Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | Pop-caz-blues-soul: Kerem Turhan - "Oğul"

Pop-caz-blues-soul: Kerem Turhan - "Oğul"

23 Aralık 2013 - 12:12
Kendine ait bir dünyası, bir rengi, dokusu olan müzisyenler kırk yılda bir çıkıyor ya da bazen hiç çıkmıyor. Kerem Turhan daha ilk albümüyle bu kategoride kendine bir yer aradığını belli ediyor

Kerem Turhan hem bir mimar, hem de bir müzisyen. Piyano çalan, şarkı söyleyen ve kendi şarkılarını yazan Turhan, yıllar boyunca bir çok müzisyene eşlik etmiş, birçok projede yer almış ve sonunda kendi albümünü hazırlamak için stüdyoya girmiş. Kerem Turhan’ın “Oğul” adını taşıyan ilk albümü, geçtiğimiz günlerde We Play etiketiyle yayımlandı.

 

Albümde yer alan on şarkının tamamının söz ve müziği Kerem Turhan’a ait. Düzenlemeleri yapan Yavuz Akyazıcı, aynı zamanda gitar da çalmış. Yanı sıra Derin Bayhan, Baran Say, Yahya Dai ve de piyano ve “keyboard”uyla Kerem Turhan albümde çalan diğer isimler. Öyle ki albümü dinlerken kendinizi küçük, sıcak, yasaksız zamanların sigara dumanı ve içki kokusuyla tütsülenmiş bir caz kulübünde hissetmeniz işten bile değil. Bu küçük fakat işinin erbabı orkestra, o duyguyu geçiriyor dinleyene.

 

Bu, işin bir tarafı. Albümün bir başka artısı ise şarkıların, caz, pop-caz-blues-soul gibi birbiriyle kan bağı taşıyan türler arasında gezinirken, Türkiye’de yapılan emsali işlere kıyasla daha kolay dinlenebilir bir çizgide seyretmesi. Türün/türlerin meraklıları dışındakiler de tat alabilirler duyduklarından. Enstrümanist ve sesini bir enstrüman gibi kullanan solist maharetinin başrolde olduğu bu müzik türünde, sözü de en az müzik kadar hakim kılabilmek kolay değil. Kerem Turhan bunu başarmış gibi gözüküyor. “Çantamda Biraz Aşk Var” gibi esprili, “Tabutta Bir Adam” gibi ironik, “Boşu Boşuna” gibi şiirli şarkı sözleri dinleyenlerin sadece müziğe değil, sözlere de kulak kabartmasını sağlayabilecek etkide.

 

 

Kerem Turhan bir solist olarak da kendi şarkılarının hakkını veriyor. Bir caz şarkıcısından beklenen tipik ses gösterilerinin, vibratolarının, emprovizasyonlarının semtine uğramadan, bir parça teatral bir yorumla, şarkı sözlerinde anlattığı hikâyeleri inandırıcı kılan vurgular ve tonlamalarla bir üst paragrafta bahsettiğim, albümün kolay dinlenirlik vasfına katkıda bulunuyor. (Yeri gelmişken; bu kolay dinlenirlik meselesinin altını bu kadar çiziyor olmamın sebebinin ortalama dinleyicinin iyi müziğe yakınlaşması için bunun zaruri olduğunu düşünmem olduğunu söylemeliyim. Yoksa bu tabirde ne kolay dinleneni ne de zor dinleneni küçümseme var.)

 

 

 

Caz seviyorsanız  sadece iki satırlık sözleri ve Yahya Dai’nin nefis saksafon sololarıyla dikkat çeken “Pencereden”i, “Sebebini Sormasınlar”ı, “Boşu Boşuna”yı, “rock” seviyorsanız irkiltici ismine karşın “Tabutta Bir Adam”ı ve albümde popüler “sound”a en yakın şarkı gibi duran “Beni Sakla Hadi”yi mutlaka dinlemenizi öneririm. Albüme adını veren ve ilk klip şarkısı olarak seçilen “Bırak Gitsin Oğul”u da es geçmeyin.  (Bu arada “Beni Sakla Hadi”nin introsunun Umay Umay’dan dinlediğimiz Barlas bestesi “Hareket Vakti”nin introsunun pek yakından geçtiğini de söylemeden edemeyeceğim.) 

 

Kendine ait bir dünyası, bir rengi, dokusu olan müzisyenler kırk yılda bir çıkıyor ya da bazen hiç çıkmıyor. Türleri çok farklı olsa da Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Cem Karaca gibi isimlerin bu kategoride olduğunu herkes kabul eder mesela. Kerem Turhan daha ilk albümüyle bu kategoride kendine bir yer aradığını belli ediyor.

 

Kartonete yazılmamış olsa da kapak fotoğraflarının ve kartonet tasarımının da albümün içeriğini destekleyen ve şarkıların hakkını veren türden olduğunu belirteyim. Neresinden baksanız özenli, eli yüzü düzgün ve müzikal değeri yüksek bu albümü arşivlere katmakta fayda var.