Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Yoksa artık elveda mı?
03 Şubat 2017 - 06:02
Tatavla Tiyatro, Selim İleri’nin 50. yazarlık yıldönümünü “Allahaısmarladık Cumhuriyet” adlı yapıtıyla kutluyor
ALLAHAISMARLADIK CUMHURİYET-Yazan: Selim İleri,Yöneten: Eraslan Sağlam, Dekor: Cihan Aşar, Kostüm: Hüseyin Özay, Işık: Ekremcan Arslandağ, Müzik: Emrah Can Yaylı, Koreografi: Özge Midilli, Oynayanlar: Hale Akınlı, Tuba Zehra Sağlam, Cansu Diktaş, Can Ertuğrul, Afiş: Bülent Fidan, Fotoğraf: Görkem Bakıcı. 
 
Tiyatro Tatavla, “İyi Şeyler Sezonu” olarak adlandırdığı bu yılın yeni oyunu olarak “Allahaısmarladık Cumhuriyet”i sahneliyor. 50. yazarlık yıldönümünü kutladığımız şu günlerde Selim İleri yirmi yıl sonra yeniden seyirciyle buluşan yapıtını her zamanki tevazuuyla şöyle tanımlıyor:
 
“Yirmi yıl önce yazdığım, bana seçkin iki ödül kazandıran ‘Allahaısmarladık Cumhuriyet’i kültür gömleği değiştirirken çekilmiş acılar üzerine kurmaya çalıştım. Metinde, sahnede dört kadının dramı öne çıkar ama, geride bütün toplumun yaşadıkları, emeği belirsin istemiştim.  Bu oyunun yakın tarihimizin hüzünlü görkeminden esinlendiğini söylemeliyim. “ 
 
Evet, sahnede dört kadın: Halide Edip, Afife Jale, Latife, Fikriye...
 
Romancı Halide Edip, Sultanahmet mitinginin büyük hatibi, Kurtuluş Savaşı’nda onbaşı, savaşın ertesindeki yaftalanışıyla Amerikan mandacısı, Cumhuriyetin kurulmasından sonra güçlü bir muhalif, daha sonra gönüllü sürgün Halide. Yani, ferdin hürriyetini savunan Halide.
 
Tek oyuncuda can bulan Fikriye ve Afife Jale. Atatürk’ü değil, Mustafa Kemal Paşa'yı seven, ama belki Zübeyde Hanımın etkisiyle, belki başka nedenlerle kenara atılan, intihar mı ettiği, öldürüldüğü mü bir türlü bilinmeyen Fikriye, yani yeni bir vatan kuruluyor diyen tutkulu sevgili. Ve tiyatro bir mekteptir görüşünü savunan, ilk defa sahneye çıkma yürekliliğini gösteren Müslüman Türk kızı Afife Jale.
 
Batı kültürüyle yetişmiş Latife. Gazi Paşa’ya deliler gibi âşık olan, ama onunla yaşamanın ne demek olduğunu hiç anlayamadığı için beraberliklerini de sonraki kendi hayatını da heder eden ve bu sonucu “siyaset amansız şey” diye gerekçelendiren, ömrünün sonuna kadar suskunluğa mahkûm Latife Hanım.
 
Cansu Diktaş, Hale Akınlı, Can Ertuğrul, Tuba Zehra Sağlam ya da Latife, Halide, Galip Bey ve Fikriye/Afife
 
Tiyatro Tatavla’nın oyuna yaklaşımını da yönetmen Eraslan Sağlam’ın kaleminden okuyalım:
 
“Cumhuriyetin kuruluş  mücadelesinde kendi hayatlarından, kişisel özlemlerinden, düşlerinden vazgeçmiş, düşlerini feda etmiş  dört figür...
 
‘Ferdin hürriyeti’, ‘tiyatro bir mekteptir’, ‘yeni bir vatan kuruluyor’, ‘siyaset amansız şey’ diye diye iki dünya arasında kalmış, mert, yürekli, naif, örselenmiş, ötekileştirilmiş  ‘devrimci kadınlar’... Üstlerine toprak örtüldükten sonra, yürekleri can tahtasına çarpmadan önce, birbirlerine son kez sığınmak için Galip Bey’in terzihanesinde buluşurlar. Ve Cumhuriyet mücadelesinin içindeki ferdin hürriyet mücadelesi, bir gaz lambasının titrek alevinden yüreklerimize sızacak bir yol arar. Fonda ise büyük resim: 1800’lerin sonundan 1950’lere kadar an be an değişen Türkiye….”
 
Eraslan Sağlam, Cihan Aşar’ın saydamlığı ortadan kaldırmayan, çerçeve içindeki ipli perdesi, simültane oyun düzenine olanak yaratan yerleşim alanları ve dekor parçalarıyla gerçekleştirdiği sahne tasarımıyla, Ekremcan Arslandağ’ın yumuşak bir aydınlatma sağlayan ışık düzeniyle, Emrah Can Yaylı’nın müziğiyle, Hüseyin Özay’ın dört kadını buluşturan eş köstüm tasarımıyla, Özge Midilli’nin tüy gibi kayan koreografisiyle Çehoviyen bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Bu atmosfer Selim İleri’nin oyun kurgusuna uygun bir ortam yaratıyor ve nostaljik havayı pekiştiriyor. Eraslan Sağlam’ın akışkan oyun düzeninde Hale Akınlı, Tuba Zehra Sağlam, Cansu Diktaş ve Can Ertuğrul uyumlu oyunculuklarıyla İleri’nin yapıtına başarıyla katkı sağlıyorlar.
 
Ve Cumhuriyetin kuruluş döneminde yiğitlikleri, yürekleri, gözü peklikleri, tutkularıyla yer alan, ama yıllar içinde şu ya da bu nedenle tarih boyutuna geçip kaybolan dört kadın yaşamdan ve sahneden “Allahaısmarladık Cumhuriyet” diye ayrılıyorlar. Varsa acılarını, kırgınlıklarını, öfkelerini, kederlerini hiç dışa vurmadan, sessizce, büyük bir zarafetle artık kendilerine yer olmayan cumhuriyetten unutulmaya kayıyorlar.
 
Son sözleri, ‘’Allahaısmarladık Cumhuriyet. Seni biz ıstıraplarımızla kurduk... Sakın unutma!’’ oluyor.
 
Sizler de sakın unutmayın! 
 
İletişim: 0 212 233 52 30 – 0 530 113 52 30
 
 

Kiminle Konuşuyorsun?

 
 
“Kiminle Konuşuyorsun?
 
Annen, ablan, kız kardeşin, sevgilin, karın…
 
Kimin sayıklamaları peki bunlar?
 
Senin, senin babanın, senin dedenin, senin oğlunun, senin müdürünün, senin patronunun, senin bakanının, balığa ve maça gittiğin arkadaşının…
 
Dinleyen kim?”…
 
Yazan: Serkan Aksu, Uyarlayan-Yöneten: Eraslan Sağlam, Müzik: Emrah Can Yaylı,  Işık: Ekremcan Arslandağ, Oynayanlar: Aynur Sağır, Serkan Aksu, Başak Çolpan, Serkan Ortaç.
 
“Kiminle Konuşuyorsun?” günümüzde kadın erkek ilişkilerini çarpıcı bir dille ele alıyor. Oyun kadın ve erkeğin varoluş sıkıntılarının üstüne giderken, suç, ceza ve sağaltım kavramlarına farklı bir bakış sunuyor. Bu bakışı da ülkenin mevcut ve tarihsel siyasi panoramasından ayrı tutmuyor. "Kiminle Konuşuyorsun?" kadına şiddeti ve kadının toplumdan dışlanmasını anlatarak sosyal bir mesaj ile seyircilerde bir farkındalık yarattıktan sonra konunun toplumun bütün katmanlarında çözüme kavuşmasında önemli bir katkı sağlamayı amaçlıyor. Çocuklarımızın ilk eğitimlerini aldıkları aile ortamında özellikle erkek çocuklarının yetişirken rol model aldıkları babalarının annelerine yaklaşımları çok önemlidir. Erkek çocuklarımızın babalarından yola çıkarak doğru bildikleri birçok yanlışları mevcuttur.Erkek çocuklarımıza "Sen erkek adamsın elinin kiri," kız çocuklarımıza "Senin o saatte dışarıda ne işin var? Senin fikrin olamaz otur oturduğun yerde" demek onları yetiştirirken yapılan en büyük kötülüktür.
 
Oyun 5 Şubat’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde izlenebilir.
 
İletişim: 0 505 761 62 80
 

Tiyatro Fora’da Zamanın Durduğu An

 
Pulitzer Ödüllü ünlü oyun yazarı Donald Margulies, Zamanın Durduğu An’da, Ortadoğu’daki savaşın ve terör olaylarının dehşetini belgeleyen gazeteci bir çiftin hayatını mercek altına alıyor.
 
Irak'ta yol kenarına yerleştirilen bir bombanın patlamasıyla ciddi biçimde yaralanan foto muhabiri Sarah, bir süre tedavi gördükten sonra hastaneden taburcu edilmiştir. Bir yandan aldığı fiziksel yaralarla başa çıkmak, bir yandan da geride bıraktığı hayatının üzerindeki duygusal izlerini silmek için çaba sarf etmektedir.
 
 
Tehlikeli koşullarda yaşamaya alışık iki kişi için normal bir hayat sürdürmek mümkün müdür? Gizlenmiş ihanetler ve farklı fikirler arasında bir hayatın geleceği olabilir mi?
 
Yazan: Donald Marguiles, Çeviren ve yöneten: Tufan Karabulut, Oynayanlar: Buru Alp, Tufan Karabulut, Arda Kavaklıoğlu, Gümeç Alpay.
 
  
İletişim: 10 ve 26 Şubat Öykü Sahne- 0 216  336 76 55 – 0 541 770 27 87 
17 Şubat CKM  A Salonu - 0 216 467 25 68 - 0 216 467 36 00