Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Su katılmamış 'rock': Seher Ahmetzade - "Ruhum"

Su katılmamış 'rock': Seher Ahmetzade - "Ruhum"

29 Mart 2016 - 10:03
Daha ilk albümüyle hafife alınmayacak bir müzisyen olduğunu gösteren Ahmetzade, bu albümde özellikle şarkı yazarlığı konusunda daha da olgunlaşmış
“Hür iraden bir de vicdan yeterince aydınlatır yolu, teferruat inan geri kalan… ”
 
Seher Ahmetzade’nin “Falan Filan” adlı şarkısından bir cümle yukarıda alıntıladığım. Aslında mümkün olsa şarkının tüm sözlerini yazmak isterdim buraya. Yaşadığımız, içinden geçtiğimiz günlere dair o kadar çok şey anlatıyor ki bu şarkı… Başka şarkıları da öyle. Aslında albümün bütünü çok şey söylüyor. Şarkılarda pek kolay dile getirilemeyen çok şeyi. Daha albümün ilk şarkısında “Sakın onlardan olma, en iyisini, güzelini, sen olanı sen bilirsin. Kulağı tıka, gözünü kapa bu hayat senin, sen seçersin, sen bilirsin, sen…” diyor mesela.
 
Böyle yazıya döküp okuyunca biraz didaktik gibi gelebilir ama asla değil. Tam dozunda, tam da müziğinin içinde olması gerektiği gibi sözler bunlar. Seher Ahmetzade, günümüz “rock” müziğin aşktan meşkten, dertten kederden geçilmeyen şarkı sözlerine meydan okuyan şarkı sözleri kadar su katılmamış “rock” tınılarıyla da “piyasa işi rock” müziğine adeta meydan okuyor.
 
Geçtiğimiz günlerde Arpej Müzik etiketiyle yayımlanan albümün adı “Ruhum”. Seher Ahmetzade’nin ikinci albümü bu. İlk albümü “Daha Yüksek”, 2012 yılında yayımlanmıştı ama o albüm sadece CD formatında basıldığı ve hâlâ dijital mecralarda bulunmadığı için bugün arasanız bulamayabilirsiniz. Daha ilk albümünde hem yazdığı şarkılar, hem şarkıların düzenlemeleri, hem de sesi ve vokal tekniği ile hafife alınmayacak bir müzisyen olduğunu göstermişti. Bu ikinci albümde ise yetkinliğini bir adım daha ileri götürmüş, özellikle şarkı yazarlığı konusunda bir parça daha olgunlaşmış bir Seher Ahmetzade var.
 
Sadece müzikte değil, hemen her alanda şu veya bu şekilde ismini ön plana çıkarmışlara sorgusuz sualsiz hürmet eder, bir süre sonra da yaptıkları işlerin değil, isimlerinin peşinde koşmaya başlarız. Bizim memlekete has bir durumdur bu. Mesela kadın “rock” şarkıcısı dendi mi aklımıza hemen üç isim gelir. Arada bir sürü iyi iş yapan olsa da o üçün arasına giremez kolay kolay. “Rock” grubu kategorisinde de vardır aynı şey, erkek “rock” şarkıcısı kategorisinde de. Bu haliyle popüler müziğin bir parçası olarak kabul edebileceğimiz “rock” müzikte de, popüler olan her şey gibi işin kendisinden azade çok fazla parametre yön verir başarınıza. Mesela Seher Ahmetzade, tutun ki 1996 yılında bu albümü yayımlamış olsa idi, şimdi adı o üç isimden biri olarak anılıyor olabilirdi rahatlıkla. Ama bugün kimse çıkıp “Yahu bu kız şundan o üçünün en az ikisinden daha iyi müzik yapıyor,” der mi? Çok zor… Ama yapıyor, yapmış.
 
 
Albümde yer alan sekiz şarkının da söz ve müziği Seher Ahmetzade’ye ait. Düzenlemeler ise Atilla Atabay tarafından yapılmış. Ogün Sanlısoy da “Koyunlar Kurtlar” adlı şarkıda Seher Ahmetzade’yle düet yaparak albüme destek vermiş. Başta bu şarkı olmak üzere, 1 dakika 39 saniyede bir insanlık halinin kocaman bir resmini çizen “Gökkuşağı,” yazının başında bahsini ettiğim “Ruhum” ve “Falan Filan” ilk dinleyişte hem kulağınıza hem kalbinize çarpacak şarkılar. Bununla birlikte albümün bütünü her bir şarkısıyla ilgiyi hak ediyor.
 
“Ruhum”, “Falan Filan” ve “Öksüz”… Bu üç şarkının üçü de birbirine çok benzer bir biçimde başlıyor. Aynı şekilde bir benzerlik de “Gökkuşağı” ile “Koyunlar Kurtlar” arasında var. Bu da albümün iki kusurundan biri olmuş. Diğer kusur ise kapak fotoğrafı ve tasarımı. Bu albümü asla taşıyamayacak, doğru yansıtamayacak, kötü bir tasarım bu (daha hafif bir kelime bulamadım.) Kartonet tasarımı bütün olarak öyle ama bana gelen CD baskısı barkodsuz olduğuna göre sanırım “promo” baskı ve sanırım albüm sadece dijital olarak yayımlanacak. Hadi bu nedenle kartonet tasarımından geçtim ama kapak tasarımı çok geç olmadan, hazır CD de basılmamış iken acele değiştirilmeli bence.