Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | Fragmanıyla heyecan yaratan film: “Kelebeğin Rüyası”

Fragmanıyla heyecan yaratan film: “Kelebeğin Rüyası”

13 Şubat 2013 - 10:02 | Mert Fırat ve Kıvanç Tatlıtuğ, filmde genç şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'yu canlandırıyorlar.
22 Şubat’ta gösterime girecek “Kelebeğin Rüyası” usta işi fragmanıyla benzersiz bir iş olduğunu haykırıyor
En son ne zaman popüler bir Türk filminin fragmanını izleyince heyecanlandınız? Kabul etmek gerekir ki, böyle bir duyguyu çok sık yaşamıyoruz. Zira tür sineması iskeletini kurarken genelde törpü kullanmayan, öykülerini köşeli olarak anlatan popüler Türk sineması, öncelikli olarak izleyiciye daha önce görmediği bir şeyleri göstermenin derdindedir. Bu dert anlaşılır ve kabul edilebilir olsa da, asıl hedef izleyiciye Türk sinemasında daha önce görmediği bir savaş sahnesi, bir figüran ordusu performansı veya bir görsel efekt gösterisi izletmeye indirgenince, başta kafaları kurcalayan soru işaretleri kılık değiştirir. Artık mesele, 80’ler öncesi çekilen yüzlerce film hiç var olmamışçasına, “Türk sinemasında bir ilk” etiketi çıkarmaktan ibarettir. Oysa yukarıda sözünü ettiğimiz “daha önce görülmeyeni gösterme” hedefi, tür sinemasının inceliklerini keşfetmek amacıyla harekete geçirilse, işte o zaman izleyici koltuğunda gerçek bir heyecan duyabilir. Hem belki o zaman popüler sinemayla sanat sinemasını birbirine düşman etmek çocuk oyuncağı gibi görünmez.

"Kelebeğin Rüyası" fragmanı:



İşte Yılmaz Erdoğan’ın yeni filmi “Kelebeğin Rüyası” şu zamana kadar bu yolda atılan en büyük adım gibi görünüyor, daha doğrusu öyle olsun istiyoruz. Filmi izlemediğimiz için, kesin olarak böyle bir kanıya varmak için erken elbette, ama her şeyden önce fragmanıyla, yine çok nadiren tıkır tıkır işlediğine şahit olduğumuz fragman sanatının göğsünü kabartan bir filmden bahsediyoruz. Üstelik dikkat çekici olan sadece fragman matematiği değil. Topu topu iki dakikalık görüntülerinin işaret ettiği kadarıyla, yapım kalitesi anlamında da dönem filmi gerekliliklerinin altından benzersiz bir ustalıkla kalkmış gibi görünüyor, ki dürüst olalım, bu da Türk sineması için bir istisna. “Kelebeğin Rüyası”nın fragmanını izlerken işte bunları düşünüyor insan. Umudumuz, Türk sinemasında uzun zaman sonra ilk kez eksikleri göze batmayan, öyküsü sarkmayan, kendini gösterişin büyüsüne kaptırmayan, tastamam bir tür filmi izlemek. Yılmaz Erdoğan daha önce “Vizontele” ile bunu başarmıştı, biliyoruz ki bu işin sırrına vakıf bir yönetmen o. “Kelebeğin Rüyası”nı listenin tepesine yerleştirmek için bütün şartlar yerli yerinde. Bekleyip görelim.