Milliyet Sanat
Milliyet Sanat »Yazarlar » Seçkin Selvi | Bu memleket uzun laftan battı

Bu memleket uzun laftan battı

29 Aralık 2012 - 07:12 | Selen Uçar ve Özgü Namal geçmişleriyle hesaplaşan iki kadını canlandırıyorlar.
Ayan’ın "Kuçu Kuçu"da uyarlama yerine asıl yapması gereken çok sıkı bir dramaturji çalışması olmalıydı. Hepi topu diyelim elli beş sözcükle anlatılabilecek bir olayı beş yüz elli beş kelimeye yaymanın hiç gereği yok
AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu’nda “Kuçu Kuçu”

KUÇU KUÇU - Yazan: Fabrice Roger-Lacan, Uyarlayan ve Yöneten: Kerem Ayan, Dekor ve Kostüm tasarımı: Gamze Kuş, Işık tasarımı: Arek Nişanyan, Oynayanlar: Selen Uçar ve Özgü Namal.

Fransız oyun ve senaryo yazarı Fabrice Roger-Lacan’ın Paris’te beğeniyle izlenen “Chien Chien” adlı oyunu, Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu yapımı olarak ve “Kuçu Kuçu” adıyla Türkiye seyircisiyle de buluştu.

Oyun önemli bir işadamının, çalışanlarından birini hafta sonunu geçirmek üzere karısıyla beraber sayfiyedeki evine çağırmasıyla başlayan bir kurguya oturuyor. İşadamının karısı, çalışanın karısını küçümseyen bir tavırla karşılıyor, elemanın öğretmen olan karısı bu davranışa karşı kendi kişilikli tavrını koymaya çalışırken, kocasının şirketteki durumunu sarsacak bir şey yapmamaya da özen gösteriyor. Ama sonra “geçmiş”ler yani “cemaziyülevvel”ler orata dökülünce işler karışıyor.

Başlangıçta kocalarının statüsü üzerinden yürütülen güç çekişmesi, giderek iki arkadaşın birbirleriyle ve daha da önemlisi kendileriyle yüzleşmesine dönüşüyor. Kocalarının karısı olmanın dışında sıfatı olmayan kadınların hiyerarşisine alışıktır Türk toplumu. Politikacı zevcelerinin, subay eşlerinin kabul günlerine gitseniz, altın gününde bile salondaki oturma düzeni o hiyerarşiye uygundur. Sıkı mı sıradan bir milletvekili eşi parti başkanının eşinden daha baş köşeye otursun? Ya da üsteğmenin karısı generalin karısının yanına oturabilir mi hiç? Bu açıdan oyunda yadırganacak bir durum yok.

Tabii arkadaşlık başka. Hem arkadaşlığın türüne göre değişir ilişkiler. Çocukluktaki komşu kızlarının arkadaşlığından, sınıf arkadaşlığı, yatakhane arkadaşlığı, üniversite arkadaşlığı, iş arkadaşlığı birbirinden çok farklı özellikler taşır. Buradaki çekişme konusu okul arkadaşlığı ortamında oluşmuş ve iki kadından birinin ömür boyu unutmayacağı biçimde içine oturmuş.

Uyarlama ve oyunculuk

Oyunun özgün adını Türkçeye “Kuçu Kuçu” olarak çevirmek doğru da, uyarlama yapmak neden? Uyarlayan Kerem Ayan, anımsadığım kadarıyla, “Oyunun Fransızcasında kadınların adları aynı ismin ters çevrilmiş hali, bizim seyirciyi zorlayacağı için uyarlama yaptık,” gibi bir açıklama getirmiş. Kadınların adı Léda ve Adèle, Adèle sonradan adını Linda olarak değiştiriyor. Bu iki adın birbirinin tersi olduğunu anlamayacak kim var acaba? Üstelik sahnede yazıldığı gibi değil, söylendiği gibi “Adel” ve “Leda” olarak geçeceği için, anlaşılmamak sorunu, sorun olmaktan çıkıyor zaten. Kerem Ayan bence boşuna zahmet edip Ahmet Vefik Paşalığa soyunmuş.

“Bu memleket uzun laftan battı”, Türk basınının en renkli, en aydınlık kişilerinden değerli dostum Şinasi Nahit Berker’in sözüdür. Bu oyunu tanımlamak için de çok uygun düşüyor. Çünkü Ayan’ın uyarlama yerine asıl yapması gereken çok sıkı bir dramaturji çalışması olmalıydı. Hepi topu diyelim elli beş sözcükle anlatılabilecek bir olayı beş yüz elli beş kelimeye yaymanın hiç gereği yok. Daha sıkı, daha derli toplu bir metin olabilirdi.

Patronun karısı Melda’yı oynayan Selen Uçar, karakteri iyi okumuş, iyi çözümlemiş. O rahatlıkla oynadığı için başarılı oluyor. Melis rolünde Özgü Namal ise hayli tutuk ve tekdüze. Röportajlarında, altı yıldan sonra kendini sıfırlayarak tiyatroya döndüğünü söylüyor. Ne var ki, o sıfır noktasında takılmış gibi görünüyor. Bu oyunu izlemeye müşteri/seyirci gelir; ama bu, oyunun başarılı olduğu anlamına gelmez.

Oyunun Paris’teki versiyonu. Doğrusu Selen Uçar’ın kostümü daha başarılı. İyi ki o da aynen aktarılmamış.


(9 Ocak KKM G. Ülkü-G. Özcan Sahnesi,
12 Ocak Trump Towers- Biletix: 0216 556 98 00)

Eskişehir Şehir Tiyatroları Ankara’dan ödülle döndü



Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının “Küçük Kara Balık” adlı çocuk oyununun yönetmeni Ali Eyidoğan, “Ulusal Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Ödülleri” değerlendirmesinde “En İyi Reji Ödülü”ne layık görüldü.

Bu ödül ASSITEJ Türkiye Merkezi ve Sahne Dergisi işbirliğiyle geçen yıl oluşturulan ve Türkiye’de “Çocuk ve Gençlik Tiyatroları” dalında verilen tek ödül olma özelliğini taşıyor. Hayati Asılyazıcı, Prof. Dr. Hülya Nutku, Doç. Dr. Tülin Sağlam, Dr. Nihal Kuyumcu, Mehmet Nurkut İlhan, T. Murat Demirbaş ve Dr. Servet Aybar’dan oluşan jüri üyeleri 28 oyunu inceleyerek 12 daldaki ödülleri belirledi. Bu yıl ilk kez verilen “Onur Ödülü” de çocuk tiyatrosu alanında bilimsel araştırma ve yayınlarıyla bu alanın gelişimine önemli katkılar sunan Prof. Dr. Sevinç Sokullu’ya sunuldu.