Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Kendini Gölgesine Tanıtmak İsteyen Kişi

Kendini Gölgesine Tanıtmak İsteyen Kişi

01 Şubat 2019 - 08:02 | “Anlatacaklarım, başıma gelen, asla unutmamak üzere beni sarsan bir olay. Uğursuz izleri yaşadığım sürece, ezelden ebede kadar, insanın aklının ermeyeceği, havsalasının almayacağı kadar hayatımızı zehirleyecek bir olay.”
Sermet Yeşil, İran’ın yasaklı yazarı Sâdık Hidâyet’in ünlü romanı Kör Baykuş’u sahneye taşıdı. Oyun güzelliği ve saflığı arayan bir adamın onu güzel bir kadın cisminde bulduğu yanılsamasına düşerek, yanan mumlar gibi eriyip tükenişini anlatıyor.

 

Yazan: Sâdık Hidayet, Çeviren: Behçet Necatigil, Uyarlayan/Yönetmen Yardımcısı: Onur Erbilen, Yöneten: Işıl Kasapoğlu, Dekor/Kostüm Tasarımı: Hakan Dündar, Işık Tasarımı: Ferhat Tahsin Şimşek, Maske ve Kukla Tasarımı: Ayten Öğütçü, Müzisyen: Burak Günsayar, Asistan: Özlem Özkoşar, Oynayan: Sermet Yeşil.
 
 
Fransız edebiyat eleştirmeni ve yazar André Rousseaux’nun “yüzyılımız edebiyat tarihinde bir kilometre taşı” diye tanımladığı “Kör Baykuş” yazarını kısaca tanıyalım: Modern İran edebiyatının önemli temsilcilerinden olan Sâdık Hidâyet, 1903’te Tahran’da doğdu. Tahran’daki Fransız Lisesi’ni bitirince Fransa ve Belçika’da dört yıl kaldıktan sonra İran’a döndü. 1936’da Hindistan’a giderek Sanskritçe öğrendi, Buda’nın bazı metinlerini Farsça’ya çevirdi. Geleneksel İran edebiyatı ve halk kültüründen olduğu kadar Batı kaynaklarından da beslenen ve yapıtları Mauppassant, Çehov, Edgar Allan Poe, Franz Kafka'dan izler taşıyan Sâdık Hidâyet, roman, hikâye, oyun, deneme dallarında eserler verdi. İran’daki şahlık rejimiyle uzlaşmadığı için yapıtları yasaklandı. Yazılarına da yansıyan derin yalnızlık ve melankoli sonucunda gönüllü sürgün hayatı yaşadığı Paris’te 9 Nisan 1951’de intihar etti. 
 
 
“Gözleri kızarıktı ve yarık dudaklıydı amcam. Başına bir Hint şalı sarmıştı, sırtında eski ve sarı bir aba. Uzak ve gülünç bir benzerliği vardı benimle, bir dev aynasında benim portremdi sanki. Ben babamı da hep böyle düşünmüştüm.”
 
 
 
 

Oyun ve Yorumu

Myart Tiyatro’nun yapımı olan bu tek kişilik oyun, insanın güzellik, saflık, aşk, yaşam ve ölüm hakkında binlerce yıldır cevabını aradığı soruları irdeleyen, o cevaplara ulaşma çabasında ömrünü tüketen bir ressamın karmaşık dünyasını, bir o kadar da karmaşık zihnini yansıtıyor. Oyunun kahramanı kendini gölgesine tanıtmak isterken aslında kendini tanıma sürecini hayata geçiriyor ve arayışını sürdürüyor.

 

Bu arayış içindeki ressam kalem kutuları üzerine çizdiği İran minyatürleri tarzındaki resimleriyle hayatını kazanmaya çalışıyor. Ne var ki şarap ve uyuşturucu alışkanlığı onu sanrılara sürüklüyor. Üstelik bunların kısa süreli etkisi geçince hayattaki yaraların acısı daha da şiddetleniyor. Oyun, kahramanımızın, “Acaba günün birinde bu doğaüstü olayların sırrını, ruhun koma halinde, uyku ile uyanıklık arasındaki berzahta görünen gölgesinin yansımasını anlayacak biri çıkacak mı? Ben bu olaylardan sadece birini anlatacağım,” sözleriyle ilerliyor.

 

“Meğer benimle başkaları arasında ne korkunç bir uçurum varmış! Anladım ki, mümkün oldukça susmalıyım, düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Yazmamın tek sebebi kendimi gölgeme tanıtmak.”
 
 
 
 

Sâdık Hidâyet’in kült roman sayılan bu ünlü yapıtını Behçet Necatigil akıcı diliyle Türkçeye çevirmiş. Onur Erbilen de sahneye uyarlamış. Kısa romanı sahneye aktarırken çok yalın bir derleme ile yapıtın can alıcı bölümlerini başarıyla özetleyerek çarpıcı bir metin oluşturmuş. Yönetmen Işıl Kasapoğlu ise İran edebiyatının geleneksel özelliklerini de yansıtan yapıtı her zamanki özeni ve usta işi yorumuyla Türkiye tiyatrosunun geleneksel motiflerinden yararlanarak sahneye aktarmış. Tek kişilik oyunun kalabalık kadrosunu kuklalar ve gölge oyunlarıyla oluşturmuş.  

 

 

“Güneş ışığı değildi bu; belki sadece gelip geçici bir ışık; kadın ya da melek şeklinde görünüp kayan bir yıldız. Sonra bu ışık, kaybolması gereken karanlık girdabında yine kayboldu. Hayır, bu gelip geçici ışığı kendime saklayamadım.”
 
 
 
 

Maske ve kuklaları tasarlayan Ayten Öğütçü’nün çalışması her türlü övgüyü hak ediyor. Hakan Dündar’ın dekor ve kostüm tasarımı ile Ferhat Tahsin Şimşek’ın ışık düzeni, Işıl Kasapoğlu’nun kuklalı, gölge oyunlu oyun düzeninin başarıyla gerçekleştirilmesini sağlıyor. Burak Günsayar müziği ile sahne kenarından oyunun mistik atmosferini kucaklıyor.

 

Sermet Yeşil, ister sahnede, ister sinemada, ister televizyonda olsun, oynadığı birbirinden farklı her role yumuşak geçişle uyum sağlayan değerli bir oyuncu. “Kör Baykuş”ta da zorlu rolünü şaşılası bir inandırıcılık, rahatlık ve doğallıkla canlandırıyor. Özellikle kukla kullanımındaki yeteneği, kuklayı oynatırken konuşmalarla kuklanın ağız hareketlerindeki senkronu gerçekleştirmesi çok ustaca. Sermet Yeşil bir bakıma baştan sona tek cümlelik bir monolog sayılabilecek oyunu tekdüzeliğe düşmeden, oyun kahramanının acısını, yalnızlığını, coşkusunu, mutluluğunu ve mutsuzluğunu incelikle örerek sunuyor.

 

“Kör Baykuş” bu tiyatro döneminin kaçırılmaması gereken oyunlarından biri.

 

 

***

 

 

TİYATROLARDAN HABERLER

Orwell’in distopyası, 1984 (Büyük Gözaltı) oyunuyla sahnede

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Perdeci Oyuncuları ve AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu’nun yapımcılığını üstlendiği, George Orwell’in kült romanı 1984'ten Robert Owens, Wilton E. Hall ve William A.Miles’ın uyarladığı, Artun Özsemerciyan, Celal Üster ve Nuran Akgören’in roman ve oyun çevirilerinden yararlanarak Taner Barlas’ın kurguladığı “1984 (Büyük Gözaltı) adlı oyun, Rutkay Aziz’in yönetmenliğinde sahneleniyor.

 

 

 

Rutkay Aziz, Taner Barlas, Özcan Alpar
 
 
 
 

Psikanalist ve sosyolog Erich Fromm edebiyat tarihinin en önemli distopya romanlarından biri olan 1984'ü,“Bir ruh halinin dile getirilmesinin yanında bir uyarı niteliğindedir.” diye anlatır. Fromm’a göre, hâlâ umudu olan ve toplumu uyarmak, uyandırmak isteyen George Orwell’in kült romanı, “bu umudun ancak, bugün tüm insanların karşı karşıya oldukları tehlikenin, bireyselliği, aşkı, eleştirel düşünceyi tümden yitireceği gibi bunun ayırdına bile varamayacak bir otomatlar toplumu olup çıkma tehlikesinin farkına vararak kavranabileceğini öğretir.” Orwell’in distopyasını ve buna rağmen sahip olduğu umudu tiyatro izleyicisiyle buluşturan “1984 (Büyük Gözaltı)” oyunu, romanda sergilenen ve adeta bir  “büyük gözaltı” olan toplum düzenini sahneye taşıyor.

 

 

 
 
 

Oyunda Rutkay Aziz, Taner Barlas, Ekin Aksu, Özcan Alpar, Levent Yılmaz, Aytaç Öztuna, Hüseyin Uçurtma veHüseyin Demir rol alıyor. Oyundaki videoda yer alan oyuncular ise Ali Gül, Ezgi Erdilek, Aykut İşpir, Gülşah Kıray Barlas, Bekir Akbaş veÖzgür Can Akbaş.Dekor ve kostüm tasarımını Metin Deniz’in, müziklerini Cahit Berkay’ın, ışık tasarımını Mahmut Özdemir’in hazırladığı oyunun reji asistanlığını ise Andaç Sayın üstleniyor.