Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Selin Gürel | Altın Portakal’ın film gündemi

Altın Portakal’ın film gündemi

10 Ekim 2012 - 07:10
“Kim ne demiş?” kısmını bırakıp, filmlere odaklanacak olursak…
Tartışmasız, dedikodusuz, olaysız bir Altın Portakal Film Festivali’ne bünyeler pek alışık değil, malum. Neyse ki bu yıl da hayal kırıklığına uğratmayacak kadar malzeme var elimizde. Ancak bütün konuşulanlara kısa bir ara verip, nihayetinde bir film festivali takip ettiğimizi unutmayarak, sadece filmlere odaklanmak hoş bir değişiklik olur kanımca.

Festivali yarıladığımız şu günlerde, izlediğimiz filmlerin her biri farklı şekillerde akıllarda yer etti. Festivalin açılış filmi Menekşe’den Önce’yi, küçük bir salonda koltuk sayısının iki katı kadar izleyiciyle, hıçkırıklar arasında izledik. Sivas Katliamı’nın daha önce hiçbir yerde gösterilmemiş görüntülerini kullanan Soner Yalçın belgeseli, en çok da Madımak’ta yaşananları unutturmamak için yola çıkmış. Geçen bunca yıl içinde ilk kez bu utanç verici insanlık suçunun gerçek yüzünü anlatmaya cesaret eden bir filmle karşılaşıyoruz. Filmin Antalya sonrası vizyon seyircisiyle de buluşması şart. Ne kadar çok insana ulaşabilirse, o kadar çok yaşayacak bu belgesel.



Ulusal Yarışma filmlerine gelince, şimdilik festivalin en tartışmalı filmi olan Derin Düşün-ce, “Ensest var mı yok mu?” sorusuyla gündeme geldi, ama filmdeki esas mesele küçük bir kadına dönüştürülen ve hikaye boyunca bu şekilde pazarlanan 8 yaşındaki bir kız çocuğunun varlığıydı. Birinin yönetmen Çağatay Tosun’a eleştiri ile sömürü arasında ince bir çizgi olduğunu hatırlatması gerek.



Elveda Katya’nın aile değerlerini öne çıkaran, duygu yoğunluğu yüksek hikayesi, tam Antalya izleyicisinin kalbini çalacak cinstendi. Kadir İnanır’a En İyi Erkek Oyuncu ödülü çıkması çok büyük bir sürpriz olmaz.



Evdeki Yabancılar, geçmişiyle kucaklaşmak isteyen yaşlı bir kadınla geçmişinden kurtulmak isteyen bir adamın çatışması üzerine kuruluydu. Yalın ve samimi anlatım tarzıyla, duygulara saldırmadan şöyle bir dokunan, yumuşakbaşlı bir filmdi. Ancak bu özelliği, daha iddialı yapımların arasında kaybolmasına neden olabilir.



Ulusal Yarışma’nın şimdilik izlediğimiz son filmi Güzelliğin On Par’ Etmez… ise küçük Veysel’in boyundan büyük dertleriyle aynı samimiyet duygusunu muhafaza ediyordu. Ancak her biri ayrı bir filme konu olacak birçok yan hikayeye sahip olduğu için, yer yer malzeme bolluğunun sıkıntılarından mustaripti. Yine de ödül töreninde mutlaka ismi zikredilecek filmlerden biri.

İşin aslı, yarışmadaki orta halli birçok filmin kaderi Geleceğin Aslanı ödüllü Küf’ün jüride nasıl bir etki uyandıracağına bağlı.