Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Sıla kokulu bir albüm: Ziynet Sali - "No 6"

Sıla kokulu bir albüm: Ziynet Sali - "No 6"

08 Eylül 2015 - 03:09
Sıla kokusunun etkin olarak hissedildiği, buna karşın Ziynet Sali kariyeri için yeni bir dönüm noktası olabilecek, biraz da kafaya kafaya vurmayan pop şarkıları dinlemek isteyenleri memnun edecek bir albüm
Ziynet Sali gibi adını ve rüştünü ispat etmiş bir şarkıcının, Sıla gibi baskın karakteristiği olan bir şarkı yazarı ve şarkıcının müzik direktörlüğünde bir albüm yapmaya kalkışmasının neresinden baksanız haber değeri var. Bizim popüler müzik kara sularında özellikle son yıllarda pek sık rastlanmıyor böyle şeylere. Her şeyden önce egolar müsaade etmiyor. Bir yandan da riskli bir durum neresinden baksanız…
 
Ziynet Sali geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlanan yeni albümü “No 6” ile bu riski göz almış. Daha önce tekli formatında yayımlanan “Bugün Adım Leyla”nın dışında 10 yeni şarkı var albümde ve bu şarkılardan sekizinde şu veya bu şekilde Sıla’nın parmağı var.
 
Böylesi dayanışmaları yabana atacak, hafife alacak lüksümüz yok. Özellikle de popun kısır döngüsü içerisinde hep beraber debeleniyor iken. Bu da bir gerçek ama bu sebep, albümü baş tacı etmek için yeterli olmayabilir. Her şeyden önce ortaya çıkan sonuç müzikal açıdan gayet tatmin edici olsa da, fazladan bir sürpriz, beklenmedik bir farklılık taşımıyor. Yani ne Sıla, Ziynet Sali için özel bir şey yapmış, ne de Ziynet Sali, bu şarkıları Sıla söylese duyacağımızdan daha farklı bir şey sunuyor. Ortada buluşmuşlar sadece.
 
Albümün açık ara en iyi şarkısı ise enteresan bir biçimde, bir Sıla şarkısı değil. Sıralamada sondan bir önceye konulmuş olmasına karşın söz ve müziği Mete Özgencil’e, düzenlemesi Devrim Karaoğlu’na ait “Adeta Müebbet”, ilk dinleyişte etki uyandırıyor. Özgencil’in şarkı yazarı olarak çok ihtişamlı geçirdiği 1994-2006 yılları arasındaki döneminden çıkıp gelmiş gibi duran, sağlam bir müzikal yapısı ve vurucu melodisi, sözleri olan, birinci sınıf bir şarkı “Adeta Müebbet”. Ziynet Sali de şarkıcı olarak elinden geldiğince yetmeye çalışmış ama doğrusu ben bu şarkıyı Candan Erçetin ya da Hande Yener’den dinlemek için can atabilirdim.
 
Her kelimesi, her notasıyla bir Sıla – Efe Bahadır şarkısı olduğunu ilk dinleyişte açık eden “Belli”, sözleri Sıla’ya, bestesi ve düzenlemesi Fatih Ahıskalı’ya ait “Çeyrek Gönül”, albümün öne çıkan şarkıları arasında. Albümün açılışında yer alan, söz ve müziği Sıla’ya, düzenlemesi Ozan Doğulu’ya ait olan” Dağınık Yatak” da hiç fena değil. Buna karşın, “Dağınık Yatak” denince benim aklıma Murathan Mungan, onun senaryosunu yazdığı aynı adlı film ve o filmde kullanılan şiirin Selim Atakan tarafından bestelenip Nükhet Duru tarafından seslendirilmiş şarkısı geliyor ki bu şarkının onunla isim benzerliği dışında bir ilgisi yok. Ancak buna “isim benzerliği” demek de iyimserlik olur sanki.
 
Albümdeki bir diğer Mete Özgencil şarkısı olan “Diken”, belli ki biraz da albümün genel havasına uygun olsun diye fazlaca sakin bir Devrim Karaoğlu düzenlemesiyle albüme girmiş. Oysa daha iddialı, Latin havası daha ön planda bir düzenleme ile kıvrak bir yaz “hit”i olabilirmiş bu şarkı. Onun yerine yaz “hit”i olması planlanan ve albümün çıkış şarkısı olarak seçilen “Mevsimsizim” ise İskender Paydaş imzalı ve eğlenceli “ska” düzenlemesine rağmen kolay dile dolanacak bir şarkı değil. Bir Yunan şarkısından Sıla tarafından Türkçeye adapte edilen “Mevsimsizim”, kalabalık söz öbeği nedeniyle dinleyeni yoruyor.
 
Yine Sıla tarafından Türkçeleştirilen bir diğer Yunan şarkısı ise düzenlemesini Ozan Doğulu’nun yaptığı “Başrol”. Her kıvrak melodili, halay ritimli Yunan şarkısının Türk dinleyicisinin kulağını yakalayabildiğini düşünmek hata olur. Bu şarkının da özellikle nakarat kısmındaki ritim yürüyüşü, “Ah ki ne ah” bölümleri bizim kulağımıza ters, tabiri caizse “fazla Yunan”. Albümdeki en eğlenceli şarkılardan biri gibi gözükse de, ben fazla şans vermiyorum “Başrol”e.
 
 
Çok tipik bir başka Sıla şarkısı olan ve Efe Bahadır tarafından düzenlenen “Bi’ Büyük Devirdik”, Vur Kadehi Ustam” ve “Saki”nin devamı niyetine dinlenebilir rahatlıkla. Yine içkili bir ortam (açıkça söylenmese de muhtemelen bir rakı sofrası), yine bir efkârlanma, demlenme hâli. Sözü geçen şarkıları beğenenler bunu da beğenir/beğenmiştir muhakkak da Sıla’nın içki masasında “bi’ büyük” devireceğine inanmak ne kadar kolaysa, Ziynet Sali’nin aynı şeyi yapabileceğine inanmak bir o kadar zor. En azından bence öyle…
 
“Bi’ Büyük Devirdik”le aynı minvalden ilerleyen “Kırk Yılda Bir” ise oryantal/arabesk yürüyüşüyle kolay sevilebilir. Bu şarkıda da Sıla’nın o tanıdık melodi ve söz kurguları o kadar baskın ki, ister istemez Ziynet Sali’nin sesini yadırgıyorsunuz dinlerken.
 
Sözleri Sıla’ya, bestesi Sıla ve Efe Bahadır’a, düzenlemesi İskender Paydaş’a ait “Geldim Oyununa” ise bir kliple desteklendiğinde güncel pop içerisinde kendini kolay gösterecek, bunun için gerekli bütün hilelerin kullanıldığı bir şarkı olarak albümün ticari kozlarından biri.
 
Sözün özü, Sıla kokusunun etkin olarak hissedildiği, buna karşın Ziynet Sali kariyeri için yeni bir dönüm noktası olabilecek, sadece bu nedenle bile amacını yerine getirecek, e biraz da kafaya kafaya vurmayan pop şarkıları dinlemek isteyenleri memnun edecek, Sıla şarkılarını ya da Ziynet Sali sevenleri ise mest edecek, dikkate değer bir albüm “No 6”.
 
Son olarak… Mete Özgencil ve Fatih Kocatürk’ün kapak ve kartonet tasarımına diyecek yok ama keşke Ergin Turunç’un çektiği fotoğraflar biraz daha az Photoshop’lu olsaymış. Özellikle de kitapçığın arka kapağındaki fotoğraf.