Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Üzmeyen hüznün şarkıları: Çiğdem Erken - "Manita"

Üzmeyen hüznün şarkıları: Çiğdem Erken - "Manita"

12 Mayıs 2015 - 04:05
İşin formülasyonuna bu kadar hâkimken, doğal, naif, içten olmak hiç kolay değildir. Oysa Çiğdem Erken şarkılarını en çok bunun için sevdik biz; doğal, naif, içten ve de iddiasız oldukları için
Gazeteci Elif Key, albüm kartoneti için kaleme aldığı yazıyı şu cümleyle bitirmiş: “Çiğdem Erken dinlendiği gün üzülmez kimse!” Çiğdem Erken dinlemeye başladığımdan bu yana içimden geçirip de kurmayı akıl edemediğim bir cümleyi kurmuş Key, kıskanmadım dersem yalan olur. Bilenler bilir, PEK öyle neşeli, eğlenceli şarkılar yazmaz Çiğdem Erken; çok ender yazar ya da. Ama şarkılarından geçen bütün o hüznün, melankolinin, her nasılsa insanı kahretmeyen, asap bozmayan bir tarafı vardır. Üzmeyen hüzün olur mu? Oluyor işte!
 
Çiğdem Erken’in üçüncü albümü “Manita”, geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle raflarda yerini aldı. Müzik kariyeri çok daha eskiye dayanan Erken’in 2011 yılından bu yana süregelen albüm macerasında çıktığı bu üçüncü basamak henüz ama aynı zamanda ciddi bir dönemeç aslında. Zira ilk iki albümü yayımlayan Ada Müzik’ten ayrılıp Sony Müzik’e transfer olan Çiğdem Erken, albümün müzikal altyapısını da İskender Paydaş’a emanet etmiş bu defa.
 
Müziği akademik düzeyde biliyor olmanın, uzun yıllardır şarkı yazıyor olmanın, tiyatro oyunlarına yazdığı şarkılar, yaptığı müziklerle ciddi bir dramatik kurgu tecrübesi edinmiş olmanın avantajlarıyla donanmış bir müzisyen olarak Çiğdem Erken, başından beri avantajlıydı belki ama aslında tüm bunlar bir avantaj olduğu kadar dezavantaj da olabilirdi. Çünkü işin formülasyonuna bu kadar hâkimken, doğal, naif, içten olmak ve bunu dinleyene hissettirmek hiç kolay değildir. Oysa Çiğdem Erken şarkılarını en çok bunun için sevdik biz; doğal, naif, içten ve de iddiasız oldukları için…
 
 
Nitekim bu albüm de böylesi şarkılarla dolu. 10 şarkı var “Manita”da (yeri gelmişken, Erken şarkılarındaki hafif çapkın, çok dişi, güldürme kaygısı taşımadan esprili olabilen o tavra ancak bu kadar uygun bir isim bulunabilirdi, onu da söyleyeyim.) Şarkılardan biri tanıdık. Daha önce Zuhal Olcay’ın da seslendirdiği Vedat Sakman şarkısı “Yani Yani”. Bu bir sürpriz çünkü Çiğdem Erken albümlerinden “cover” çok sık gördüğümüz bir şey değil. Albümde bir de tiyatro oyunu şarkısı var: Çiğdem Erken’in "Zengin Mutfağı" adlı oyun için bestelediği, sözlerini ise oyunun yazarı Vasıf Öngören’in kızı Aslı Öngören’in yazdığı “Dünyayı Durduran Şarkı”. Bu şarkıda Çiğdem Erken’e Halil Sezai eşlik ediyor. Bu da bir başka sürpriz ki bence albümün en dikkat çekici, etkili şarkılarından biri aynı zamanda… Çiğdem Erken ve Halil Sezai’nin birbirinden dağlar kadar farklı şarkı söyleme biçimlerinin yarattığı tezat, bu umut dolu, sloganı güçlü şarkıya müthiş bir albeni kazandırmış.
 
“Bugün doğdun, ismin Ozan” diye başlayan “Cesaretinden Bir Can Kazan”, Çiğdem Erken’in yeğeni Ozan için yazdığı bir şarkı. Çiğdem’in ablası Sedef Erken’in, oğlu Ozan’ın nezdinde ülkedeki tüm otizmli çocuklar için yıllardır verdiği mücadeleyi bilmeyenler mutlaka araştırıp okumalı. Çünkü bu şarkının anlam ve değeri o vakit çok daha iyi anlaşılacak, yerini bulacaktır.
 
 
“Saçlarımı Yaptırdım” ve “Gümüşlük’te” (ekini ayırarak yazıyoruz evet; kartonetteki gibi değil), Erken’in kendi hayatından anları, yaşanmışlıkları şarkı formuna döküyor. Eminim ki Bodrum’a gitmezden önce bir gün saçlarını yaptırmışlığı vardır hakikaten Çiğdem’in. Ya da Gümüşlük’te bir gece sedirde uyuyakalmışlığı. Şarkılarındaki bu detayları seviyorum ben; samimiyetini en çok buralarda buluyorum. Albümdeki diğer şarkılarda ise daha genel geçer ifadelerle anlatılmış yaşanmışlıklar var. Bu defa çoğunlukla öyle... Bu öyle mi denk geldi, yoksa şarkılar seçilirken buna özellikle dikkat mi edildi, bilmiyorum. Ancak önceki albümlerinde Çiğdem’in daha fazla detay verdiği bir gerçekti.
 
“Öyledir Geçer Zaman” ve “Bir Kadeh Akşam Rakısı” albümün açılışını yapan iki güçlü şarkı. “Düşkünüm”, “Hangi” ve “Kelebek” ise albümün “üzmeden hüzünlendiren” diğer şarkıları.
 
Bu albümü temelden farklı kılan en önemli unsur, İskender Paydaş düzenlemeleri hiç kuşkusuz… Paydaş gibi neredeyse tamamen ana akıma yönelik işler yapan bir müzisyenin, işin ticari matematiğini bir kenara koyarak, sadece müzisyen ruhu ile kolları sıvaması kolay değil. Sık rastladığımız bir şey de değil. Açıkçası ben, haberi ilk duyduğumda ortaya çıkacak sonuç ile ilgili şüpheler taşıyordum ama neyse ki Paydaş’ın Çiğdem Erken müziğine ziyadesiyle katkısı olmuş; zararı değil. Armonizasyonu daha iyi, kulağı daha fazla dolduran düzenlemeler, kayıt kalitesi ve miksaj bakımından da, tatmin edici seviyenin üzerinde kayıtlarla albüm, önceki Çiğdem Erken albümlerine kıyasla çok daha profesyonel tınlıyor. Buna Erken’in şarkıcılık performansı da dâhil.
 
Dilan Bozyel’in fotoğrafları ve Melek Boçoğlu’nun grafik tasarımıyla ete kemiğe bürünen “Manita”, mutlaka dinlenilmesi, es geçilmemesi gerekenler arasında. “İyi müzik” burada çünkü.