Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | Bir de Beyoğlu Sineması’nı kurban vermeyelim…

Bir de Beyoğlu Sineması’nı kurban vermeyelim…

24 Ekim 2012 - 07:10
Alternatif yapımları izleyiciyle buluşturma misyonunu üstlenen Beyoğlu Sineması, vizyon döneminde de yeteri kadar izleyici çekecek potansiyele sahip oysa...
Bir bir kaybetmeye başladığımız Beyoğlu sinemalarını kurtarmak o kadar da zor değil. Örneğin Beyoğlu Sineması’nın gelecek filmler programına göz atıp, festival açıklarınızı kapamaya yeltenirseniz, bir de bakmışsınız sinemanın müdavimi olmuşsunuz.

Beyoğlu Sineması yılda iki kere hınca hınç dolar. Nisan’da İstanbul Film Festivali’nde ve son yıllarda Ekim’de Filmekimi’nde. Diğer aylarda nadiren ziyaret edilen koltuklar için, festival zamanı tartışmalar çıkar. Işıklar kapanmadan 10 saniye önce kimin bileti hangi koltuk için kesilmiş, dikkatlice kontrol edilir. Işıklar kapanınca daha makbul olan ön koltuklara geçmek için fırsat kollanır.

Koltukların köşesinde, kafeden alınan çay-kahve bardaklarını koyabilecek bir yer olmayınca, içecekler bütün film boyunca, çaresiz elde tutulur. Öndeki kafalar yüzünden altyazıyı göremeyenlerin devamlı pozisyon değiştirmesiyle, perdeye ne taraftan bakılacağı şaşırılır. Uzun filmlerde bacaklar tutulur, bel ağrısı sinsice varlığını belli eder. Ama bütün bu olumlu-olumsuz detaylar, bir vizyon filminde değil, bir festivalde olduğunuzun işaretidir. Hem de Emek’ten sonra Atlas’ın tek kardeşi olarak kalan, festivalin ruhuna girebileceğiniz iki salondan biri olan Beyoğlu Sineması’nda olduğunuzun…

Son olarak Ekim başında ziyaret ettiğimiz Beyoğlu Sineması, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Anlayacağınız, İstanbul Film Festivali’nde Emek’in yokluğu nasıl “sıradanlaştıysa”, gelecek Nisan’da festival filminizi Beyoğlu Sineması’nın yerine bir alışveriş merkezi sinemasında izlerken bulabilirsiniz kendinizi.

Tıpkı bir zamanlar Kadıköy’ün incisi olan, çoktan yitip giden Broadway Sineması gibi, alternatif yapımları izleyiciyle buluşturma misyonunu üstlenen Beyoğlu Sineması, vizyon döneminde de yeteri kadar izleyici çekecek potansiyele sahip oysa. Örneğin sevimli Ken Loach komedisi The Angels’ Share / Meleklerin Payı sadece bu sinemada oynuyor. Dahası Babamın Sesi, Simurg, Gözetleme Kulesi, Tepenin Ardı, Io e te / Ben ve Sen, Amour / Aşk gibi festival filmleri de sinemanın gelecek filmler programında. Alışveriş merkezi sinemalarının, kendi salonunuzdan hallice olan en küçük salonlarında 15 ile 20 tl arası ücret ödeyerek izleyeceğiniz bu filmler, Beyoğlu Sineması’nda daha az bir bedel karşılığı izlenebilir. Kim demiş festival sadece Nisan ve Ekim’de diye?