Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Yavuz Hakan Tok | İrem Candar - "Erik Ağacı"

İrem Candar - "Erik Ağacı"

25 Mart 2013 - 09:03
Candar’ın şarkılarında kendine has bir dünya var. Az sözle çok şey anlatan, kolay akılda kalan melodik tekrarlara dayanmayan şarkılar yazıyor
İrem Candar henüz çok genç yaşına rağmen müzik dünyasına sağlam adımlar atarak girenlerden. Monopop adlı grupta şarkı söyleyerek sahne tecrübesi kazanan Candar, ilk kez 2008 yılında “Söz-Müzik Teoman” adlı albümde “Duş” adlı şarkıyı seslendirerek sesini geniş kitlelere duyurdu. Ardından yine bir Teoman albümünde bu defa onunla düet yaparak bir şarkıyı seslendirdi ve “Bana Öyle Bakma” adlı bu şarkı, İrem Candar ismini iyiden iyiye hafızlara yerleştirdi. 2012 yılında İskender Paydaş’ın albümünde ve Behzat Ç. Adlı televizyon dizisinde seslendirdiği şarkıların ardından ilk dijital teklisi “Bi’ Şey Olsun” yayımlandı.



İrem Candar’ın “Erik Ağacı” adı verilmiş ilk albümü geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü. Albümde 9 şarkı var. Tüm şarkıların söz ve müzikleri İrem Candar’a ait. Düzenlemeleri ise İrem Candar ve Gürsel Çelik birlikte yapmış.

Albümde daha önce dijital tekli olarak yayımlanan “Bi’ Şey Olsun” ve “Rüya”nın yanı sıra ilk kez Behzat Ç. Dizisinde duyduğumuz “Yoldan Geçen Adam” da var. Diğer şarkılar ise ilk kez görücüye çıkıyor. Candar’ın şarkılarında kendine has bir dünya var. Az sözle çok şey anlatan, kolay akılda kalan melodik tekrarlara dayanmayan şarkılar yazıyor. Hem çok kırılgan, hem çok güçlü genç bir kadının belli ki kendi hayatından çekip çıkardıkları var bu şarkılarda. Bu yüzden bir tek şarkıyla o dünyaya dâhil olmak kolay olmayabilir. Albümü baştan sona dinledikçe sevmeniz kuvvetle muhtemel. Buna karşın daha ilk şarkıda kulağa çarpan, dikkat çeken en önemli unsur, düzenlemelerdeki ince işçilik. Birçok müzik türünün etrafında dolanıp, hiçbiri bir diğerine ağır basmadan, şarkılardaki dile en uygun tarzı tutturuyor düzenlemeler. Üzerine İrem Candar’ın çok sakin şarkı söyleme stili de eklenince, dinleme keyfi yüksek bir albüm çıkıyor ortaya.



Son yıllarda nasıl oldu, ne olduysa Türkçe’de bazı harflerin telaffuzu değişti malum. İrem Candar’ı dinlerken de yer yer bu yeni stil telaffuzdan nasibinizi alıyorsunuz. “Ş” harfleri tıslayan “s” şeklinde duyuluyor mesela. “Ç” harfleri de ona keza. Sesli harfleri, özellikle “e” ve “a”ları eze eze telaffuz etmek de cabası. Bunu dert etmiyorsanız ne âlâ ama bu stil bana hep küçük kız çocuğu taklidi yaparak konuşan genç kızları anımsatıyor ve ister istemez şarkılarla aramda kurulacak duygusal bağ zedeleniyor.

“Erik Ağacı”, “Nazlı Jazz” ve “Yoldan geçen Adam”, albümü bir kaç dinleyişte favoriler arasına aldıklarım oldu. Albüm künyesinde kim tarafından yapıldığı yazılmamış olsa da, kapaktaki illüstrasyona ve bütünüyle kartonet tasarımına da bayıldığımı söylemeliyim.

İrem Candar’ı şimdiden “dişi Teoman” ilan edenler var. O kadar uzun boylu değil elbette; bir kere Candar, Teoman’a kıyasla çok başka türlü bir şarkı yazarı. Bununla birlikte görünen o ki uzun vadede kalıcı olacak bir müzisyen daha kazandı alternatif pop/rock piyasası. Bir ilk albümle bu fikri yaratmak da az şey olmasa gerek.