Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | İsimsiz kahramanların oyunu: "Son Zenne"

İsimsiz kahramanların oyunu: "Son Zenne"

20 Mayıs 2017 - 07:05
Pek çoğumuzun nefes bile alamayacağı bir dünyada oyuncudur Zenne. Bir gün bir de Nesime çıkar gelir küçük dünyasına…
SON ZENNE- Yazan –Yöneten: Serdar Saatman, Hikâye: Nilüfer Bıyıklı, Oyuncular: Yarkın Ünsal, Sevtap Özaltun,  Cansu Fırıncı, Dekor– Kostüm: Oğuz Şahin, Işık Tasarım: Onur Alagöz, Koreografi: Uğur Can Arıkan, Fotoğraf: Fethi Karaduman, Afiş Tasarım: Berkcan Okar, Şarkılar: Gidemediklerimiz-Seslendiren: Hümeyra/ Son Zenne- Söz-Müzik- Seslendiren: Zümrüt Şahin.
 
Zenne, ortaoyununda kadın kılığında oynayan erkek oyunculara verilen ad. Zennelerin ille de eşcinsel olması gerekmiyor. Tıpkı Antik Yunan tiyatrosundaki ve 1656 yılına kadar İngiliz tiyatrosundaki uygulamanın paraleli. Kadın kılığında dans eden erkeğe ise köçek deniyor. Ama köçeklere daha çok kırsal kesimde rastlıyoruz. Onların da mutlaka eşcinsel olması gerekmiyor. Serdar Saatman yazdığı oyunun kahramanını zenne olarak tanımlamış, doğası olarak eşcinsel olup olmadığını bilmiyoruz, sahnede gördüğümüz bir tecavüz sonucu eşcinselleştirilmiş biri. Zaten bizi de eşcinsel olup olmadığı ya da zenne mi köçek mi diye tanımlamak gerekip gerekmediği ilgilendirmiyor. Karşımızda bir insan ve onun dramı, onun travması, onun yıkımı var, önemli olan da bu.
 
Bo Sahne’nin Genel Sanat Yönetmeni Levent Özdilek şu sözlerle sunuyor oyunu:
 
Hayatımızın içinden geçenler…
Üçü de tanıdık.
Çok yakınımız da olsa görmezden geldiklerimiz,
Hatta yok saydıklarımız
Ama asla kaçamadıklarımız…
Çünkü onlar da biziz, hepimizden birer parçadır onlar.
Onlar demek bile ayıbımız; insanız çünkü, aynı hamurdan yoğrulduk farkında mısınız?
 
Zenne kendi söküğünü kendi dikmeye çalışsa da kendi yaşamını onaramıyor.
 
Oyun ve yorumu
 
Zenne başına gelenlerden sonra, onuru çamura bulandıktan, aileden ve toplumdan dışlandıktan sonra dans etmeyi tutku haline getirip yeni bir kişilik ve yeni bir onur kavramı geliştirmiş. Bu kavram, “Ben göbek atmıyorum, dans ediyorum” sözlerinde somutlaşıyor. Dans onun sığındığı, tutunduğu, ayakta kalabilmek adına dört elle sarıldığı bir tutku. Dans ederken itilip kakılmışlığını unutuyor, izleyicilerin alkışlarıyla onlarla eşit bir birey konumuna geliyor sanki.
 
Kenar köşe de olsa müzikhol müzikholdür sonuçta. Zenne o ucuz müzikholün sahnesinde dans ederek, o müzikholün bodrumunda, mutfağın arkasındaki boşlukta yatıp kalkarak da kendine kurmaya çalıştığı dünyada yaşıyor. O tür koşullarda hep olduğu gibi bir dostu da var, parasını yiyen, onu döven, her konuda istismar eden, aslında onu bu yola düşüren, acımasız Şahin.
 
Derken bir üçüncü kişi giriyor o dünyaya. Ailesinden kaçan Nesime. Neden kaçtığını, nasıl kaçtığını oyunun sonuna kadar öğrenemiyoruz. Hatta o kimselerin bilmediği, görmediği bodrum katına nasıl girdiği de belli değil. O noktada oyun metninde/kurgusunda bir boşluk, inandırıcı olmayan bir durum var. Her neyse, Nesime de zenne gibi kaderinden kaçmaya çalışıyor. 
 
Süreç içinde zenne ve Nesime birbirlerinin yaralarını sarmaya, birbirlerini ayakta tutabilmek için destek olmaya çabalıyorlar. Hayatları başkaları yüzünden yıkılmış iki insan, çevreden dışlanmış iki insan, en insancıl noktada birbirlerini buluyor. Nesime bu öksüzlüğü, “Artık acılarımızın sonuna gitmek zorundayız! Acılar nerede bitecekse oraya kadar gitmek zorundayız… Tırnaklarımı kalbine geçirdim. Aşağı atarsan beni, göğsün baştan başa yarılır,” sözleriyle dile getiriyor.
 
Nesime (Sevtap Özaltun) ve Şahin (Cansu Fırıncı)
 
Oğuz Şahin’in sahne tasarımı bodrumdaki odanın, oradan hareketle zennenin yaşamının pejmürdeliğini, dağınıklığını, özensizliğini, içler acısı yoksunluklarını ve gizli özlemlerini çok iyi yansıtıyor. Aslında Oğuz Şahin’i de, oyunun sonundaki şarkının bestecisi ve söz yazarı Zümrüt Şahin’i de, zenne rolündeki Yarkın Ünsal’ı da, İzmir’deki toplulukları Tiyatro Oyun Kutusu döneminden tanıyoruz. Yarkın Ünsal’ı topluluğun 2014-15 sezonunda İstanbul’da da sergilediği “O Yüz” adlı oyunda izlemiştik.
 
Yarkın Ünsal “Zenne”de çok daha başarılı bir karakter çiziyor. Zenne’nin acısını, o acıdan kaynaklanan saldırganlığını, dans tutkusunu, öksüzlüğünü içtenlikle duyarak sahneye taşıyor. Nesime’de Sevtap Özaltun gerçekçi bir kişilik yansıtmayı başarıyor. Şahin’i oynayan Cansu Fırıncı ise rolüne pek ısınmamış gibi, pek eğreti duruyor.
 
Müselles Sok No:3 Gayrettepe/İstanbul
(Gayrettepe Metro ve Zincirlikuyu Metrobüs Durağı Yakını)
0212. 263 10 63 – 0539. 545 21 21
 

“Kapılar” Ukrayna Uluslararası Tiyatro Festivali'nde

 
 

Tiyatro 3.2.1’in “Kapılar” adlı oyunu Mayıs ayında Ukrayna’da düzenlenen «Melpomene Tavria»  19. Uluslararası Tiyatro Festival’inde Ukraynalı seyircilerle buluşuyor.

 
Türkiye’de ilk kez Tiyatro 3.2.1 tarafından sahnelenen “Kapılar” oyunu, 19-27 Mayıs 2017 tarihleri arasında Ukrayna’nın Kherson şehrinde 19. kez düzenlenen Uluslararası Tiyatro Festival’ine katılıyor. Türkiye’den ilk defa bir tiyatro grubunun katıldığı bu festival boyunca, Ukrayna’nın farklı şehirlerinden gelen yerli tiyatrolar ve yabancı tiyatro gruplarının katılımıyla 30’dan fazla tiyatro performansı sergileniyor olacak.
 
Ukraynalı oyun yazarı Neda Nezhdana’nın yazdığı, Senem Cevher’in dilimize çevirdiği ve yönettiği oyun, 2000’lerin ilk yıllarında Ukrayna’da bir morgda yaşamla ölüm arasındaki iki kadının hesaplaşmalarını, sorunlarını ve kendilerini bir anda içinde buldukları sıra dışı bir olayı konu alıyor.
 
Günümüzün sorgulanan değer yargılarına, tarihsel, kültürel ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan oyunda; seyirci bir anda kendini, kimi zaman insanı şaşırtan kimi zaman da düşündüren bir atmosferde buluyor.
 
Yaşamla ölüm arasında kalmış bu iki kadının öyküsünü, ödüllü ve deneyimli oyuncu Seray Gözler ve son dönemde yerli ve yabancı birçok film festivalinden ödüller alan Asiye Dinçsoy aktarıyor. Oyunun Işık tasarımını Yüksel Aymaz, yönetmen yardımcılığını Gül Altınok, reji asistanlığını ise Cansu Dikmen üstleniyor.
 

"Her Yerden Çok Uzakta" Emek Sahnesi'nde

 
 

“Dönemeyen yeryüzü gibi.”   Rilke

 
"Her Yerden Çok Uzakta" - Yedinci Kıta (Hareket Tiyatrosu, 60') Yöneten: Nil Delâl S¸ahin,
Oyuncular: Ece Gül, Gökçe Dizman, Kezban Tüfekçi, Nazime Aydın, Kostüm Tasarım: Nazime Aydın, Afis¸ Tasarım: Çigˆdem Öztürk, Müzik/Ses: Bahadır Güven, Video Tasarım: Tutku Efe, Fotogˆraflar: S¸ener Buga, Fatih Aydın. 
 
"Her s¸ey uçuyor. Bilgisi aklımıza düs¸en s¸ey, daha ona dokunamadan yok oluyor. Bugünün dünyasında bizim itkilerimiz neler? Kalbimiz, aklımız, bedenimiz bize ne gibi çagˆrılarda bulunuyor? ‘Her Yerden Çok Uzakta’ adlı hareket tiyatrosu projesi, bir sürü soru ile yola çıkılan ve cevaplarını ararken etrafında dönüp durduğumuz imajların/kelimelerin birles¸iminden olus¸an bazı hareket dizgelerinin bir araya gelmesiyle olus¸turuldu."
 
Semaver Kumpanya'nın atölyesinde tanıs¸an ‘Her Yerden Çok Uzakta'nın oyuncu kadrosu, Ocak 2017'de bir araya geldi. Daha önce birlikte ürettikleri is¸ler arasında tiyatro ve film projeleri olan toplulugˆun "Nefes" isimli kısa metrajlı filmi Malta Golden Sun Short Film Festival ve International Creative Open Film Festival'da gösterildi. Son kısa filmleri "On ikinci Gece", British Council'ın Shakespeare Lives (Shakespeare Yas¸ıyor) programında ilk beşe girdi. Grubun kendilerine dair temel beklentilerinden biri kendilerini ve dünyayı duyabilen bir ekip olmak. "Her Yerden Çok Uzakta" isimli proje de, grup üyelerinin zaman zaman hissettigˆi çagˆrılardan, iletis¸im biçimlerinden, kendilerine sordukları sorulardan yola çıkararak bir araya getirdikleri ve okudukları bazı metinlerden de esinlenerek olus¸turdukları bir hareket tiyatrosu projesi. 
"Her Yerden Çok Uzakta" 29 Mayıs'ta Emek Sahnesi'nde. 
  
İletişim: 0216. 543 73 76 - 0542 213 60 50 / Emek Sahnesi. 
 

“Nefertiti Silifke’de”

 
 
Tiyatro Şenay’ın tek kişilik yeni oyunu “Nefertiti Silifke’de”, sanatçıların çektikleri zorlukları ve insanların birbirinden kopmaya başladığı bu zorlu dünyayı farklı bakış açısıyla ele alıyor.
 
Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda Onur Şenay’ın oturduğu ve Nur Gürkan’ın oynadığı “Nefertiti Silifke’de” oyununda; Fatih Er, Ahmet Tekeş, Elif Güney, Murat Topal, Nurcan Yanık, Erol Özdemir, Güner Özkul, Tuğçe Tekin, Müjgan Dervish ve Ali Poyrazoğlu sesleriyle Nur Gürkan’a eşlik ediyorlar. Uğur Şenay’ın fotoğraflarını çektiği ve afişini hazırladığı oyunun ışık tasarımını Sinan Arslan, özgün müziklerini ise Sanayi Mutlu yaptı.
 
Yıllardır maddi sorunlarla boğuştuğu için performans sanatına yönelen fakat yaptığı performanslar dansözlük sanılan, resim ve heykel sanatçısı Canan Yolcu’nun hayat artık canına tak etmiştir. Ve insanların dikkatini çekecek bir şeyler yapmaya karar verir. “Toplum soğuk yakınlıklar içinde, birbirimizi öldürebilecek bir dil oluşturduk, bütün ilişkilerimiz köle-efendi ilişkisine dönmüş, sanata tutunarak insanların dikkatini çekecek ve ortak bir dil oluşturacak bir şey yapmalıyım” der Canan. Ve hiç ummadığı bir şekilde, belediye tarafından düzenlenen ev kadınları sergisi için yaptığı heykelle ülkenin gündemine düşer. Kendisini, hep eleştirdiği o popüler kültürün tam da ortasında bulan Canan da artık şöhret sarhoşudur. Sanata ve hayata âşık Canan Yolcu, nam-ı diğer Nefertiti’nin komik ve bir o kadar da düşündüren hikayesi, aslında hepimizin hikâyesi... 
 
“Nefertiti Silifke’de”; 23 Mayıs 20.30’da KATS Sahne’de izlenebilir. 
 
Müselles Sok No:3 Gayrettepe/
(Gayrettepe Metro ve Zincirlikuyu Metrobüs Durağı Yakını)
0212. 263 10 63 – 0539. 545 21 21