2. Meşrutiyet'in İlk Yılı
29 Ocak 2018 - 11:01İhsan Dindar - Milliyet Sanat
2. Meşrutiyet, 19. yüzyılda topraklarını kaybeden, Batılı devletler karşısında eski gücünden bir hayli uzakta görünen Osmanlı’nın, Islahat ve Tanzimat gibi hamlelerinin bir devamı konumundadır. İlki 1976’da 2. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla birlikte ilân edilen Meşrutiyet, 93 Harbi ile birlikte askıya alınmıştı.
Bu tarihten sonra yeni bir meşruti yönetim için 32 yıl beklenmesi gerekecekti. Arada geçen dönem Sultan Abdülhamid’in, otoriter modernleşme olarak tanımlanabilecek atılımlarıyla geçmişti. Demiryolu ve telgraf gibi yenilikler, önemli miktarda toprağını kaybetmiş olsa da hala devasa sınırlara sahip olan Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok noktasına ulaştırılmaya çalışılıyordu. Batı’da veya İstanbul’da eğitim gören öğrenciler ülkenin dört bir yanına artık profesyonel birer devlet yöneticisi, doktor, veteriner, eczacı veya mühendis olarak atanıyordu.
2. Meşrutiyet’e giden yol
Bu modernleşme hareketlerine rağmen, Abdülhamid döneminde tüm kontrolün tek elde toplanmış olması, toprak kayıpları ve o dönemin en güncel meselelerinden biri olan Makedonya Sorunu, 2. Meşrutiyet’e zemin hazırlayan etkenlerden bazıları oldu.
Tıpkı Amerikan ve Fransız Devrimleri gibi Temmuz ayında vuku bulan ve 1908 Devrimi olarak da anılan 2. Meşrutiyet’in ilanı ve sonrasın yaşananlar Türkiye tarihi için önemli dönüm noktalarıdır.
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “2. Meşrutiyeti’in İlk Yılı: 23 Temmuz 1908 – 23 Temmuz 1909” isimli çalışma, bu açıdan oldukça önemli bir referans kitabı. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan kitap, ortak bir çalışmanın ürünü. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Alman Arkeoloji Enstitüsü gibi kurumların yanı sıra Emel Atasoy, Yusuf Çağlar, Bilge Seçkin Çetinkaya, Doğan Çetinkaya, Tamer Erdoğan, Teyfur Erdoğdu, Roni Margulies, Ziver Öktem, Banu İşlet ve Uğur Yeğin’in katkılarıyla ortaya çıkan kitap, 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra yaşanan olaylara ay ay, kronolojik bir şekilde yer veriyor.
Kitaba dair en dikkat çeken noktalardan biri benim açımdan kullanılan görsel malzeme oldu. 2. Meşrutiyet ile özdeşleşmiş fotoğraf ve kartpostalların yanı sıra az bilinen görseller de kitapta yer bulmuş.
Meşrutiyet’in yeniden ilanının ardından yaşanan olaylar, yenilenen seçimler, bu seçimler sonucu Meclis’e seçilen kitapta da ayrıntılı bir şekilde yer alıyor. 2. Abdülhamid’in tahttan indirilmesine uzanan süreçte yaşanan 31 Mart Vakası’na (Miladi 13 Nisan 1909) dair ayrıntılar ve yargılamalar da kitapta önemli bir alanı kaplıyor.
Elbette dönemin tek çalkantılı alanı siyaset değildi. Olayların bir de toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutları da mevcuttu. Dönemin basınında yer alan ve devrin en önemli isimlerinin tarafı olduğu tartışmalara kitapta tanıklık etme fırsatına sahip oluyorsunuz. Köşe yazarlarının birbirleriyle girdikleri polemikler, dönemin basınını merak edenler için iyi bir kaynak olma özelliği taşıyor. Dönemin dergi ve gazetelerinde yer alan haberler, konular anlatılırken sık sık referans ve devrin bakış açısını da yansıtması bakımında kitabın sayfalarında yer bulmuş.