Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Tatil dediğin böyle olur bizim mahallede

Tatil dediğin böyle olur bizim mahallede

12 Ocak 2013 - 07:01 | Zeynep Özan ve Tolga Yeter kaygısız çifti canlandırıyorlar.
Behiç Ak’ın bir virgülü bile çıkarılamayacak kadar “kompakt” metni, yalnızca diyalog üzerine kurulmuş oyuna, izleyicinin dikkatini bir an bile dağıtmayan bir akıcılık ve tempo getiriyorNEWTON BİLGİSAYARDAN NE ANLAR- Yazan: Behiç Ak, Yöneten:Tolga Yeter, Kostüm uygulama: nejla Kıskaç, Işık, Ses, Dekor uygulama: İsmail Oğuz, Oynayanlar: Zeynep Özan/ Tolga Yeter.

“Geçmişin ve geleceğin, uzaklığın ve yakınlığın, açlığın ve tokluğun, bilmenin ve cahilliğin birbirleriyle yer değiştirdiği günümüzde, bir çift kaygısız, plajda güneşlenmektedir. Bir ‘huzur’ eleştirisi” diye sunuluyor Tiyatro Karnaval’ın yeni oyunu.

Behiç Ak’ın başka oyunlarında da örneklenen o soyut ve kara mizah yaklaşımı, oyunun adına da yansıdığı gibi “Newton Bilgisayardan ne Anlar”da bir kez daha ustalıkla örülmüş olarak karşımıza çıkıyor.

Bir plaj şemsiyesi, altında iki şezlong, aralarında bir masa. Şezlonglarda bir karı koca. Masada ve yanlarında getirdikleri çantada börekten zeytinyağına, yaprak sarmadan peynire, muzdan şaraba, yiyecek içecek bâbında aklınıza ne gelirse var. Uzak değil, yakın ecdadımızın sokak hamamına giderken yukarda saydıklarımı götürdüğünü anımsarsak, sahnede gördüklerimize hiç şaşırmamak gerek. Ecdat bir yana, yazın Adalar vapurundan inenleri bir gözleyin: Ellerinde piknik tüpleri, çaydanlıklar, torbalar, torbalar, torbalar dolusu yiyecek; onlar iskelede indikten bir saat sonra ada fırınlarında ekmek bulunmaz. Mesire yerine gitmeyi yemek yemekle özdeşleştirdikleri için de, sabahın sekizindeki erken vapurdan iner inmez, çamların altına serilir, arkalarını denize dönerek yemeye yumulurlar.

İşte ““Newton Bilgisayardan ne Anlar”daki çift de onların prototipi. Denizin kıyısında, bırakın denize girmeyi, yayıldıkları şezlongtan bile kıpırdamadan saatler geçiriyorlar. Yiyerek, birbirlerine yedirerek ve incir çekirdeğini doldurmayan hayatlarının incir çekirdeğini doldurmayan olaylarını konuşup tartışarak. Birbirleriyle de kendi kendileriyle de hesaplaşıyorlar. Bu hesaplaşma aynı insan tiplerinin geneline yayılabilecek bir eleştiri oluyor. Tanıdığım biri, “Edirne’nin batısını” görmemiş, yurt dışına hiç çıkmamış olmakla övünür ve bu büyük birikimiyle dünyadaki her önemli ve iyi şeyin, en güzel manzaranın, tabii mutlak ‘doğru’nun bizim ülkede olduğunu iddia ederdi. Bizim “küçük adamlarımız” da bunlar işte. Sandık başına bile gidiyorlar icabında.

Tolga Yeter, Tiyatro Karnaval’ın küçük sahnesinde ayrıntılı bir dekordan uzak durarak akıllılık etmiş. O kadar yakın planda, deniziyle, güneşiyle, çiçeğiyle böceğiyle bir dekor olsaydı oyunun özünü de zedelerdi. Şemsiye ve şezlonglar, karı kocayı, onların dünyasını tanımamız için yeterli oluyor. Sade, ama işleve uygun biçimde seçilmiş kostümler de güldürü ögesine yardımcı oluyor.

Behiç Ak’ın bir virgülü bile çıkarılamayacak kadar “kompakt” metni, yalnızca diyalog üzerine kurulmuş oyuna, izleyicinin dikkatini bir an bile dağıtmayan bir akıcılık ve tempo getiriyor. Karı kocayı canlandıran Zeynep Özan ve Tolga Yeter, o temponun hayata geçirilmesini, kara mizahın seyirciye ulaşmasını sağlayarak, harekete hiç yer vermeyen çetin bir oyun düzenini başarıyla gerçekleştiriyorlar.

(Tiyatro Karnaval-0212-347 44 80)



Ekip Tiyatrosu’nda “Parti”

Ekip Tiyatrosu, Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’ne katılmış olduğu “Parti” adlı oyunu Ocak ayında da seyircisiyle buluşturuyor. Oyun, Metehan, Hakan, İsmail, Müge, Pınar ve Sezin adlarındaki 6 eski arkadaşın hikâyesini aktarıyor. 15 yıla yakın dostlukları üniversite yıllarına dayandığı halde, sıkı dostlukları mezuniyetlerinin ardından sekteye uğramış, sonraki yıllar içinde görüşememiş olan bu eski arkadaşlar, Metehan’ın kısa süre sonra evleneceği nişanlısı Zeyno tarafından organize edilen sürpriz bir bekârlığa veda partisinde yıllar sonra ilk kez bir araya gelirler.

Parti çok güzel başlar. Herkesin keyfi, neşesi yerindedir. İçkiler yudumlanır, müzik dinlenir, kahkahalar eşliğinde sohbet edilir, görüşülemeyen o uzun zaman dilimi içerisinde ne yapılıp edildiğinden konuşulur, eski günler yâd edilir.

Fakat yıllar öncesine dair “kesin” bir gerçek söz konusu olabilir mi? Hafıza, tarihe yüzde yüz sadık kalabilir mi? İnsan zihnindeki ve dilindeki tarihe güvenilebilir mi? Hatırlamak mümkünse eğer, bu bir işe yarayabilir mi?

Cem Uslu’nun yazıp yönettiği oyunda Ertürk Erkek, Sercan Gülbahar, Elif Bilgiç, Ayşegül Uraz, Simel Aksünger, Cem Uslu, Duygu Yetiş, Tuğba Balcı rol alıyor. Oyunun dekor, kostüm ve ışık tasarımı EKİP yapımı. 15, 22, 29 Ocak Salı, saat 20.00'de, SahneHâl'de. (0506 393 75 11)