner Şengünalp de insanın iç doğasına dönük farkındalığına bir methiyede bulunuyor.  Aynı anda hem mütevazı hem sıra dışı hem ağırbaşlı hem de tüy hafifliğinde bir çalışma ortaya koyan 1984 Bursa doğumlu akademisyen ve sanatçı, “Muhayyel Devinimler” adını verdiği bazalt ve bronzdan oluşan heykelini Modern Fransız düşünür Gaston Bachelard’a yaslıyor: “...Rüyanın dönüşümlerinden, kalsa kalsa duraklamalar kalır. Yine de bu dönüşüm, düşsel mekânı tam da muhayyel deneyimlerin yeri haline getiren dönüşümlerdir.”
 
Etkinlikte izleyiciyi çeken, aynı anda hem yalın ve kalabalık bir enerjiyi sahiplenen bir diğer doğa kompozisyonu ise, “Sevda”yı yorumladığı birbirine sarılmış iki ağacı yansıtan kızıl metal renkli heykeli ile ödüllü bir diğer sanatçı, 1981 İstanbul doğumlu Ceylan Dökmen oluyor. Sanatçı, çalışmasından şöyle bahsediyor: “...İster adına sevda diyelim, ister dostluk, ister anne ya da baba, çocuk. Sonsuz bir bağ akıyor aralarında ve aslolanın bu bağ olduğunu hatırlatmak istiyor. Sözsüz bir iletişimden, bir enerji akışından yana, her daim.”
 
Bu ‘sevda hali’ni 2024 tarihli “Bir Olma” kompozisyonu ile yorumlayan bir diğer sanatçı, 1982 İstanbul doğumlu Çiğdem Yıldırım oluyor. Mor ve Mavi iki kirpinin birbirine yakınlaşma anını mücevherleştiren bu heykel, aynı anda hem gerçekliği, hem de gerçeküstü karakteriyle, genç yaratıcıların buluştuğu serginin düzeyini yukarıya doğru bir nebze daha yönlendiriyor. 
 
 
Çiğdem Yıldırım, ‘Bir Olma’, metal-oto boya, 2024
 
Aynı enerji bonkörlüğü, melankolik ama aynı anda yırtıcı bir sahicilik içeren “Gece Yarısı” kompozisyonu ile 2000 doğumlu Elçin Yaren Çakırlar’dan geliyor. Sanatçının eserindeki biriciklik ve ilham kaynakları bir yana, bilerek veya bilmeyerek merhum Kuzgun Acar’a yolladığı biçimsel ve samimi selâm da gönülden kaçmıyor.
 
Teras Sergileri’nin ‘Cam Kuleler’ini en çarpıcı ve verimli kullanan imzalardan bir diğeri ise, 1997 İstanbul doğumlu Çela Öztürk oluyor. Serginin açılış ve ziyaretçi kalabalığını gözetleyen “Gardiyanlar”la bizim ve onların kimlerden oluştuğunu tekrar hatırlatan bu ibretlik ve etkileşimli eserin yanı sıra, hepimizin gündelik hayatımızda üzerimize veya yüreğimize giydiğimiz zırh ise, Ezgi İşmen’in 2024 tarihli, 50 kg.’lık “Metamorfoz”unda kendini belli ediyor. İşmen, doğaya da saygı duruşunda bulunduğu metaforik işçiliğini şiirselleştirerek, çalışmasını ‘Deriyle kaplı, kendine duvar olan,’ sözleriyle niteliyor ve heykel bir sosyal deney varlığına dönüşüyor. 
 
Çela Öztürk, "Gardiyanlar", 2024
 
Bu koyu kilitlenmenin başka bir tabirine girişen 1995 Ankara doğumlu Furkan Depeli ise izleyiciye bir “Diyalog, Aion” önerisinde bulunarak, tahayyül edilen ve edilemez olanın bedenini nasıl tasvir edeceği gibi, heykel sanatının nadiren karşısına çıktığı biçimsel ve kavramsal bir sınava kendini bırakıyor. Mermer eser, gerek işçiliğindeki metanet ve mükemmellik kaygısı, gerekse heykelin, yaratıcısına direnişini belgeleyen performatif işçiliği ile adeta Depeli’nin bir tür karşı-otoportresi oluyor.
 
Sergideki sanat tarihsel borçlardan bir diğeri ise, 150 kg. alüminyum malzemeden oluşan “Değişime Direnen” isimli eseri ile 1995 İstanbul doğumlu Gülfidan Soyuğur tarafından ödenmiş gibi görünüyor. Sanatçı eserinde “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosu ile tanınan Osman Hamdi Bey’den hareketle, değişimin, sanatın, eğitimin ve birliğin önemini vurguluyor. 
 
Geri dönüşümlü ağır malzemeden ortaya çıkardığı soyutlaması ile 1986 doğumlu, 2021 Milliyet Sanat Heykelde Yeni Keşifler Ödülü sahibi Güngör Yüksel’in de dikkat çektiği sergide öte yanda bakır ve demir malzeme ile türlü ikilikleri sembolize ederek “Bir İz Olarak Selvi Ağacı”nı bizlere sunan 1965 doğumlu akademisyen, heykeltıraş ve tasarımcı H. Şeyma Üstüner Uzunöz de bulunuyor.
 
1985 Erzurum doğumlu Halil Daşkesen’in ‘zamana değil, zamandan düşenin imkânsızlığı’nı yorumladığı etkinlik, 1962 doğumlu Haluk Güremel’in bir diğer soyutlama “Yüzleşme”si ile çeşitleniyor. 
 
Küresel Özel Müzeler Ağı Kurucu Üyesi ve Dünya Sanat Vakfı Üyesi olan Elgiz Müzesi’nde tam bir heykel zirvesi yaratan Teras Sergileri bununla birlikte, alabora olmuş bir uçurtma kompozisyonu ile akılda kalan 2001 doğumlu İlayda İrem Baratan, insanlığın tatlı hastalığı ‘dedikodu’yu içi boş kırılgan renkli balonlarla yorumlayan 1994 doğumlu İrem Yılmaz ve yaşıtı olan Koray Bıyıklı’nın metal konstrüksiyon soyutlaması “Paramparça Hayatlar ve Umutlar” ile kayıt altına alınabiliyor. 
 
 
İrem Yılmaz, ‘Dedikodu', Cam, 2024
 
16’ncı Teras Sergisi turumuzda not ettiğimiz bir diğer çalışma Parya Pahlevani’ye ait. 1985 doğumlu sanatçı, beton ve karışık teknik ile ürettiği “Kor” isimli kompozisyonunu ‘adımları özgürlüğün düşlerine doğru yol alan kadınlar için’ yarattığını vurguluyor. Koray Bıyıklı, Lidya Duymuş, Muhammet Hanifi Zengin, Ufuk Aydın, Yağmur Korkut ve Murat Özce gibi sanatçıların doğa, insan ve yorum üçgeninden zengin soyutlamalar çıkardıkları etkinlik, Nadide Üster’in gökyüzü armağanlı betonarme bulmacasıyla da muzipliğini izleyicinin merakına saklıyor. 
 
 
Nadide Üster, ’Saklı’, Beton, Metal, 2024
 
Robin Çoban’ın yaşamın düğümleriyle cebelleştiği, Sesil Beatris Kalaycıyan’ın yaban ve evcili dertleşirken yakaladığı kompozisyonlarıyla çoğalan sergi, cisim ve isim arasındaki varoluş gerilimini yorumlayan Simin Türedi’nin de meşe kütüğünde izini sürdüğü temsil ile değerleniyor. Gerçeklik, bir süre sonra üç boyutlu bir tartışma meclisine dönüşen serginin en çok konuşulan unsuru halini alıyor. 
 
 
Simin Türedi, ‘META-maorfoz’, Meşe Kütüğü, 2024
 
Keza Suat Dündar, “Bellek Kırıntıları” serisinin dördüncü parçasını izleyiciyle bu sergide paylaşırken kaderin insan önüne yığdığı olasılıklar ve engeller, Tuba Aydın’ın soyutlamasında anıtsallaşıyor. Bu farkındalığı göstererek değil, saklayarak ifade etme yolunu seçen Umut Ballıkaya da, sergideki polisitren köpük ve eva sünger malzemeden ikilemesiyle, merakı eser adına bir manyetizma olarak değerlendiriyor. Saklamaya değer olanın, kendini gizledikçe insanda nasıl biçimlendiğini tartışan beyaz çalışma, kalıplar ile içerikler arasındaki atışmaya da beyaz bir güzelleme haline geliyor. 
 
 
Mert Çıkılmazkaya, ‘Geleceğin Çizgisi’, metal, 2024
 
Elgiz Müzesi’ne ev sahipliği yapan İstanbul Maslak Beybi Giz Plaza’nın teras katında düzenlenen 16. Teras Sergisi ‘Bir Düş’ün İzinde’, tartıştığı meseleler ile kavramsal yapı ve estetik yapıt üretiminin 40 yeni nesil üyesine ait haklı bir kültürel miting etkisi üretiyor Zaten bu ifade özgürlüğü kutlamasının müzede 2 Kasım’a dek süreceğinin beyanı da jüri ve müze yönetiminin sanatçılara verdiği açık bir çek misali, tekrar kayıt altına alınmayı hak ediyor. Bu arada, izleyicilerin Elgiz Koleksiyonu’ndan yeni parçaları da müzede izlemeleri açısından ziyaret planlamalarını buna göre yapmalarının altını çizmek gerekiyor. 
 
Bilgi: elgizmuseum.org